9.BÖLÜM

423 54 724
                                    


Bu bölümde şeker komasına gireceğiniz yerler var bunun hatrına yorum yapın olur mu? *-*

Sizi çoooook seviyorum öpüldünüz.

Her insan farkında olmadan birisine zarar verirdi. Kimi zaman o zarar telafi edilmeye çalışılırdı ama kimi zaman hiçbir şey yapmaz, daha fazla zarar vermek için an kollardı. Benim ailem olarak gördüğüm insanlar bana bile bile zarar vermişlerdi.

Ve işte tam da bu yüzden artık onlara zarar vermekten çekinmeyecektim.

Yaklaşık iki dakikalık sessizliği Minhyuk'un üstüme yürüyüşü bölerken Sehun anında ayaklanıp onun yolunu kesti. "Ağır ol." dedi son derece sakin bir ifadeyle. "Yerinde olsam denemem bile."

Minhyuk gözlerini kısa bir an benden uzaklaştırıp ona baktı. "Siktir git." dedi dişlerinin arasından. Üst üste attığım bacağımı sallamaya devam ederken kaşlarım anlık olarak havalandı. Minhyuk bir kez daha bana baktı. "Buna mı? Yanlış mı duydum?"

"Bu değil, Sehun." dedim umursamaz bir ifadeyle onu izlerken. "Ve hayır yanlış duymadın. Ona satıyorum. Hatta sattım. Kağıtları falan imzaladık biz."

Minhyuk bir kez daha üstüme yürümeye çalıştığında, Sehun onu omzundan tutarak olduğu yere sabitledi. Hâlâ nasıl kavga etmediklerini bilmiyordum. Bu şaşılacak bir şeydi. "Bunu bize sormadan nasıl yaparsın?" diye sordu babam. "Bu senin tek başına alabileceğin bir karar değil. Şirketin ve bizim için büyük önem taşıyor."

"Göründüğü üzere tek başıma alabileceğim bir karar."

Babam dişlerini sıkıp yüzüme öylece bakmaya devam ettiğinde, "Bir koruma parçasına şirketin yarısını mı sattın yani?" diye sordu Bayan Moon. "Sen aptal mısın? Neyine güvendin?"

"Size güvenseydim de sonra kendimi kapının önünde mi bulsaydım?" diye sordum. "Adım silinseydi değil mi her yerden. Hiç olmamış gibi olsaydım. Amacınız bu değil mi? Hanginiz inkâr edebilir?" Hepsine teker teker baktım. "Evet?"

Minhyuk, Sehun'u geriye itti, Sehun onun yakasına elini sardı ama yine birbirlerine vurmadılar. Bu sırada şaşırtıcı olan Minho'nun tabağına bakarak hafifçe gülümsemesiydi. "Sizin beni silmek için uğraştığınız o piyasaya adımı altın harflere kazıyacağım, az kaldı." Gözlerimi Bayan Moon'un üstüne sabitledim. "Lafım özellikle size."

"Yine büyük laflar ediyorsun Luhan." dedi Minhyuk. "Boyundan büyük konuşuyorsun. Geri zekâlı seni! Salak! Bizi de kendini de tehlikeye attın!"

Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım. "Ben daha yolun başındayım ama sonunu gördüm Minhyuk. Sen kendin için endişelen." dedim. "Ben kendimi tehlikeye atacak adım atmam. Demek ki güvendiğim bir şeyler var değil mi?"

"Sen kimsin de senin güveneceğin bir şeyler olacak ya?" diye sordu bana elini uzatarak. "Senin bu özgüvenin nereden geliyor?"

"Beni çok küçümsüyorsun." dedim kibirli bir ifadeyle. "Ama şu an o kadar keyif alıyorum ki... Az kaldı az. Her şeye istediğin an sahip olamayacağını öğreteceğim sana."

"Bu adamın senin hisseni alacak parası mı var?" diye sordu Bayan Moon. Babam hâlâ sessizdi.

"Bilmem, var mı Sehun?" diye sordum başımı omzuma eğerek.

"Yok, durduk yere borca girdim." dedi Sehun ama o da en az benim kadar keyifliydi. Bana ayak uydurmuş, diğerleriyle dalga geçiyordu. Ve bizden hariç biri daha eğleniyordu. Minho. "İdare edersin beni herhalde."

"Ederim ederim, hiç sorun değil." dedim ve Bayan Moon'a bakıp alt dudağımı sarkıttım. "Yokmuş."

"Nankörsün." dedi Bayan Moon'da ayağa kalkarak. "Biz sana kötülük yapmadık. Seni büyüttük bu yaşa getirdik. Senin yaptığın bu şeyi hak etmiyoruz."

I'm with you / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin