"Bu sektörün kara lekesi, bildiklerinizden de koyu, derin ve acımasız. Affeden yok çocuklar. Ayağınız bir taşa takıldığında ya tökezleyerek yere yapışacaksız ya da o taşı takılmadan göreceksiniz. Çok popüler iken bir anda insanların hakkında konuşmak istemedikleri biri halini alırsınız. En zoru ise tüm bu uğraşlar içinde idol olmak. Sahneye çıkmadan önce belki de saatler önce vefat etmiş bir yakınızı bile unutmak zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden birçok insan sizi sadece eğlence olarak görüyor. Onların istekleri dışına çıktığınızda da size ne yapabileceklerini hayal dahi edemesiniz. Birkaç hafta sonra sizler de bu zorlu sektöre giriş yapacaksınız. Bazıları olacak size delicesine bağlı ama saygısı sonsuz. Bazıları olacak, size bağlı olmasını bir bahane gibi kullanarak yakınınıza gelmeye çalışacak. Ben elimden geldiğince yardımcı olacağım sizlere. Ama şunu unutmayın, bu savaşta dik durup hayallerini gerçekleştirecek olan sizlersiniz. Ya şimdi bu odadan çıkın ve her şeyi reddetdiğinizi belli edin, ailenizin yanına dönün. Ya da benim ardımdan bu odadan çıkın ve beraber bu sektöre kim olduğumuzu gösterelim." Ji Chang Wook'un gerçeklerle dolu konuşması biterken tüm üyeler ona kitlenmişti. Hiçbirinin sesi çıkmıyordu fakat kalpleri delicesine atıyordu. Bu sektöre açılmak istiyorlardı. Ellerine mikrofonlarını alıp seslerini bütün dünyaya duyurmak istiyorlardı. Bu sebepten dolayı onlardan önce odayı terk eden Ji Chang Wook'un ardından tereddüt etmeden yürüdüler.
TheOr Kpop'ı sallamaya hazırdı.
+++++
Allkpop: YG Entertainment'ın yeni ceosu Ji Chang Wook şirket ve yeni çıkış yapacak erkek grubu TheOr hakkında basın ile bilgi paylaştı. "Yakın zamanda zor durumlardan çıktık, hepiniz biliyorsunuz. Ben bu şirketin koltuğuna oturmadan önce hepinize söz verdim, idollerimizi zor kpop sektörü şartlarında oldukça iyi yerlerde tutacağım. Hâlâ bu sözümün arkasında olduğumu belli etmekteyim. Gruplarımızın durumlarından bahsedecek olursak hepsi şu anda dinlenmedeler ve ilerleyen zamanlarda geri dönüş yapacaklar. Biz şu an için yeni grubumuz TheOr üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktayız. Üyeler bir an önce ait oldukları yere, sahneye çıkmak istiyorlar ve bunun için oldukça çok çalışıyorlar. Sizlerle şimdilik bu kadarını paylaşabilirim. Ayrıntı içeren sorularınızı 1 hafta sonra olacak basın toplantımızda sorabilirsiniz..." sözlerini sarf etti. Bu cümleler ardından #YGcoming isimli etiket dünya gündemine girdi.
Taeyong haberi odada bulunan 9 kişiye seslendirmişti. Herkes yeni çıkacak grup hakkında birçok şey öne sürmüştü. Chenle'ya göre çıkışları bile bir hit olacaktı. Tıpkı Twice gibi. Fakat Sicheng aksini iddia ediyordu. Ona göre grubun insanlar arasında dilden dile dolaşabilmesi için BTS gibi zorlu koşullardam geçmesi gerekiyordu. Onun fikri grubun başlarda çok tutmasa da daha sonra tutacağı yönündeydi.
Jungwoo hafifçe gerindi ve oturduğu yerde bağdaş kurdu. Çıkış yapacak gruplar pek ilgisini çekmiyordu. O daha çok SNSD ve Super Junior gibi efsaneleri önemsiyordu. Bu yüzden TheOr denilen grubun çıkışı onu etkilemeyecekti. Belki Donghyuck'un eski sevgilisi Mark'ı merak eder izlerdi. Ama onun dışında çok da önemi yoktu.
"Şimdi sizin eski sevgilileriniz o grupta mı çıkış yapacak?" dedi Jisung. Hâlâ olanları kavrayamamıştı. Jaemin, Johnny, Taeyong, Jaehyun ve Donghyuck'un eski sevgilileri o gruptaydı. Aslında hyungları öyle söylemişti fakat bu Jisung'a oldukça saçma geliyordu. Kim ciddi ilişkisini bırakıp kendini idol olmaya adardı ki? İnsan inanamıyordu!
Jaehyun bir çekiş bıraktı. Bu sırrı diğerleri ile paylaşmak ne kadar iyiydi bilmiyordu. Paylaşmaları gerektiğini Johnny söylemişti. Johnny genelde mantıklı şeyler söylerdi. Buda öyleydi. Jaehyun'un tek şüphesi daha yeni tanıdığı bu insanların sırlarını başka birisine söylemesiydi. Yine de Jisung'u onaylamakta gecikmedi. "Evet Jisung-ah. Onlar bizim eski sevgililerimiz."
