1. Aura

52 2 16
                                    


Gözlerimi diktiğim boş koridorun aksine bir tarafta sürekli dolup boşalan asansörler yüzünden kendimi görünmez hissetmeye başlamıştım. Mutsuzca oradan oraya koşuşturan insanların aksine parlak zeminli yüksek binalarda başarıyı kovalamak bana fazla heyecanlı geliyordu. Bu yüzden her an içimdeki ateşi harlayıp verdiği tatminkar duyguyu sonuna kadar yaşamak istiyordum. İlk hedefim sadece rakiplerimi gözlemlemekti. Mülakat sorularını hızla halledebilen pratik zeka ya sahip meslektaşlarım varsa bu iş için savaşmaya değer diyebilirim.

Kafamda kendimce kurduğum planlardan sıyrılmamı sağlayan koridorda ki haraketlilik oldu. Eğer hala enerjinin var olmadığını iddia eden birileri varsa o an var gücümle enerjinin ispatını yapardım. Beni bu denli yüksek ikna kabiliyetine sürükleyen kişi biraz önce sevinçle çıktığım kapıdan olanca sakinliği ile çıkıp elindekini deri ceketini giyerken yaptı bunu. Meraklı gözlerim aradığı rekabeti bulmuştu onu incelemeye başladım. Ama göze çarpan ufacık bir detay bile yoktu. Esmer ve sıradan bir görünüme sahipti. Popüler olma çabasıyla saçını sakalını uzun tutan bazı erkeklerin aksine sinek kaydı traşı ve kısa saçlarıyla gayet efendi bir havası vardı.

Hızla önümden geçip merdivenlerde gözden kayboldu. Etrafındaki o enerji bariyerini başka gören olmadı mı der gibi şaşkınca çevreme bakınıyorudum. İnsanların çevrelerini verdikleri enerji hep dikkatimi çeken bir konu olmuştur. Davranışları ve konuşmalarıyla etrafındakileri iyi kötü etkileyen onca insanla tanışıklığım oldu. Fakat sadece duruşuyla bu etkiyi veren kimseyi görmedim.

Bazı şeylerin farkına vardığımız anda onları kaybetme riskimiz doğar. Eğer o bu sakin yapısıyla etrafa verdiği hissin malumatında olsaydı ben onun arkasından koşmazdım. Evet arkasından koştum ufak bir yetişme umuduyla. Zemin kata indiğimde hızla etrafı taradım. Aynı işe başvurduğumuza göre ben gibi bu mekana yabancı olmalıydı. Adımlarımı çıkışa yönelttiğimde turnikelerden çıkan siyah ceketili birini fark ettim. Önemli anlarda ne yapması gerektiğini bilemeyenlerdendim. Sadece 15 saniye gördüğüm birini sırtından tanıyabilmem imkan dahilinde bir olay olmamalıydı. Ama oldu ve ben çoktan onun peşinden adımlarını izler halde buldum kendimi.

İnanmak güç sadece karmaşık bir hesaplama sorusuna cevap verdi diye onun düşünce tarzını öğrenmek istedim. Bu rahatlıkla nasıl oldu da çabukcak çıktı o kalabalık güruhun içinden. Yokuş aşağı inerken aklıma takılanın bu olması beni güldürdü. Odak noktamı kaybetmiş olmalıyım ki adımlarının yavaşladığını geç fark ettim. Aramızda sadece 5 adımlık mesafe kalmıştı. Eğer şimdi arkasını dönerse utancımdan yanından geçer giderdim. Neyseki biraz ilerdeki durağa kadar yavaş adımlarla yürüdük.

Yemek saati olduğu için durak ana baba günüydü. İlk gelen otobüsle gidersem part time işime anca yetişebileceğimi fark ettim. Zaten medenice tanışmak varken sapık gibi bir adamın peşine düşmek saçmalığını yapmazdım. Şimdi bunları yazarken arkasından seslenip muhabbet açmadığım için kendime sitem ettim. Genelde söylenmesi gerekenler o anda akla gelmez zaten. Otobüse binip kendimi günün akışını bırakınca aklımdan çıkıp gitmişti. Ya da ben öyle olduğunu sanıyordum.

Not: hikayenin devamında aura renklerinin geçtiği kısımlar olacak kısa bir bildilendirme yapmak istedim. Beyaz renk aura saflığı ve aydınlanmayı, mor ise ruhsal gücü ve gelişimi temsil ediyor. Birden fazla renk ve anlam var ama hikayede sadece ikisinden bahsetme fırsatım oldu iyi okumalar

Zamanı Tüketen SaatlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin