15.BÖLÜM

346 50 370
                                    

Yorum yaparsınız değil mi?

Şimdiden teşekkür ederim hepinizi çok seviyorum

Ve gidiyorum.

Görüşürüüüz

(1 ay sonra.)

Bir ay geçmişti. Koskoca bir ay boyunca Sehun'u hiç görmemiştim o geceden sonra. Belki beni görmek için eve gitmişti ama ben evde değildim. Kendi içimde halletmem gereken şeyler vardı. Sandığım gibi o acı sabah kalktığımda geçmemişti ve çareyi kaçmakta bulmuştum.

Bir aydır denizin ortasında yapayalnız bir hayat yaşıyordum. Adını bile koymadığım kedim, telefonumda ona ait olan bir videoyla günlerimi geçiriyordum. Kaptan gün içinde küçük bir tekneyle geliyor, eksikleri bırakıp gidiyordu.

Daha mı iyiydim bilmiyordum ama en azından ağlamayı kesmiştim. Birkaç sefer videoyu izlerken ağlamış olsam da artık ağlamıyordum. En kötüsü de baktığım her şeyde onun bir izinin olmasıydı. Silip atamıyordum. Görmemiş gibi yapamıyordum. Canım hâlâ ince ince sızlıyordu ama geçecekti. Geçmek zorundaydı.

Şimdi yat marinaya biraz daha yaklaşırken bir ayın sonunda kıyıya ayak basmanın heyecanını yaşıyordum. İhtiyaçlarım vardı. Almam gereken şeyler vardı. Adını henüz koymadığım kedimi veterinere götürmem gerekiyordu. Bir de Jongin'in cafesine uğrayacaktım.

Baekhyun'la sürekli iletişim halinde olsak bile ona nerede olduğumu söylememiştim ve o da ısrar etmemişti. Sadece bugün döneceğimi söylediğim için çok fazla ısrar etmişlerdi ve orada buluşma kararı almıştık. Eve gitmeyi düşünmüyordum. İşlerimi halledip tekrar göçeve hayatıma geri dönecektim.

Yatın durduğunu fark ettiğimde bakışlarım kucağımdaki kediden ayrıldı ve ayağa kalktım. Dışarıya çıktığımda marinaya geldiğimizi fark etmiştim. Kaptan koştura koştura yaklaşıp yattan indi ve halatı kalın bir demire bağladı. "Akşam yola çıkarız." dedim sadece.

Başını salladı ve derin bir nefes alıp yattan indim. Bastığın yerin sallanmaması mümkün bir şeydi ama bacaklarım birkaç saniye bu duruma alışamadı. Yine de marinanın kapısındaki arabama ilerledim. Güvenlikten arabanın anahtarlarını alıp bindiğimde, yavru kedi ön koltukta hemen bir top gibi büzüşmüş uyuklamaya başlamıştı.

Yola koyulduğumda parmaklarım direksiyonun üstünde gergin bir ritim tutturdu. Dikiz aynasından kendime baktığımda derin bir nefes aldım. Hâlâ kahverengi saçlı Luhan'a alışamamıştım ama denizin ortasında maviye boyamak zor olacağı için gitmeden önce boyatmıştım saçlarımı.

Yakkaşık on dakika sonra cafe'nin önünde arabayı park edip kediyi de aldım ve arabadan indim. Cafe'ye ilerlerken yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ama kalbim nedensizce ağzımda atıyordu. İçeriye girdiğimde gözlerimi etrafta dolaştırdım. Ama içerisi boştu.

Oradalardı.

Buraya ilk geldiğimde oturduğumuz yerde oturuyorlardı. Beni gördüklerinde ayağa kalktılar ve yüzümdeki gülümseme samimi bir ifadeye dönüşerek onlara ilerledim. "Selam." dedim neşeli bir sesle. "Ben geldim."

"Hoş geldin." dedi Kyungsoo ve Baekhyun'la aralarında bir itişme yaşayarak ilk sarılan o oldu. Baekhyun elbette eksik kalmadan üstümüze çullandı. "İyi ki geldin."

"Özlediniz mi beni?"

"En çok ben." dedi Jongin arka taraftan. "Zengin arkadaşım yok diye eksikliğini çok hissettim."

Diğerlerinden ayrılırken Chanyeol ve Jongin'e de sarıldım. "Arabamın anahtarını hâlâ vermedin." dedim montumu çıkarıp sandalyeye otururken. "O en sevdiğim arabamdı."

I'm with you / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin