1

2.2K 165 120
                                    

wattpad deki ilk Türkçe sunseung kurgusuna TEKRAR hoşgeldiniz :)

diğerini tekrar yayınlamak istedim ama konusunun beni baydığını farkedince dedim neden yeni kurgu yazmıyorum :D

yine aynı anda 3 kitaba girişiyorum allahım hadi hayırlısı

bu arada bir şey sorucam bu ship için hangi ismi kullanıyosunuz daha çok? ona göre ismi değiştiririm.

neyse çok boş yaptım şöyle aşağıya buyur alayım sizi...

🍂🍂🍂

Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra sonunda gelen otobüse bindi. Kartını okuyucudan geçirip boş bulduğu bir yere oturdu. Bugün başarmalıydı. Yıllardır emek harcadığı tiyatro oyunculuğunda bu rolü alırsa bir yerlere gelebileceğine inanıyordu.

Başını cama yaslayıp yolu izledi. Kendine inanıyordu. Yapabileceğine güveniyordu. Ama içinden bir ses; Bu zamana kadar yapamadın şimdi de yapamayacaksın, diyordu.

Kim Sunoo oyunculuk eğitimini başarıyla tamamlamış, ardından da tiyatro dünyasına girmişti. İki yıldır onlarca tiyatro oyununda yer almış, hatta bazen başrol de olmuştu. Ama hiçbiri sektörde onu iyi yerlere getirmeye yeterli olmamıştı. Her ne kadar bu işi sevdiği için yapsa da geçimini sağlamak için daha fazla para kazanmalıydı. Bunun için de oynadığı oyunların daha fazla bilet satması gerekiyordu. Ki bu oyundan ümidi vardı. Tek yapması gereken rolü kapmaktı.

İnmesi gereken durağa geldiğinde düğmeye bastı ve arka kapıya ilerledi. Otobüs durduğunda araçtan indi. Karşısındaki binaya baktı. Derin bir nefes alıp özgüvenini topladı ve binaya doğru yürümeye başladı.

Seçmelerin yapıldığı kata çıkıp doğru salonu aradı. Gördüğü afişle doğru yeri bulduğunu anlayınca içeri girdi. Girdiğinde gördüğü sekiz-on kişi geç kalmadığı için şükretmesine sebep oldu. Hiçbir aksilik çıksın istemiyordu. Boş bir koltuğa geçip oturdu ve diğerleri gibi yönetmeni beklemeye başladı. Biraz sonra salonun açılan kapısıyla bakışlarını oraya çevirdi. İçeriye uzun boylu, siyah saçlı biri girdi. Üstüne bol gelen hoodiesi, dar pantolonunun sardığı kalçasına kadar iniyordu. Beyaz sneakerlar kombinini tamamlıyor ve siyah şapkası yüzünü az da olsa kapatıyordu. Tanrım... bu çocuk kusursuz görünüyor, diye geçirdi içinden.

Sunoo onun yönetmen olabileceğini düşünmüştü. Çünkü çoktan seçmelerin saati gelmişti. Yeni bir oyuncunun geleceğini sanmıyordu. Fakat gelen çocuk geçip Sunoo'nun yanındaki koltuğa oturduğunda bu teorisi çürümüştü. Uzun çocuğun yanında küçücük kalmıştı Sunoo. Şapkasını çıkarıp saçlarını dağıttı uzun olan. Sonunda yüzünü net bir şekilde gören Sunoo gerçekten hayran kalmıştı. Görünüş konusunda onun yanında hiç şansım yok, diye düşündü.

Çocuk Sunoo'nun ona baktığını farkedince gülümsedi ve elini uzattı. "Merhaba. Ben Lee Heeseung." Sunoo şaşkınca kendisine uzanan ele baktı bir süre. Ardından o da elini uzattı. "Kim Sunoo." dedi hafifçe başını eğerek. Derin bir nefes bıraktı Heeseung. "Geç kalmadım değil mi?" Başını iki yana salladı diğeri.

