Selaaaağağağağam
Aşkonuz geldi.
Lütfen kere lütfen hatta şütteeeen yorum yaparsınız mı? Çok öptüm.
Kaçtım ben görüşürüüüz.
Elimdeki kutuyu yere atarken ellerimi belime yerleştirip etrafıma bakındım. Alışveriş merkezinden çıktıktan sonra Baekhyun bir taksiyle gidebileceğini söylemiş ve biz de doğruca eve gelmiştik. Eve geleli neredeyse iki saat olacaktı ama o kadın'ın bana verdiği fotoğrafın diğer eşini bulamıyordum.
Aynı fotoğrafı bir yerde gördüğüme emindim. Nerede olduğunu hatırlayamıyordum. Ama küçüklüğüme ait olan tek fotoğrafı elbette biliyordum. Fotoğraftaki kişinin kendim olduğuna emindim. O kadın bana, benim küçüklük fotoğrafımı vermişti. Neden yaptığını, benimle ne ilgisi olduğunu bilmiyordum.
Aslında biliyordum. Yapmaya çalıştığı şeyi, bana neyi kanıtlamak istediğini çok iyi biliyordum ama reddetmek şu an için en mantıklısıydı.
"Luhan," dedi kapının yanında duran Sehun. "Bak, belki de o fotograftaki sen değilsin... Bilemeyiz tamam mı? Biraz sakin ol ve şu evi dağıtmaktan vazgeç."
"Kadın bana neden bir başkasının fotoğrafını versin?" dedikten sonra ona yaklaşıp cebimdeki fotoğrafı çıkarttım ve ona uzattım. "Bu benim Sehun. Kendi çocukluğumu tanıyorum, farkındayım."
Fotoğraf onun parmaklarının arasındaki yerini aldığında cevap vermesini beklemeden arkamı döndüm ve bir başka çekmeceye ilerledim. Çekmecenin içindekileri öylece yere boşaltırken hâlâ elime çocukluğuma dair tek bir fotoğraf geçmemesi fena halde sinirlerimi bozmuştu.
Çünkü burada bulamazsam diğer eve gitmek zorundaydım. Şu an için onların suratını görmek istemiyordum ama amacıma ulaşmak için görmezden gelebilirdim. "Burada da yok." diye homurdanıp çekmeceyi çarparak kapattıktan sonra Sehun'a döndüm bir kez daha ama ona bir şey söylemeden yanından geçtim ve odadan çıktım.
Merdivenleri hızlı adımlarla inerken salonda aynı fotoğrafı arayan Minsoo'ya kısa bir bakış yolladım. "Bakmadık yer bırakma." dedim sessizce. Başını sallayarak beni onayladığında evden çıktım ve doğruca arabaya ilerledim.
Arabaya bindiğimde ve çalıştırıp bahçe kapısından çıkarken Sehun'un koşarak evden çıktığını gördüm dikiz aynasından ama durmadım. Çünkü bana, bu yaptığım saçmalıkmış gibi bakıyordu. Bu yaptığım saçmalık falan değildi. Ortada bir ihtimal vardı. Fotoğrafı bulursam ne olacağını bilmiyordum ama bir yanım o fotoğraftaki kişinin ben olup olmadığımın kanıtlanmasına büyük ihtiyaç duyuyordu.
Kanıtladığımda ne olacağını henüz düşünmemiştim.
Belki de sadece aptal bir benzerlikti ama öğrenmeye ihtiyacım vardı.
Evin etrafından uzaklaştığımda, Sehun'un da bir arabayla peşime takıldığını görmüştüm ama gaza biraz daha yüklenmekten başka bir şey yapmadım. Gelip gelmemek kendi seçimiydi, onu hiçbir şey için zorlamıyordum. Parmaklarımla direksiyonun üstünde ritim tutarken Sehun'un da hızlandığını gördüm.
Yaklaşık on dakika sonra gelmem gereken evin önüne geldiğimde, arabayı büyük bahçenin içine çalışır halde bırakıp kapıya ilerledim. Zile bastıktan sonra kapı çok geçmeden açıldı ve sorgusuz sualsiz içeriye daldım.
"Kim geldi?" diye sordu sırtı bana dönük oturan Bayan Moon. Ona kısa bir bakış atıp merdivenlere ilerlediğimde, "Sen ne yüzle geliyorsun buraya?" diye sordu peşimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm with you / HunHan
Fanfiction"Kimin, kimi öldürdüğünü bilemeyiz ancak birilerinin seni öldürmek istediğine eminiz." dedi ifadesiz suratıyla öylece gözlerimin içine bakarken. "Üzgünüm Luhan. Şahit olduğun cinayetin sorumlusunu bulana kadar, yürüdüğün yol'da sana eşlik etmek zoru...