Jisung kafasını kaşıdı ve kimsenin duyamayacağı kendi kendine bir iki şey fısıldadı. Anlaşılan hâlâ şüpheleri vardı. Donghyuck diğerlerinin zihnini açmak adına "Ama artık bir bağımız kalmadı, bundan dolayı ne onlar bizi tanıyacak ne de biz onları. Yani çıkış yapacak olursak sizi herhangi olumsuz bir şey etkilemeyecek emin olabilirsiniz." dedi. Jaemin de kafasıyla onu onaylamıştı.
"Biz kendimiz için değil sizin için endişeleniyoruz. Daha çıkış yapmadan dedikodu çıkabilir diye." Renjun fikrini belirtmek istemişti. Bunu duyan Taeyong'un yüzünü bir gülümseme kaplamıştı. Bu gruba geldiğinden beri kendini çok güçlü hissediyordu. Diğer üyeler daima yanında olmuştu. Daha tanışalı 1 ay olsa bile bu, 10 kişinin birbirine kenetlenmesini engelleyememişti. Çıkış yapmak için en çok şansı olan bu grup günün hepsini beraber geçiriyorlardı. Şirketin onları yerleştirdiği yurt küçüktü fakat aralarındaki güçlü bağ küçük yurdun dışına taşıyordu.
Birbirleri ile konuşmaya devam ederken dans hocaları odaya girmişti. Ellerini çırparak yeniden başlayacaklarının sinyalini vermişti.
+++++
Çıkıştan 1,5 ay önce"Şimdi yeniden Taeil. Bu sefer daha güçlü tamam mı?" Dedi camın diğer tarafındaki çalışan. Taeil ise onaylar şekilde kafasını salladı ve mikrofona yaklaştı.
"Bir çölün sonunda koca bir okyanusu bulmak gibi,
Senin varlığının sınırları yok."Yine sesi titremişti. Tam 2 gündür bu partı kaydetmeye çalışıyorlardı fakat Taeil'in sesi çok kullanılmaktan dolayı kitlenmiş gibiydi. Kendini ne kadar zorlarsa zorlasın bir türlü başaramıyordu. Vokal koçlarına ve part dağılımını gerçekleştiren görevlilere bu partı başka bir üyeye vermelerini istemişti ama ceonun isteği üzerine bu partı Taeil'den başka kimse söylemeyecekti.
Şaşırtıcı olan Taeil'in aşırı yüksek notalara sesi kötü iken bile kolayca çıkabilmesine rağmen onun için böylesine basit bir partı söyleyemiyordu. Aslında onu engelleyen sözlerdi. 2 mısra sesinin kendini yutmasına sebep oluyordu. Buna bir son vermek isteyen görevli derin bir nefes verdi ve Taeil'in onu dinlemesini istedi. "Bak Taeil, seni ne etkiliyor bilmiyorum fakat sesin kötü iken bundan daha yüksek notalara çıkabiliyorken bu partı söyleyememen garip. Bana problemin daha çok sözler ile aransa kurduğun bağ işe alakalı gibi geliyor. Aklında ne dönüyor bilmiyorum ama buna dur demen gerek. Kendini toparlamalısın. Aklında dönen o şeyi durdur ve seni mutlu eden birini aklına getir tamam mı? Şimdi böyle deneyeceğiz. Hadi."
Taeil görevlinin söylediklerinden sonra kafasını olumlu anlamda salladı. Haklıydı. Tüm sorum sözler ile arasındaki bağda idi.
"Sen benim için nesin biliyor musun Taeil?" Johnny kolunun altındaki sevgilisine seslendi. Taeil kafasını gömdüğü yerden yani Johnny'nin göğsünden kaldırdı ve uzun olana baktı. Ona sevgiyle bakıyordu. "Neyim?" diye sordu merakla. Johnny genişçe gülümsemişti.
"Çölde okyanusu bulmak gibisin. Sen benim için sınırları olmayansın. Her şeyimsin."
Zihnine yeniden dolan sahne ile derin bir nefes bıraktı. İçi titriyordu adeta. En başından beri yapamamasının sebebi Johnny idi. Şarkıyı yazan kişi adeta Taeil'in içini okumuş ve onun için önemli olan anlardan birini alıp şarkıya eklemiş gibiydi. Korkutucuydu. Ama en çok da üzüyordu. Özlemekten üzülüyordu.
"Evet, hazır ol Taeil. Yeniden geliyor." görevlinin kendisine seslenmesi ile toparlandı. Ne olursa olsun yapmalıydı. Bu her şeydi.
Görevli geri sayımı yaparken gözlerini yumdu. Aklına Johnny'yi ilk gördüğü zamanın kareleri dolmuştu.
Sıcak Seul gününde Taeil sınıftan bir an önce çıkmak istiyordu. Çantasını aldığı gibi kimse ile iletişim kurmadan okul kapısına ilerlemişti. Tam kendini güneşin altına atacakken biri ile çarpıştı. Biraz tökezlese de kendini toparladı. Çarptığı kişinin acelesi olmalıydı çünkü bir özür bile dilemeden gitmişti. Taeil hızla arkasını döndü ve kalakaldı. Vücudu titremişti.
27 Temmuz 2011 günü Taeil ilk kez Johnny'yi görmüştü.
Boşluğa yamuk bir gülümseme bıraktı ve 2 gün boyunca bir türlü söylemeyi beceremediği partı oldukça başarılı bir şekilde söylemişti.
"Bir çölün sonunda koca bir okyanusu bulmak gibi,
Senin varlığının sınırları yok."