Sunoo, Heeseung'ın yanında küçücük kalıyordu. Boy farkları bariz olan iki genç gergince yönetmeni beklemeye devam etti. Heeseung bu sırada sohbet etmenin iyi bir fikir olduğunu düşündü. "Hangi rol için geldin?" Sunoo giriş kapısındaki bakışlarını Heeseung'a çevirdi. "Jisung için geldim. Sen?" İki başrole aday oldukları için sevinen Heeseung heyecanla soruyu cevapladı. "Biliyor musun bende Minho için geldim! O zaman şimdiden iyi anlaşalım. Rolü alırsak işimize yarar." İkisi de gülüştü.

(Aklıma ilk isim Minho geldi sonra dedim ki niye minsung olmasın ckvbxövnxçncdçdm)

"Peki bu rolü istemenin özel bir nedeni var mı?" Heeseung ikinci sorusunu sorunca Sunoo hayat amacını anlatır gibi heyecanla anlattı. "Jisung'u kendime yakın görüyorum. Karakterimiz çok benziyor. Ayrıca ilk kez bir oyunda kendim gibi olabilirim. Şey, ben eşcinselim." Sunoo, Heeseung'ın bu kadar sakin tepki vermesine şaşırmıştı. "Bu kadar sakin karşılaman normal değil." Diyerek kıkırdadı. Heeseung da gülerek küçüğün merakını gidermek adına cevap verdi. "Bende eşcinselim." Sunoo'nun yüzünden mutluluğu okunabiliyordu. Çevresinde eşcinsel arkadaşı az olduğundan, böyle birini bulduğu için mutlu olmuştu.

"Bu arada hyung mu demeliyim?" Sunoo onunla yakınlaşmak istiyordu. "Benden küçük duruyorsun ama bilemem. Yirmi altı yaşındayım ben." Sunoo ondan büyük olduğunu farketmişti fakat iki yaş olmasını beklemiyordu. "Şey o zaman hyung demeliyim. Ben yirmi dört yaşındayım." Heeseung anlarcasına başını salladı. "Hyung bana biraz tanıdık geliyorsun. Nereden acaba? Oynadığın bir oyun, film, dizi falan olabilir mi?"

"Yakın bir zamanda Mavi Sakal ve Yedi Karısı'nda oynamıştım. Ayrıca oynadığım en çok izlenen oyun. Oradan olabilir mi? Küçük kızın erkek kardeşlerinden birini oynamıştım." Sunoo'nun başında ampül yandı. Evet o hikaye hoşuna gittiği için oyunu defalarca kez izlemişti. "Evet, sanırım. Defalarca kez izledim o oyunu. Çok iyiydi."

Yeni tanışmanın verdiği gergin konuşmayı, açılan kapının sesi bölmüştü. Bekleyen bütün oyuncuların bakışları kapıyı buldu. Orta yaşın üzerinde bir adam ve bir kadın içeri girdi. Koridordan geçip sahneye çıktılar.

"Merhaba hepiniz hoş geldiniz. Ben Do Seyeon. Seçmelerine geldiğiniz 'Sadece Arkadaş' oyununun yazarı benim. Bu da Cha Min. Oyunun yönetmeni." Ardından Min eğilerek selam verdi. "Geç kaldığımız için özür dileriz. Hemen başlayalım." İkisi de sahneden inip en ön sıranın ortalarındaki iki koltuğa oturdular. "Biliyorsunuz ki dört karakter hariç bütün rollerimiz tamam. Yani sadece dört kişi seçilecek." Oyuncuların arasından onaylayan mırıltılar çıktı. Ardından tekrar önündeki kağıda döndü Seyeon.

Bütün oyuncular gergin bir şekilde isimlerinin söylenmesini beklemeye başladı. Sunoo ise iki başrolü Heeseung ile birlikte oynamak için dua ediyordu.

selam tekrar ehe

ilk defa üçüncü kişi ağzından yazıyorum hatalarım olursa kusura bakmayın

umarım keyifle okursunuz (.❛ ᴗ ❛.)

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin