11. Çare

5 1 0
                                    

Bir amaç uğruna yazılan o satırların ilk ve son olduğundan habersizdi genç kadın. Caddeye kadar sessizce iki normal insan gibi yürüdüler. Sanki kadın içindeki hesapları kapatmıştı adam da gözleriyle bütün duygularını görmüş gibiydi. Aksine aralarında kocaman bir soru cevap yapbozu vardı.

Bunu görmezden gelmeyeceğine emin olan kadın durağa ulaşınca bakışlarını adamın ellerine dikti. " Buraya kadar eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim Deniz Bey. Birazdan otobüs gelecek size iyi g-"
"Taksi!"
Kadın şaşkınlıkla adamın yüzüne baktı. Bu çok kabaca diye düşünürken, adam taksinin kapısını açıp bekledi.
" Sana gerçekleri söylemem için bana eşlik etmen gerekiyor söz veriyorum gittiğimiz yerde anlatacağım olanları."

Onu gördüğü günden beri yaşadıkları tuhaf olaylar dizisini öğrenmek için başka çaresi yoktu. İlk gün gibi peşine düşüp olacakları takip etmeyi seçti. Deniz için bu kabulleniş gayet uygun bir cevaptı ardından taksiye binip bir adres söyledi. " Kale mahallesi Günce sokağa gidebilir miyiz."

Efdal merakını içinde tutamayacak kadar yorgundu." Nereye gidiyoruz?" diye sordu cevabın bir kafe veya restoran olacağını umuyorken soru ikiye katlandı.

" Bende sadece adresi biliyorum genelde mekana dair bir ipucu olmuyor."

" Yine benimle kafa buluyorsun. Ama bu sefer sessiz kalmayacağımı bil."

Kadın sinirliydi aksine karşısında ki adam güneşli havadaki deniz gibi rahat tavırlar sergiliyordu. Efdal'in gerginliği yolculuğun kısa sürmesiyle daha da büyümedi. İkili geldikleri sokağı tanımak için etrafına bakarken onları getiren taksi hızla kalabalık trafiğin olduğu caddeye geri döndü. Bir sokak ilerisi mahşer yeri gibi kalabalıkken koca binaların ardında kalan bu yerde in cin top oynuyordu. Tenhalığı korkutucu değildi aksine beton yığınları ardında sessiz bir dinlenme yeri olabilirdi. Kadının bu düşüncelerini adamın heyecanlı tavırları dağıttı. Hızla saatini kontrol ediyor ve gözleri ile binaları süzüyordu. Aradığını bulmuş olacak ki savsak adımlarla kadının arkasında kalan apartmana yöneldi. "Burası olmalı hadi gel benimle yapmamız gereken bir şey var. " Efdal adamın izini kaybetmemek için peşi sıra apartmandan içeri girdi.

"Bana itiraz edecek bir aralık bile vermedin zaten buraya kadar gelmişiz ne işin varsa hallet bir an önce. Anlamadığım onca şeye birde bunu ekledin beni niye sürüklüyorsun ki peşinden her şeyi adam akıllı anlatsan bu kadar yorulmayacağız." Efdal'in söylenmeleri bitmeyen merdivenlerde yankılanırken adam çatı katına ulaşmaya çabalıyordu. Sabahtan güneşli olan hava onlar apartmana girer girmez yağmur sıcağı ile kavrulmaya başlamış gibi ağırlaştı. Son basamakları atlatan Efdal, Deniz'in çıktığı kapıya yöneldi. Adam yine gözlerini sol koluna dikmiş saatine bakıyordu Efdal'in ayak seslerini duyunca arkasına döndü.

" Bizi buraya getiren şey bu eski saat desem inanmaz hatta benle gelmezdin ama en başından beri olanlar bu saatin göstergesiydi." Denizin söylediklerine anlam veremiyordu. O da bunu biliyor gibi sol kolunu kadına doğru uzattı. Mat gümüş rengi saatin akrebi etrafında yabancı bir alfabenin harfleri sıralıydı. Yelkovanı hizasında olması gerektiği gibi rakamları temsil eden çubuklar vardı. Fakat saat diğerleri gibi işlemiyor hızla bir örüntüyü takip ediyordu. Kadın saatin çarklarının karışmış olabileceği hissine kapılırken adamın bileğini sıkıca tutup örüntüyü bulmaya çalıştı. Yelkovan üçü temsil eden çubuktan geriye doğru atlayıp on ikiye sıçrıyordu o böyle üç ve on iki arasında mekik dokurken akrep tuhaf alfabeden üç harf üzerinde akıyor diğerlerini saymıyordu.

" Vay be ne ilginçmiş nerden buldun bunu baya antika bir şeye benziyor da burasıyla ne alakası var. Pusula içerdiğini görmüyorum." Koca apartmanın çatısında yaz yağmurunun sıcaklığı yüzlerine vuruyorken kadın aklından geçenlere güldü. Adam kelimeleri anca toplayıp sıraya dizmişti.

" Telefonunda ki saati söyler misin?" düşünmeden telefonuna bakıp cevapladı kadın "Üçü on geçiyor." başını onaylarcasına salladı ve diğer soruyu yöneltti " Peki buraya gelirken söylediğim adresi hatırlıyor musun?" bu sefer kadın aynı ifade ile başını salladı ve "Kale mahallesi Günce sokak" dedi. Adam saatteki harfleri gösterdi ve ekledi " İlk iki harf mahalleye ait olan K ve A idi sonuncusu ise sokağı temsil eden G harfi" Efdal adama delirmişsin der gibi bir bakış attı.

" Kabul güzel oyun saat henüz üçü on bir geçiyor bir dakika sonra havai fişekler mi patlayacak!" Deniz dediklerine aldırmadı ve kadının arkasında ki terasa açılan kapıyı kilitledi. Efdal tam bağıracaktı ki kapıya yaklaşan ağlama sesleri kulağına ilişti. Genç bir kızın sesli hıçkırıkları arasında ki kelimelerini duyan Efdal şoktan dilini yutacaktı.

"Bura-ya kadardı işte da-ha fazla seve-meyecek beni kim seve-r ki zaten ailem bile umur-samıyor. Atlayıp kurtulacağım bu sefer sadece bacağımın kırıl-masıyla kalmayacağım" Cinnet anında gibiydi söylediklerinin farkında değildi bu genç kız. Ve Adam sessizce olduğu yere çöktü sırtını kapının yanındaki duvara yasladı. Efdal de daha fazla ayakta durabilecek gibi değildi adamın tam karşısına dizlerinin üzerine oturdu. O sırada genç kız kapıyı zorluyordu. "Nasıl kilitler-ler burayı bugüne mi- denk geldi -Neden ölmek isteğimin bile önü-ne kilit vuruyorlar. Ne-den neden!" Kapının arkasında gözyaşlarına boğulan kız diğer taraftakilerin sessiz hıçkırıklarını duyamayacak durumdaydı.

Efdal durumun şokuyla aklındakileri unutmuş kızın daha fena bir şey yapıp yapamayacağını düşünmeye başlamıştı. Bilinmeyen bir süre geçtikten sonra sıcak havanın nemi damlalar halinde ikilinin üzerine indi. Genç kızın uzaklaşan ayak seslerini duyalı epey olmuştu. Deniz daha fazla ıslanmamak için kapıyı açıp Efdal'e elini uzattı.

" Hadi gidelim sana her şeyi anlatacağım. Başla çare yok."

Zamanı Tüketen SaatlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin