[ cr: @𝐞𝐮𝐦𝐨𝐫𝐢𝐨𝐮𝐬 ]
Bu, Jungkook için bir sürpriz olmamalıydı.
Hemşiresi, Mina'nın hobilerini, ilgi alanlarını ve sevmediği şeyleri geliştirmeye başlayacağını ve onları güçlü bir şekilde ifade edeceğini söylemiş, Jungkook'un onun çocuksu arzularının her birini tatmin etmek zorunda kalacağını açıklamıştı. Mina her zaman vahşi bir çocuk olmuştu, coşkuluydu ve etrafına sürekli sonsuz enerji yayıyordu. Baleye ölümsüz ve sadık bir hayranlık geliştirmesi şaşılacak bir şey değildi.
Jungkook ve Taehyung Hongdae'de bulunan bir restoranda oturuyor, Mina'nın önündeki yemek terk edilmiş ve dokunulmamışken aralarında iki Thai yemeği paylaşıyorlardı. Daha doğrusu Mina, restoranın zemininde kendi hayal gücüyle birlikte fırıl fırıl dönüyordu. Bir bale dansçısı gibi davranıyordu -bu 'gerçekten iyi' olduğunu iddia ettiği bir eylemdi- ve bu çılgınlığı ile birçok ilgiyi üzerine topluyordu.
Jungkook homurdandı, ellerini dağınık saçlarına daldırırken onları işten sonra düzeltmekten rahatsızlık duymadı, guruldayan midesindeki yemek için umutsuzdu. Taehyung bebek bakıcılığı yapıyordu ve en sevdikleri restoranın önünde buluşmak istemişti.
"Mina, güzelim." Jungkook derinlerde büyüyen hayal kırıklığından ve sinirinden kaçmaya çalışıyordu. Biliyordu ki, mantıksal olarak, kızı yeni bir hobiyle kendinden geçmişti. "Lütfen, gel ve yemeğini bitir, olur mu? Herkes sana bakıyor."
Mina kafasını kaldırıp baktı, alt dudağını sarkıttı. Zaman zaman hareketliydi, evcilleşmemiş doğasına rağmen itaatkardı ve ona ikinci kez bir şey yapmasını söylemek zorunda kalmazdınız.
"Ama, babacığım," Mina boğazından gelen alçak sesle sızlandı. "Balerin olmak istiyorum."
Mina, hecelemede tökezlediği için 'bale' kelimesini düzgün bir şekilde telaffuz edemiyordu. Ama yemek artıklarına surat astı ve neredeyse ayaklarıyla yeri tekmelemesini son dakika durdurup kafasını aşağıya eğdi.
Jungkook, Mina'nın tepkisine içten bir şekilde gülüp sandalyesinden kalktı. Dört yaşındaydı, hassas çağında bile güçle doluydu ve dikişleri patlatacak derecede büyük bir kişiliğe sahipti. Hareketli ve sosyalleşmede iyiydi, sözleri ve davranışlarıyla istediğini elde edebiliyordu.
Mina'yı alıp sandalyesine geri oturttu, ağzını yakmayacak şekilde baharatından arınmış ve soğumuş Thai yemeğini önüne doğru itti. Jungkook yemeği işaret ederken gözlerini kıstı.
"Hepsini yiyip, suyunu içiyorsun ve sonra bale hakkında konuşuyoruz, tamam mı?"
"Gerçekten mi, baba?" Mina'nın soluğu kesildi. "Konuşacak mıyız gerçekten?"
"Evet, ama ilk önce yemeğini yemen gerek, bebeğim."
Mina, bale hakkında verilen sözle cıvıldadı. Noodlelarını çatalıyla dürttü, çatalını çevirmeye çalıştı, zor da olsa ağzına atıp düşünceli bir şekilde çiğnemeye başladı. Jungkook dikkatini en iyi arkadaşına vermeden önce bir dakika boyunca kızını dikkatle izledi ve yemeğini bitirdiğinden emin oldu.
Taehyung onların etkileşimlerini şefkatle izlerken birasından yudumlar alıyordu. "Gerçekten baleye aşık, değil mi?" Bir kıkırdama eşliğinde söyledi, gözleri Mina için beslediği sevgiyle parlıyordu.
Taehyung ilk günden beri Jungkook için oradaydı, Mina'nın annesi, Hana, hamile olduğunu ve bebeği doğurmak istediğini söylediğinden beri. Jungkook, Taehyung ve Hana okuldan beri arkadaşlardı ve beraber büyümüşlerdi. Üçü, daha iyi ya da daha kötüsü için bir araya geliyor, ergenlik çağının her aşamasını birlikte yaşıyor, cinsellikle alakalı her şeyi birlikte keşfediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moves Like Magic • Jikook
FanfictionJungkook'un kızının baleye ciddi bir takıntısı vardır ve dersler alıp bir balerin olmakta kararlıdır. Park Jimin ise bölgedeki dans akademisinin bale öğretmenidir ve dört yaş grubuyla ilgilenmekten çok daha memnundur. Jimin'in varlığı, Jungkook'un i...