Jungkook dairesinden içeri girip yeşil önlüğünü çıkardı ve Taehyung ile Mina'nın bulunduğu oturma odasına yöneldi. Onu gerçekten hiç şaşırtmayan bir görüntüyle karşılaşmıştı ama göğsü sevgi ile genişledikçe bile hala rahat bir oh çekmesine neden oluyordu.
Televizyonda Barbie ve Fındıkkıran oynuyordu. Mina, Jungkook'un ne zaman satın aldığını bilmediği (muhtemelen Taehyung almıştı) bir tütü giyerken hareketlerin aynısını yapmaya çalışıyor, parmak uçlarında yükselerek etrafında dönüyordu. Mina'yı tutmak için bağlılıkla diğer tarafta dikilen Taehyung'un yanına yığılmadan önce belirgin bir rahatsızlık içinde dudaklarını ısırmış ve düşmemek için kendisiyle mücadele etmişti.
Jungkook tuhaf ve çarpık bir şekilde gülümsedi. "Hey," Varlığını belli etti, Mina'yı konsantrasyonundan uzaklaştırmak istememişti.
Mina babasının evde olduğunu fark edince nefesi kesildi ve ona koşmak için Taehyung'u itti.
"Babacığım!" Çığlıklar atarak Jungkook'un üzerine atladı.
Jungkook onu yakaladı ve kaldırıp kucağına çekti. Kızının yüzünü öpücüklerle donattı ve Mina mutlulukla kıkırdarken burunlarını birbirine sürttü. Kollarını babasının boynuna doladı ve kafasını oraya gömdü.
"Seni özledim." diye mırıldandı.
"Oh, ben seni daha çok özledim bebeğim." Jungkook güvence verdi.
Tüm mesailer öncekinden daha katlanılmazdı, tek istediği Mina'nın kendi gözleri önünde güvende olduğundan emin olmaktı. Taehyung'un kızına daha fazla bakabileceğinden şüphesi yoktu fakat sürekli olarak kendini onaylamak için Mina'nın etrafında olacak diye bir kaide de yoktu.
Eğer Jungkook mali açıdan daha istikrarlı olsaydı -hiç şüphesiz- işini bırakır ve böylece tüm zamanını Mina'ya adardı. Ne yazık ki mücadele etmek ve online bir işe başlamak hiç de kolay değildi.
"Barbie izliyordum!" Mina, aynısını yapmaya çalıştığı Barbie'nin parmak uçlarında durduğu kısımda duraklatılan televizyonu işaret etti.
Jungkook kaşlarını çattı. "Bebeğim, ayakkabıların olmadan bu hareketi yapmaya çalışmamalısın... uygun ayakkabılar olmadan, balerin ayakkabıları."
"Pointe ayakkabıları," diye ekledi Taehyung keyifle.
"Evet, o! Pointe ayakkabıları!"
Mina kafa karışıklığı ile kaşlarını çattı. Kafasını Jungkook'a bakabilmek için geriye çekti ve kelimeleri büyük bir hassaslıkla tekrar etmeye çalıştı. "Pointe ayakkabıları?"
"Evet, bebeğim. Onlar bale dansçılarına bale yapmalarında yardımcı olur."
Mırıldandı. "Artık bir balerin olabilir miyim?"
Bu soruyu soruşunun ve aynı zamanda Jungkook'un kalbinin sızlamasının ikinci seferiydi. Mina'yı memnun etmek ve her isteğini yerine getirmek için programlanmıştı. Onu kalçalarından tutup Taehyung'un beyaz pirinç pişirmeye çalıştığı ve görünüşe göre başarısız olduğu mutfağa taşıdı.
"Hyung," Jungkook yanmış pirinç tenceresini suyla çalkalamak için lavaboya taşıyan Taehyung'a güldü. "Gerçekten mi?"
Daha sonra Taehyung da onu taklit etti, oyuncu bir şekilde dudak büktü. "Denedim, tamam mı?"
"Mina bir şey yedi mi, atıştırmalık gibi?"
"Evet, biraz yoğurt ve muz yedi."
Jungkook onaylayan bir mırıltı çıkardı. "Güzel, birazdan akşam yemeğini hazırlarım. Bulgogi sığır eti nasıl olur?"
"Mükemmel."
Taehyung ve Mina bu kez dans etmeden Barbie izlemek için oturma odasına geri döndüler. Mina filmin büyüsüne kapılmış gibi görünüyordu, karakterler yaptıkları sihirlerini parıldayan kürelerine ekran boyunca fırlatıyordu. Jungkook onun vurgun ifadesini gözlemlemek için duraksadı, göğsü birkaç saniyeliğine sıkıştı. Mina'ya dünyaları vermek istiyordu.
Akşam yemeği için masaya oturduklarında Mina film hakkında detaylıca konuşmaya başlamıştı ve Jungkook bunu ilgiyle dinliyordu, daha sonra orada bir karar verdi- Mina için bir bale dersi bulmak zorundaydı.
