thirty three ;; pancakes and smoke.

98 10 72
                                    

yorum yapin sikmiim.

-

james gözlerini aralarken algıladığı tek şey yanık kokusuydu. ev mi yanıyordu? biri yemek mi yapıyordu? yavaş yavaş kafasını kaldırınca mutfakta krep yapmaya çalışan sherlock holmes'ü gördü. sherlock evinde ne yapıyordu? ona yardım etmişti. doğru ya. dün.

kafasını çevirip etrafı incelediğinde uyuyan rosamund'ı gördü. ardından saate baktı.

11.16

okulda olması gerekmiyor muydu kızın? sabah sabah kafası cidden karışmış bir şekilde kalkıp önce lavaboya, ardından mutfaktaki adamın yanına ilerledi ve tek kişilik yemek masasının yanındaki sandalyeye oturup hemen yanındaki camı açtı.

"günaydın." dedi gülerek ayaktaki adama.

"günaydın, gün ışığı." james'e bakış atıp geri tavaya döndü.

"neden bu kadar mutlusun, mutsuzluğumdan mı besleniyorsun?" derken çekmeceden arada içtiği sigarasını çıkardı ve yaktı.

"içtiğini bilmiyordum."

"rosa'nın yanındayken içmiyorum. kendi evimde arada sırada." eve duman girmemesine özen göstermeye çalışarak camdan dışarı üfledi içine çektiği dumanı.

"nasılsın?"

"daha iyiyim, teşekkür ederim. sen olmasaydın yerde kan kaybından ölüyor olurdum herhalde ya da hâlâ kendimle çelişiyor olurdum. kendimi bile tahmin edemiyorum."

"kendini tahmin edememek eğlenceli olmalı." sherlock'un cidden farklı bir hâli vardı. sanki rolleri değişmiş gibilerdi.

"biraz can sıkıcı." james cevabını verirken sherlock krepli dolu tabağı masaya koydu. ve james'in karşısına oturdu.

"üzüldüm. sen iyi hissettiğine emin misin?"

"evet. dedim ya, sen olmasan yapamazdım dün. hem yalan söylediğim için özür dilerim." sigarasını küllükte söndürüp camdan dışarı attı.

"sorun değil." james'in yüzüne bakmadan krebi aldı ve üstüne çikolata sürüp ağzına aldı cevabını verdikten sonra.

"rosa neden okula gitmedi?"

"uyusun, zaten ilkokul olduğu hâlde fazla yükleniyor gibiyim. birazdan kaldırırım."

"pekâlâ.." james de krebi alıp ısırdı sakince, ikinci ısırığını alırken sherlock'un telefonu çaldı. sherlock elindeki krebi tabağına bırakıp hemen telefona cevap verdi.

"alo? evet, şimdi kahvaltı ediyoruz... sanmıyorum, bugün izin kullanabilirim, değil mi..? tamam, teşekkürler.. tamam." telefonu kapatıp geri masaya koyduğunda james gergin ortamı bozmak için konuştu.

"bay mycroft mu?"

"evet, bugün ben sana bakıcılık yapayım dedim. ne dersin?" elini çenesine koyup karşısındaki çocuğa gülümsediğinde james ne diyeceğini şaşırmıştı. normalde böyle şeylere her zaman bir cevabı olurdu. ama şimdi mal gibi bakıyordu.

"olur." diyebildi sadece. cidden de rolleri değişmiş gibilerdi bugün. kafası karışan taraf kesinlikle james olmuştu bu sefer. sherlock memnundu hâlinden oldukça.

"tamam, ye yemeğini bende rosa'yı kaldırayım." ısırdığı krebini ağzına atıp kalktı ayağa ve koltuktaki uyuyan kızının yanına ilerledi.

"tatlım, uyanma vakti. en sevdiğin şeyden yaptım." kızının kafasını öpüp dürtünce rosamund oflayarak gözlerini açtı.

"krep olsa iyi eders- neden james'in evindeyiz?" derken gözlerini ovuşturarak doğruldu koltukta ve etrafına baktı esnerken.

babysitter ‣ sheriarty !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin