Canavarın sessizce yudumladığı kahvenin kokusu bütün şatoyu sarmış gibiydi.Bay duvar saati ile merdivenden yavaşlıkla inen Güzel Zhan bu güzel kokuya doğru ilerlerken o kokunun sahibi olan canavarı gördüğü anda yavaşladı.
"Tercihen kahvaltımda insan tüketmiyorum. Sen ne tüketiyorsan aynıları benim için de geçerli, bu kadar fazla korkma."
Ona bakmadan söylemesi korkutucu gelse de bu duruma şaşırmamak için elinden geleni yapmaya çalışan Güzel Zhan yanında tatlı tatlı ona bakan duvar saatine dönmüştü.
"Efendimiz insan eti yemez. Normal insanlar gibi beslenir ve bir şeyler içer. Lütfen korkma güzel efendim."
Gülümsemesi gerekiyormuş gibi hissederek o küçük yaratığa gülümserken bay duvar saati gözlerini biraz daha büyüterek Zhan'ın ayak ucuna yükselmişti.
"Gülüşünüz büyüleyici güzel efendim, efendimizin kurtarıcısı siz olacaksınız, buna eminim. Hadi, gidelim."
"Ne一"
Güzel Zhan, saatin ne demek istediğini soracağı anda onun ilerlemesi yüzünden lafını yarıda kesmişti. Cidden ne demek istemişti? diye düşünürken saatin onu getirdiği sandalyeye yaklaşıp oturdu ve masanın üzerindeki fincanın tabağının yanına kadar ilerlemesini şaşkın ama tatlı bir ifade ile izledi.
"Güzel efendim, güzel efendim! Lütfen ilk kahvenizi benden için. Bunun için gurur duyarım!"
Küçük fincanın neşeli sesi onu daha da gülümsettiğinde kafa sallayarak işaret parmağıyla fincanın kulbunu hafifçe okşamıştı.
"Hey, adın ne senin küçük şey?"
Fincan güzel efendisinin nazikçe çıkan sesine az önceki bay duvar saati gibi tepki verirken güzel Zhan kafasını daha da eğip fincana yaklaştı.
"Ben- Benim adım Alberto güzel efendim! Size adınızı sorsam bana kızar mısınız? Lütfen beni kırmayın."
Güzel Zhan onun bu korkusuna burukça gülümserken kafasını iki yana sallamış ve gülümseyerek minik kulbu biraz daha okşamıştı.
"Benim adım da Zhan, memnun oldum ufaklık."
Bu küçük tanışmadan sonrası ise Zhan o büyüleyici kokuya sahip olan kahveyi tadabilmiş ve kahvaltısını yaparak canavardan kaçınmak için bay duvar saatinin onu şatoyu gezdirmesine izin vermişti.
Salonda yan yana yavaşça ilerleyen beden ve saat, kapısından bile ürperticiliği belli olan bir odanın önünde durmuşlardı.
"Peki burası kimin odası?"
Duvar saati gözlerini kapatıp arkasını döndüğünde güzel Zhan onu durdurmak için eğildi.
"Şatodaki bütün hizmetçiler siz misiniz yani? Bu oda da canavarın mı?"
"Evet benim."
Tam arkasından gelen canavarın sesi ile arkasını dönen Zhan dengesini kaybettiği için düşüyordu ki canavar onu belinden kavrayıp üzerine eğilerek düşmesini engellemişti.
Güzel Zhan canavarı daha yakından incelemeye başladığında, onun göz renginin kahvenin en güzel tonu olduğunu ona söylemeyi düşünse de bir an nerede ve nasıl bir pozisyonda olduklarını düşünerek düzeldi.
Boğazını temizleyip utandığı gerçeğini saklamak için gözlerini parmak uçlarına dikerek dudaklarını ıslattı.
"Pekâlâ, biz bay duvar saati ile başka odaları gezebiliriz."
Arkasını döndüğünde tam bir adım atacaktı ki bileğine dolanan tüylü el ile o soğuk renkli odanın kapısı açılmış ve kendisini canavarla birlikte içeride bulmuştu.
İçerisinin soğukluğu ve dağınıklığı onu ürpertirken bileğindeki tüğlü ele bakış attıktan sonra soğukluk yüzünden hafifçe titremeye başladı.
Canavar odanın ortasına geldiklerinde onu serbest bırakırken güzel Zhan'ın gözleri, odanın sağlam olan duvarının köşesinde duran ve cam fanusun içerisinde parıl parıl parlayan gülü fark etti.
Bu onu gülümsetirken bilinçsizce o kısma doğru hareket edip fanusa dokunmak üzere elini hareket ettirdi fakat canavarın büyük çığlığı yüzünden durmak zorunda kalmıştı.
"SAKIN DOKUNMA!"
Anında geri çekilirken gülden düşen bir yaprak fanusun dibine değdiği anda kurumuştu ve bu onun üzülmesi için en büyük sebep olabilirdi.
"Senin de o gül yaprağı gibi kurumanı istemem, dokunma."
一•
Telâfi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Ve Çirkin [YiZhan Ver. ✓]
Fanfiction❝Beni çok mu çirkin buluyorsun?❞ ❝Evet fakat benim için önemli olan kalp güzelliğidir.❞ ×Wang Yibo & Xiao Zhan.