***
Dört yaş grubu için bale dersi veren bir yer bulmak sadece zor değil, aynı zamanda masraflıydı da.
Dans sınıfları prestijliydi, sadece üst düzey profesyoneller tarafından sağlanabiliyordu ve gençken başlamak çok önemliydi. Ama akademiler her yıl yalnızca belirli sayıda çocuğu kabul ediyordu ve büyüyüne dek geçen süre boyunca onları eğitiyorlardı. Jungkook Mina'nın takıntısının gençliğine kadar süreceğinden pek emin değildi ama her şeye rağmen onu bir sınıfa kayıt ettirmesi gerektiğini biliyordu.
Jungkook, Taehyung ve Namjoon'un ortak iş günleri vardı. Mina kreşteyken Jungkook'u iflas ettirmeyecek gerçekçi seçenekler için internetten araştırma yapıyorlardı.
"Yardım etmeye dünden razı olduğumu biliyorsun, değil mi?" Taehyung geçici bir teklifte bulundu Ipad'inden kafasını kaldırıp bakarken.
Jungkook yine de başını iki yana salladı. "Minnattarım, hyung ama zaten benim için yeterince şey yapıyorsun."
Namjoon gülümsedi. "Yine de yardım etmek istememizde yanlış bir şey yok."
"Biliyorum ve gerçekten minnettarım Joon hyung, ama bunu kendi başıma halletmem gerekiyor." Jungkook her zaman Taehyung'tan gelen yardımları kabul etmişti ve son zamanlarda Namjoon'unkileri de ediyordu. Bekar bir baba olmak birçok açıdan kârlıydı ama aynı zamanda emek isteyen bir şeydi, Jungkook'un yalnızlığını verebileceğinden çok daha fazlasını gerektiriyordu. Namjoon Mina'nın hayatında destekleyici bir yer ediniyordu, Jungkook böyle arkadaşlar için minnettarken, onlar ise enerjilerini ve bütün imkanlarını onun ve Mina için harcamaya dünden razılarken yardımlarını alarak ve karşılığını vermeyerek devam edemezdi.
Ne olursa olsun hayatında güvenebileceği iki dostunun olduğunu bilmek rahatlatıcıydı.
Sadece bir saat sonra Taehyung uygun bir seçenek bulunca tökezledi ve ciyakladı. "Buldum! İşte bu! İşte bu!"
Jungkook neredeyse arama yaptığı dizüstü bilgisayarını düşüyordu, aniden ileri, en iyi arkadaşına doğru atıldı. Açık olan siteyi inceledi.
Başkent Dans Okulu, Jung Hoseok, Park Jimin ve Lee Mijin tarafından, hip hop, balo dansları ve çiftler için dersler ile bale dersleri arasında değişkenlik gösteren birkaç sınıf olarak işletiliyordu. Jimin'in sıklıkla daha küçük kızları çalıştırdığı söyleniyordu, yaş koşulu dörtten itibaren başlıyordu.
"Yani Jimin ve Mijin bale derslerini birlikte mi veriyorlar?" Jungkook yüksek sesle hayret etti, sitenin etrafında bir yere tıkladı, ücreti kontrol etti.
Taehyung mırıldandı. "Mijin kadınlar ile daha büyük kızlara verilen dersleri idare ediyor. Jimin ise daha küçük kızları devralmış. İkisi de inanılmaz derecede yetenekli, Londra ve New York'taki büyük bale sektörlerinde çalışmış ve sahnede performans sergilemişler."
Jungkook ücreti fark ettiğinde kaşlarını çattı. Şüphesiz ekstra mesailere kalmasına -belki haftada birkaç ekstra saat, belki de terfi için bir umut- neden olacak büyük bir miktar olsa da Jungkook bunu gönülden yapacağını biliyor, Mina'nın istediği şeye sahip olmasını istiyordu. Akademi umut verici hissetirmişti ve dansçılar da deneyimli görünüyordu, tam olarak Mina'nın ihtiyacı olduğu şey.
"Mina'yı kayıt et."
____
merhabalaaaaar, yeni bölüm için bu kadar uzun süre beklettiğim için özür dilerim ama şu son üç hafta boyunca (hatta şu an bile) confused bir haldeydim, belki fark etmişsinizdir bütün ficleri kaldırıp yekrar yükleme gibi lanet bir döngüye girmek üzereydim. ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim bile yoktu bir ara hesabımı silmeye kadar gittim amaaaa ucuz kurtuldum sldalşdamfka
gelecek bölüme kadar kendinize iyi bakın, çokça öpüldünüz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moves Like Magic • Jikook
FanfictionJungkook'un kızının baleye ciddi bir takıntısı vardır ve dersler alıp bir balerin olmakta kararlıdır. Park Jimin ise bölgedeki dans akademisinin bale öğretmenidir ve dört yaş grubuyla ilgilenmekten çok daha memnundur. Jimin'in varlığı, Jungkook'un i...