Selam ben geldim hoş geldim yazım yanlışlarını görmezden gelirsiniz değil mi? *-* sizi seviyorum.
Çok
Baya
En çok ben.
Neyse yorum yaparsınız mı şüteeeeennn
Öpüldünüz
Gözlerim hemen yanımda uzanan Sehun'un gözlerinde dolaşırken yatağın üstüne çıkan yavru kedinin varlığıyla bakışlarım ondan kurtuldu ve uzanıp kediyi karnımın üstüne aldım.
"Bunun adı ne olsa ki?" diye mırıldandım hâlâ adını koyamadığım kedinin, bal rengi gözlerine bakarken. Parmaklarımı burnunun üstünde hafif hafif dolaştırdığımda ısırmaya çalıştı. "Çocuğumuzun adı yok Sehun. Bir şeyler bul hemen."
"Düşünmeme izin ver." dedi Sehun gözlerini yüzümden bir an olsun çekmeden. Düşünür gibi yapmış olsa da düşünmediğine emindim.
"Ayrılırsak eğer çocuğumuzun velayetini ben alacağım tamam mı?" diye sordum, gözlerimi ona çevirdim. "Çocuğumu benden alamazsın."
"O nasıl laf öyle?" diye sorup kaş çattı. "Yok ayrılmak falan."
"Sen var ya bana aşık olmuşsun." dedim sırıtarak. "Yanmış kül olmuşsun aşkından."
Gözlerini devirdiğini gördüm ama onu umursamadan kucağımdaki kediyle beraber ayağa kalktım. Daha sonra yatağın kenarına oturup bedenimi tamamen Sehun'a çevirdim. "Ben aslında sana bir şey söyleyeceğim." dedim sessizce. "Ben bugün Yuri'nin yanına gitmek istiyorum."
Sehun uzandığı yerde doğrulup sırtını yatağın başlığına yasladı. "Neden?" diye sorarken kaşları çatılmıştı.
"Sehun ben çok düşündüm dün gece."
Yüzüne bir sırıtış yayıldı. "Hangi ara?"
"Hayır, ondan önce." dedim hemen elimi sallayıp. "Pislik yapma da dinle beni." Gülüşümü bastırmak için boğazımı temizledim. "İşte çok düşündüm ben... Farkında değildim belki ama bir yanım çoktan affetmiş onu. Üstelik soracağım şeyler var. Öğrenmek benim en büyük hakkım değil mi?"
"Güzelim, bu konuda benim sana herhangi bir şey söylemem doğru olmaz." dedi Sehun ve dizimin üstündeki elimi parmaklarının arasına aldı. "İçinden geleni yap. Eğer sana iyi geleceğini düşünüyorsan git. Affetmek istiyorsan affet. Yüzünü görmek istemiyorsan da bunu bir şekilde hallederim."
"Konuşmak istiyorum önce." dediğimde gözlerini gözlerimden ayırdı, ellerimize düşürdü. "Özlemişim galiba."
Huzursuz bir nefes aldığını duydum. "Luhan, kırılmanı istemiyorum."
"Neden kırılayım ki?"
Aramıza birkaç saniyelik sessizlik girdiğinde, bakışları gözlerime hiç uğramadı. "Hiç." dedi daha sonra sessizce ve ayağa kalktı. "Neyse, aşağıya inip bir şeyler yiyelim."
Başımı sallayıp ayağa kalktım. "Sen in, üstümü değiştirip geliyorum." dediğimde beni onayladı ve dışarıya çıktı. Kediyi yatağın üstüne bıraktım ve ben de peşinden çıktım ama onun aksine merdivenlere değil kıyafetlerimin olduğu odaya ilerlemiştim.
Yemekten sonra hemen çıkmayı planladığım için ona uygun bir şeyler giyip saçlarımı yaptım. Çok fazla oyalanmadan aynadaki görüntüden memnun kaldığım için koştura koştura merdivenlerden aşağıya indim ve Sehun'u hazırlanmış olan masanın sandalyelerinden birinde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm with you / HunHan
Fanfiction"Kimin, kimi öldürdüğünü bilemeyiz ancak birilerinin seni öldürmek istediğine eminiz." dedi ifadesiz suratıyla öylece gözlerimin içine bakarken. "Üzgünüm Luhan. Şahit olduğun cinayetin sorumlusunu bulana kadar, yürüdüğün yol'da sana eşlik etmek zoru...