"Yine aynı şeyi mi konuşacağız Ten? Ona göre ben gideyim." dedi Taeyong ciddiyetle. Ten'in idol olma hayali tam 1 aydır ilişkilerini zora sokmuştu. Taeyong ne kadar olumsuz cevap verse de Ten hep diretmiş, hatta onun demesi ile vazgeçmeyeceğini söylemişti. Taeyong ise ona olan sevgisi için dayanmıştı. Ama her şeyin bir sonu vardı.
"Taeyong saçmalamayı kes. Ciddi ciddi konuşacağız. Artık bir karar vermemiz gerekiyor."
"Ne kararı Ten? Sen beni dinlemeyeceğini söylememiş miydin? Şimdi bana neyin kararını soruyorsun? Cevabımı çok iyi biliyorsun. O yüzden beni daha fazla zorlama. Cidden iyi değilim." Taeyong onun devam etmesine fırsat vermeden konuşmuştu. Hislerini içinde tutmak gerçekten onun için zordu.
"Ne dersen de Taeyong, ben idol olacağım." dedi Ten yüzü sinirden kırmızı olan çocuğa. Taeyong ise daha da sinirleniyordu. Ten duyarsız bir şekilde idol olmak istediğini söyleyip duruyordu. Fakat ikisi de Ten idol olduğunda ilişkilerinin biteceğini iyi biliyordu. Taeyong'u kızdıran ise buydu.
Ten onun konuşmamasından fırsat bulup devam etti. "Eğer iyi bir sevgili olursan bana destek verirsin. Ama senin tek yaptığın bana bağırmak." Taeyong hiddetle oturdukları masadan kalkmıştı. Kalktığı sandalyeyi sert bir şekilde masaya iterken söyledikleri son nokta olmuştu.
"O çok istediğin siktiğim idollüğünü yapabilirsin Ten. Bitti artık. Sana iyi sevgili olmama da gerek kalmayacak. Senden ayrılıyorum."
×××××
Jeno stresli bir şekilde ayağını sallıyordu. Masada uzun süredir bir sessizlik vardı. Ne diyeceğini bilemiyordu ve bu onu daha da deli ediyordu. En sonunda dayanamadı ve yanındakine döndü.
"Nana, yapma böyle. Bu sadece bir yarışma. Kazanıp kazanmayacağım da belli değil. Sadece kabul edildim o kadar." Jaemin ise öfke dolu gözlerini ona çevirmişti. Sadece bir yarışma mıydı? Eğer kazanırsa ilişkileri tamamen bitecekti ve bu onu istemiyordu. "Sadece bir yarışma olduğuna emin misin Jeno? Bana öyle gelmedi de." dedi ona. Bu Jeno'yu daha da strese sokmuştu.
"Ama sevgilim, sen böyle yaparsan ben nasıl yarışmaya girerim ki?" Jeno sesini yumuşatmaya özen göstererek Jaemin'in masanın üzerinde bulunan ellerinden birine uzanmıştı. Ama diğeri hızlıca elini çekmişti. Jaemin istemiyordu. Jeno ile bunu beraber yapacaklarına söz vermişlerdi fakat Jaemin kendini hazır hissetmiyordu. Bir yarışmaya katılmak için çok erkendi ona göre. Jeno buna rağmen geri adım atmıyordu.
"Lee Jeno, beni anlamamakta ısrarcısın. Ben yapamam. Hazır değilim. Sende bana söz vermiştin bunu beraber yapacağız diye. Ama tek yaptığın açgözlü davranmak. Sadece biraz daha beklemelisin. Aksi halde bunun ilişkimizi etkileyeceğini sende çok iyi biliyorsun." Jaemin sinir seviyesinin gittikçe daha da yukarı çıktığını hissediyordu. Bütün bu şeyler dayanılmazdı. Jeno ise hala vazgeçmemişti.
"Jaemin-ah, sevgilim, bir şey olmayacak yemin ede-"
"Hala boş boş konuşuyorsun Jeno! Bize zarar verecek, çok iyi biliyorsun. Ama umrunda değil. Eğer çok istiyorsan al sana yarışma!" Çift yüzüklerini çıkarıp birden masaya koymuştu "Ben bundan sonra yokum. Sana yarışmanda başarılar." demiş ve kafeteryayı terk etmişti.
×××××
Güneş Donghyuck'un yüzüne vurduğunda saat 11.25'di. Donghyuck biraz yatakta kıpırdanmış fakat sonradan boş olduğunu hissedince kalkmak zorunda kalmıştı. Mark kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Donghyuck biraz esnedikten sonra dün giydiği tişörtü almak için Mark'ın oldukça dağınık çalışma masasına yönelmişti. Bir iki kurcalama sonrası tişörtünü bulurken önüne de önceden açılmış bir zarf düşmüştü Donghyuck'un. Üzerinde gördüğü yarışma logosu ile zarfı hızlıca açmıştı.