BÖLÜM 16: UYANIŞ

1.3K 81 70
                                    

Göğsümü delip geçen kırgınlık bütün benliğimi acıtıyor.Düşünüyorum, düşündükçe içinde kaybolduğum çıkmazlar bir girdap haline bürünüyor.Olduğum yeri şaşırıyorum, ne yapacağımı bilmeyecek bir şekilde kalakalıyorum.

İmtihan nedir?
İmtihanın boyutu neye göre belirlenir?
Bu gibi sürüsüyle sorular dönüp duruyor aklımda.
Kendimi sorguluyorum, 'acaba ben mi hatalıyım' diye soruyorum kendime.
Bir cevap alamıyorum.Ben hangi günaha biçilmiş kefareti ödüyorum?
Boynumu aşan acılara mahkum edileli kaç sene oldu ve ben hala bir şeylerin mücadelesini veremiyorum.
Güçsüz hissediyorum, düştüğüm kuyu zifiri karanlık ve ben bulacak ufak bir ışığa ihtiyaç duyuyorum.
Bütün sorgulayışlarım kalbimde patlıyor, gün geçtikçe bir hastalık derecesini alıyormuş gibi hissediyorum.
Oysa benim tek dileğim yaşamaktı.Her küçük çocuğun hak ettiği mutluluğu yaşayabilmek.Genç bir kız olduğumda, her genç kız gibi ufak tefek sorunları kafama dert edebilmek isterdim.
Şüphelerin etkisinde kuşkulu biri olmaktan ziyade, doya doya gülebilmeyi, insanlar ve hayata karşı daha inançlı biri olabilmeyi isterdim.

Ben sadece her kadının hak ettiği gibi; naif ruhumda çiçeklerin açmasını isterdim, yangında yanıp kül olmayı değil...

*

**

"Ben Sırma, 17 yaşında lise son öğrencisiyim.3 sene önce kanserin pençesinde can cekişirken kaybettim annemi.Babam ile yapayalnız kaldık.
Bundan sonra sadece kendim ve babam için yaşamak, ayakta durmak zorundayım.
Tek bir hayalim var, okuyup meslek sahibi olarak hayallerimi gerçekleştirmek.Yıllarca benim için uğraşmış babama daha güzel bir hayat sunmak.
Uzun süredir başımda bir bela vardı, önceleri okul çıkışlarında beklerken, sonradan nakil aldı.Adı Aytaç, bana musallat olan takıntılı kişi.
Sürekli beni kendisi ile birlikte olmaya zorlama çabaları bir süre sonra beni zorlamış konuyu babama açmıştım.Korktuğum, çekindiğim gibi olmamış.
Aksine neden daha önce söylemediğim için kızmıştı bana.
Yaklaşık bir ay oldu ve Aytaç'ı hiç görmedim.Her ne oldu bilmiyorum ama tekrar özgür hissediyorum kendimi.Tek derdim gireceğim sınavım ve kazanacağım okulum.
Mutluyum, çünkü hayatımın dengesini bozan o psikopattan kurtuldum..."
***

Bekleyiş uzun sürmüştü.Sadece 2 gün sürmüş olsa da genç adama bir ömür gibi gelmişti.Sevdiği kadının başında çaresizlik ile onun kabuslardan uyanmasını bekleyerek, eli kolu bağlı hiçbir şey yapamıyordu.
Hiddetiyle insanları kendinden korkutan o korkusuz adam, ilk kez böylesine acılı bir korkunun tesirinde acı çekmişti.
Kendini odadan zorla dışarı atıp kuzenini, sevdiği kızı kontrol etmesi için gönderip dışarı çıktı.Kendini savuracak bir yer aramıştı.Çareyi yine Osman babanın yanında bulacağını biliyordu.
Bindiği arabanın rotası küçük mahalleye yöneldi.Küçüklüklerinin geçtiği, sevdiği kızın bütün acılarına en sahipliği yapmış o izbe yere.

Osman baba Melisa'nın eski komşusu, yıllarca Poyraz'ın o mahalledeki kolu olmuştu.Bir zamanlar sevecen olan o adamın yüreği de derin bir acı ile sınanmıştı.3 sene önce yine bir babanın yüreğine yangın düşmüştü.
Canından çok sevdiği, tüm kötülüklerden sakınıp büyüttüğü, adı gibi saçları Sırma olan kızının kaderi Melisa ile aynı olmuş, onu ebediyen kaybetmişti.Onun doyamadığı biricik kızı, tek çocuğu da annesinin ardından terk etmişti yüreği yaralı adamı.

GÖLGE (SAYE) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin