12| Yibo.

785 123 43
                                    


Önüne uzattığı elinin içine kar kristallerinin farklı farklı şekillerde düşüşünü izlerken mutluydu.

Dışarıya çıktıkları anda üşümüştü fakat canavarın hızlıca içeriden getirdiği kürk kaban onu hemencecik ısıtmıştı.

Canavarın hareketlerini gözlemleyen güzel Zhan ona gülümsediğinde gözleri onun yüzünden çekilip etrafa dönüyordu.

Canavarın utandığına karar verdiğindeyse tabiri doğruysa buna içi çıkana kadar gülmüştü. Kocaman canavarın utandığını görmek ona fazlasıyla gülünç gelmişti.

Aklına yeni bir oyun düştüğünde hemen toparlandı ve kürke kendini daha sıkı sararak etrafına bakındı.

Canavar şatonun ortasını kaplayan fıskiyenin hemen önünde dururken elindeki küçük kürek ile donan kısımları kırıyordu.

Ağzından küçük bir kıkırtı çıkarken parmak uçlarında ona doğru adımladı ve eline yerden biraz kar aldı. Onu elleri arasında top hâline getirdi ve gözünün tekini kapararak canavara attı.

Poposuna denk gelen kar topu ile şaşıran canavar, hemen arkasını döndüğünde kahkahalarını salarak ondan kaçan Zhan'ı görmüştü.

Yüzüne belki yıllar sonra ilk kez sahici bir gülümseme konduğunda, ona eşlik etmek için yerden biraz kar aldı. Onun attığına göre biraz daha fazla aldığını düşünüp canını yakmaması için yarısını yere bıraktı.

Yuvarladığı kartopunu uzaktan Zhan'ın sırtına isabet ettirdiğinde güzel olan sendeleyerek kaymış ve düşmüştü.

Canavarın yüz ifadesi düzelirken aceleyle oraya koşturmaya başladı. Şatonun çatısında eriyen karların suları o kısma dökülüyordu. Muhtemelen yer buzlanmıştı ve Zhan bu yüzden düşmüştü.

"İyi misin?" Diye sorup onu tuttuğu gibi kaldırdığında Zhan'ın yüzündeki gülümseme ve dudağının hemen altındaki ben, bu lânet soğuğa rağmen sıcacık hissettiriyordu.

Gözlerini onun yüzünden kaçırdığında kolları arasındaki Zhan'ı serbest bırakmadan ayakları kaydı ve düşmemek için ayaklarını kontrollüce kaydırarak karlı zemine bastı.

Yüzü Zhan'ın yüzüne doğru eğiliyordu ve onun soğuk fakat kahve kokan nefesi yüzüne vuruyordu.

"Canavar,"

Zhan'ın sesiyle kendisine geldiğinde, karşısındaki gözlerin az önceki gibi gülümsediğini fark etti. Onun bugün neden böyle mutlu olduğunu bilmiyordu.

"Efendim?"

"Senin adın yok mu?"

Canavar bu soru karşısında şaşkına döndüğünde kolları arasındaki çocuk düşmekten zor kurtulmuştu.

Zhan'ın ona kızgın bakışlarını gördüğünde hemen kendini dizginledi ve ikisini de ayağa dikerek onun kirpiğinde takılı kalmış kar kristalini aldı.

"Var, adım var Zhan."

Zhan onun bu nazik hareketi ile tekrar gülümseyince mutfağın camından onları izleyen şamdan, çaydanlık ve bay duvar saati, bayan Pikap'a bağırarak yüksek sesli bir dans parçası çalmasını söyledi.

Bayan Pikap onların bu isteğini kahkahalar ile yerine getirirken, dışarıdaki bedenler duyduğu müzik sesi ile kendilerine gelmişti.

"Müzik.. Dans etmeyi sever misin?"

Canavar'ın böyle bir soru soracağını bilmediği için şaşıran Zhan, kararsızlıkla ona baktı. En son eski evlerinin önündeki şenlikte insanların dans edişini izlemişti. Bir partneri olmadığı için ise deneyememişti.

Bunu hatırladığı için ve bu defa bir partneri olduğu için kafasını salladı ve elinin tekiyle canavarın elini tuttu.

Canavar gerginliğini hissettirmeden onun belini kavradığında, içeriden gelen sesin gittikçe yaklaştığını düşünürlerken canavar onu karşısına savurdu ve ayakları kayan Zhan düşmeden, onu tuttu.

Pozisyonları az önceki gibiydi. Canavar yüzüne vuran kahve kokusundan mest oluyordu.

"Canavar, beni tuttuğun için teşekkür ederim."

"Bir daha öyle söyleme."

Zhan kafasını yana yatırıp kolunun tekini canavarın boynuna doladı ve kaşlarını çattı.

"Ne yani, sana teşekkür de mi edemeyeceğim?"

Canavar bunu söyleyeceğini bildiği için güldü. Bu Zhan'ı şaşırtmıştı çünkü çirkin bir yaratığın gülümsemesini beğendiğine inanamıyordu.

"O değil, bana canavar deme bir daha."

"Öyleyse adını söyle."

Canavar derince soluklanarak onları yeniden düzeltti ve parmağını Zhan'ın üşüyen burun ucuna değdirdi.

"Yibo, benim adım Yibo."








一•

Güzel Ve Çirkin [YiZhan Ver. ✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin