9

2.1K 136 21
                                    


"En sonra onu öyle göt gibi bıraktım işte, Ohh canıma deysin!"

Eve gelmiş Jeonggukun okulda Taehyunga yaptıklarını hayretler içerisinde dinliyordum.

"Woaah, This my twin!"

"Not inglish baby! Not inglish!"

"Bu benim ikizim dedim Jeongguk! Sen nasıl bir ingilizce katilsin!?"

Jeongguk ile gülüşerek önümüzdeki eriştelerden yemeğe devam ettik. Bugün spor salonunun kapanmasına 10 dakika kala salondan ayrıldım ve eve bitik halde geldim. O an iyiki spor salonu evime yakın diye şükür ettim.

Saat akşam 8 gibi eve vardığım da Jeongguk çoktan eve gelmiş mutfakta yemek yapıyordu.

Kısa bir duşa girdikten sonra mutfağa gelip Jeonggukun hazırladığı eriştelerden yerken aynı zamanda Jeonggukun okulda Taehyunga neler yaptığını büyük bir keyifle dinliyordum

Saatler birbirini kovalarken artık saat çok geç olmuştu ve hem Jeonggukun okula gitmesi hemde benim sabah spor salonuna gitmem gerektiği için erkenden yatıp uyuduk.

Ertesi gün

Jeongguk

Sabah erkenden uyanıp -Jungkook zorla uyandırıp- Günlük rütinlerimi yerine getirdim ve üzerime siyah yırtık kot pantolon ve üzerine siyah deri gömlek giyip uzun kıvırcık saçlarıma hafif şekil vererek aynada tamamen hazır olan kendime bir bakış attım. Seksi görünüyordum

Hızla çantamı alıp mutfağa indim ve Jeonggukun hazırladığı kahvaltı tabağımı bitirik evden çıktım.

Yine benim biricik olan kızımın -motorum- yanına gelip kaskımı başıma geçirdim ve anahtarı çevirerek okul yolunu tuttum.

Rüzgar her sabah olduğu gibi hafif bir esintiyle hareket ederken insanlar bundan etkilenmiyorlardı lakin ben son hızla motorun üzerinde okula yol aldığım için durum benim açımdan aynı değildi.

Gözüme ilk bakışta çarpan okul binası ile zaten ezbere bildiğim yolda hızımı azaltarak ilerleyip okul bahçesinden içeriye girdim.

Dün yaptığım gibi tekrardan bisiklet tarzı şeylerin park edildiği yere doğru motoru sürdüm ve motoru park edip üzerinden indim

Başımda ki kaskı çıkartıp motorumun üzerine bıraktım ve bahçedekilere göz ucu ile baktım. Çoğunlukla ilk gün yani dün gelmeyen yeni yüzler ile çevriliydi bahçe ve sanırım bunun sebebi Jungkookun okula fazlaca yayılması ve merak konusu olması.

Bakışlarımı bahçede gezdirirken görüş açıma biri takıldı. Biri biri, Maviş biri

Ona mükemmel dişlerimi göstererek Şerefsizce bir gülüş atıp göz kırptım ve dilimi sağ en arkadaki azı dişime deydirip bakışlarım ile onunla resmen alay ettim.

Beni tabii ki de görmüştü. Mavi pantolon ve beyaz salaş bir üst giymişti bugün tekrar. Aslında yakışıyordu da. Aman ne diyorum ben!? Kollarını birbirine kavuşturmuş çatık kaşları ve hafif büzdüğü dudakları ile tatlı görünüyordu. Bu çocuğun o videodaki şerefsiz olduğuna görmesem inanmazdım.

Benim ona yaptığım hareket ile gözleri hafif irileşmişti ve hızla bahçeden uzaklaşıp arka bahçeye doğru ilerledi. Fırsat bu fırsat diyerekten çantamı tek koluma geçirdim ve peşinden ilerledim

Arka bahçeye geldiğimde başımı hafif duvar kenarından sarkıtarak gizlice Taehyungu izlemeye başladım.

Hala birbirine kavuşturmuş olduğu kolları ile duvara sırtını gönmüş yere hala aynı çatık kaşları ile bakıyordu.

Arada derin derin iç çekerek yere bakmaya devam ettiğinde artık onu izlemekten sıkıldım ve saklandığım yerden çıktım.

"Ne zaman oradan çıkacağını merak etmiştim bende"

Hala aynı bakışlarla yere bakmaya devam ediyordu.

"Seni izlediği mi biliyor muydun?"

"Evet, Aptal olmayan bir insan hemen anlardı zaten"

"Neden birşey söylemedin?"

"Seni beklenti içine sokup zamanından çaldım"

"Seni yılan"

"En azından senin gibi sürünmüyorum!"

"En azından senin gibi ergen değilim! Ne bu bad boy tavırlar ve kendini birşey sanmalar? Senin bu dünyada' dürüst olucam, Yakışıklı olmaktan başka işe yaradığın durum yok daha doğrusu gerçekten hiçbir işe yaramıyorsun ve tamamen fazlalıksın! Tipin düzgün ve birkaç kız sana hayran diye hemen yükselme çünkü kimse seni sen olduğun için sevmiyor! Aslında kimse direk seni sevmiyor çünkü insanlar sadece yanında hava atabilecekleri yakışıklı bir sevgilileri olsun diye seni kullanıyorlar! KULAKLARINI AÇ! SENİ KULLANIYORLAR HİÇBİR İŞE YARAMIYORSUN!"

Taehyung bana iri gözleri ile şok içinde bakıyordu, Haklıydı da tabii, Bende kendime bu performansından ötürü şaşırmıştım çünkü.

Gözleri bir anda doldu ve bağıra bağıra ağlamaya başladı. Şok olmuştum çünkü ondan böyle birşey beklemiyordum. Bir iki yumruk falan bekliyordum en azından. Ne bilim bi sinir bi stres ama yok, Hiçbiri yoktu ve sadece o yere oturup ağlıyordu.

Teselli vermelimiydim? Pehh siktir et Jeongguk o senin kardeşine neler yaptı o it!

Histerik bir yan gülüş attım ve tek kolumdaki çantamı düzeltip arka bahçeden ayrılıp okul binasının içerisine girdim.

¤¤¤♡¤¤¤

Ders başlayalı 20 dakika kadar olmuştu ama Taehyung hala ortalarda yoktu. Aynı sınıfta olduğumuz için onun sırasının hala boş olduğunu görmem kolaydı doğal olarak

İlk dersin bitiş zili çaldığında arka bahçeye tekrardan gittim. Hala oradaydı ama ağlamaktan yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştı. İç çekiş sesleri rahatlıkla duyuluyordu.

Onu dürtüp uyandırmayı denedim ama uyanmadı. Sanırım ağlama krizi geçirip bayıldı çünkü bu durum Jungkookta da olduğu için iyi biliyordum.

Bileğini tuttuğumda kollarıda dahil her yeri buz tutmuştu. Ölmez demi? Ya ölürse ve Jungkooku kamera kayıtlarından bulup hapse tıkarlarsa?! O zaman ben miniğime ne derim?!

Panikle Taehyungu kucağıma alıp motorumun bagajında bulunan ip ile Taehyungun karnı kendi sırtıma gelecek şekilde bağladım ve hızla motora binip okuldan uzaklaştım

Onu hızla evime götürdüm... Jungkook ağzıma sıçacak

¤¤¤♡¤¤¤

Satır arası yorum + Vote 💋

Twin problems | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin