Jungkook öğleden sonraya kadar güzel bir uyku çekeceğini düşünmüştü, ne yapacak bir şeyi ne de planı vardı, Mina da Taehyung'un yanındaydı. Jimin ile aynı yatakta, uzuvları birbirine girmiş bir halde uzanıyorlardı ve varlığı huzur vericiydi.
Ancak yatak odasının kapısı açıldığında ve Mina içeriye fırladığında bütün yanılsamalar paramparça olmuştu.
"Ben geldim baba-" İçine daldığı suç mahallini fark ettiği an korkuyla çığlık attı küçük kız ve bir adım geriledi.
Bu gürültü Jungkook'u uykusundan hemen uyandırmıştı, Mina'yı büyütürken en küçük sese bile uyanmaya dikkat ediyordu. Gözleri en sonunda yatak odasının ortasında söylediklerinden daha erken bir saatte dikilen ve geniş gözlerle kendisine ve Jimin'e bakan kızını buldu. İkisi de çıplaktı. Birlikte uyuyorlardı.
Jungkook bir tepki gösteremeden ve Mina'ya kapıyı çalmadan içeriye girdiği için bağırmaya başlamadan önce Taehyung odaya fırladı.
"Sorun ne Mina?" diyerek ağzında geveledi, çığlığından gerçekten endişelenmiş gibiydi ve sonra manzarayı gördü. "Oh. Aman tanrım." Mina'nın gözlerini örtüp onu odadan çıkardıktan sonra kapıyı da arkalarından kapattı.
Jungkook iç çekerek kafasını yatağa bıraktı. Jimin tüm bu kargaşadan rahatsız bir şekilde uyanmaya başlamıştı, tek gözünü açıp baktı, endişeli ve hoşnutsuz görünüyordu.
"Neler oluyor?" demeyi başardı, sesi hala uykulu ve yumuşacıktı.
Jungkook fısıldayarak, "Mina geldi ve bizi yatakta gördü." dedi.
Bu Jimin'in yerinden fırlamasına neden oldu. "Oh."
"Ona neler olduğunu açıklayacak mıyız?" diye sordu, ilk gerginliğinin vücuduna yayılmaya başladığını hissediyordu. Bir önceki günleri çok güzel geçmiş ve şahane sonlanmıştı ama şimdi her ikisi de yaptıkları şeylerin ve hayatlarına dahil ettikleri kişilerin etkilerinin farkına varmaya başlamak zorundaydı. Bunun adını koymaları gerekiyordu.
Jimin dudaklarını yaladı, korkmuş gibi bir hali vardı. "İyi bir açıklamamız varsa eğer..."
"Ona ne söylemek istiyorsun, Jimin?"
"Ona..." Elleri yavaşça Jungkook'un ellerine dolandı, samimiyeti sesine de yansırken onları sıkıca tuttu. "babasından çok ama çok hoşlandığımı ve onun için sorun olmayacaksa yanınızda olmak istediğimi söyleyeceğim, çünkü ikinizle de ilgilenmek istiyorum. Tabii eğer o da izin verirse."
Jungkook'un midesi çalkalandı. "Kulağa hoş geliyor."
Hazır olduklarına karar verip odadan çıktıklarında Mina mutfakta surat asarak oturuyordu, küçük kızın kafası karışmış bir halde mısır gevreğiyle oyalanmasını izlediler.
Mina mutfağa birilerinin girdiğini duydu, iki adamın ele ele olduğunu görünce tedirginliği biraz daha artmıştı.
"Mina, bebeğim." Ona yaklaşıp ilk konuşan Jungkook oldu. Saçlarına bir öpücük kondurup kızını kendine doğru çekti. "Günün nasıldı? İyi uyuyabildin mi?" diye sordu her şeyden önce.
"Evet, TaeTae amcayla çok eğlendik."
"Buna sevindim."
"Jimin'le mi uyudun?" Kelimelerini dikkatle seçti ve Jimin'e ilk defa şüpheli gözlerle baktı.
"Evet."
"Neden?"
"Sanırım Jimin'in sana söylemek istediği bir şey var." Mina'nın yanaklarını öptü ve geriye çekilip sahneyi Jimin'e teslim etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moves Like Magic • Jikook
FanfictionJungkook'un kızının baleye ciddi bir takıntısı vardır ve dersler alıp bir balerin olmakta kararlıdır. Park Jimin ise bölgedeki dans akademisinin bale öğretmenidir ve dört yaş grubuyla ilgilenmekten çok daha memnundur. Jimin'in varlığı, Jungkook'un i...