NCT Touch MV teaser
++++
"Ten hyung gözlerini kırp ve nefes al. Taeil hyung yerden kalk. Jeno lütfen bir bayılma ya. Doyoung hyung şu videoyu başa sarıp durma. Mark sen ağlıyor musun?" Dejun bunların hepsini koltukta şekilden şekile girmiş hyunglarına ve Mark'a söylemişti.
Az önce NCT'nin debut şarkılarının teaserını izlemişlerdi. Şimdi ise eski anılar arasında dolanıyorlardı. Şu hiç ayrılamadıkları eski anıların.
(Tam burada medyayı açın ya da açmak istediğiniz başka bir yerden açın. Ama açmanızı şiddetle öneririm çünkü az sonra okuyacağınız satırların hepsi o şarkının melodisi gibidir. Müzik olmadan bir anlam ifade etmezler.)
Mark onu görmüştü. Sanki asırlar geçmişti aradan. Donghyuck o yokken çok güzel olmuştu. Eskiden olduğu gibi. Ama kilo vermişti. Buğday teninin rengi uçmuş, gözlerindeki parıltılar gitmişti. Ne denli zorlandığını görmüştü Mark. O olmadan ya da o varken, fark etmezdi. Donghyuck hayaline ulaşmak için yorulmuştu, çok yorulmuştu.
İşte yine o anlardan biriydi. Özlemin harmanlandığı ve kulağına çalınan klasik piyano sesleri. Kalbi anında hızlanmaya başlamıştı. O vakitler olduğu gibi...
Donghyuck'un parmakları ustaca piyano tuşları üzerinde ilerliyordu. Bir nota diğerini beklemeden sabırsızlıkla çıkıyordu âdeta. Mark ise Donghyuck'un oturduğu piyano sandalyesinin ayak ucunda bağdaş kurmuş, ömrü boyunca duyamayacağını düşündüğü o melodiyi dinliyordu.
Odanın boydan boya olan camları arasından biri hafif aralık bırakılmıştı. İçeri giren soğuk Jeju rüzgarı beyaz tül perdenin notalar eşliğinde dans etmesine yol açıyordu. Ardından içeriye sızıyor ve Mark'ın çıplak ayaklarını okşuyorlardı.
Saat 02.36 idi Jeju adasında. Donghyuck ve ailesinin sahil kenarındaki evinde bir türlü uyumayı başaramayan Mark Lee için evin tatlı sahibi Lee Donghyuck piyano çalıyordu.
Bu anlar geri dönmeyecek anlardı. Rutine bağlasalar bile bir zaman sonra yok olurlardı. Başta gidişlerini umursamazdın. Sonra ne kadar alıştığını anlar ve onları getirmeye çalışırdın. Mark'ın anıları da bir mektup arasında kalmıştı ve o mektup da çoktan yeni kitaplara sayfa olmuştu.
Herkes kendi düşüncelerinde dolanırken Lucas telefonundan birinin resimlerine bakıyordu. Daha fazla fotoğraf gördükçe vücuduna bir öncekinden kuvvetli bir titreme geliyordu. Hayatında hiçbir insan ona bunu yaşatamamıştı. Ama şimdi biri vardı. Görmeden hoşlanmıştı hemde. Pembeler ve beyazlarla dolu videoda tek gördüğü asaleti ile parlayan Jungwoo idi.
Kafasını sağa doğru yatırdı ve telefonu iyice yüzüne yaklaştırdı. Büyük bedeni ile telefonunun ekranını rahatlıkla saklayabilmişti.
Jungwoo ile tanışmayı çok istemişti Lucas. İlk kez hissettiği bu hisler onu çok heyecanlandırmıştı. Eğer Jungwoo ile tanışabilirse aralarında olacakları düşünemiyordu bile. Jungwoo da onun gibi ilk görüşte Lucas'dan etkilenir miydi?
Gülümsemesi yeniden yüzünü kaplarken iç çekerek telefonunun ekranını kapattı.
++++
Kun ilgiyi severdi. Sevilmeyi... İnsanlar kim olduklarını bilmeli ve onları parmakla göstermeliydiler bu yüzden. Çıkışlarında bile milyonların ilgisini çekmişlerdi. Ama başarıya ulaşırken her zaman engeller çıkardı değil mi? SM'in yeni erkek grubu tam da buydu işte. Çıkış yapmasalar bile çoktan birçok kişinin odağı olmuşlardı. Grup üyelerinin niteliklerinden tarzlarına kadar tüm özellikleri merak konusuydu ve merak her zaman bir heyecan yaratmıştı. Heyecan da insanların ilgisini toplardı.