2

1.1K 142 66
                                    

"Sunoo artık gülme!" Seçmeler yapılmış, Sunoo ve Heeseung başrol olarak seçilmiş ve provalara başlayalı iki hafta olmuştu. Bugünün provasına yaklaşık yarım saat önce başlamışlardı ama Sunoo sürekli güldüğü için bu sahneyi bir türlü geçememişlerdi.

"Ama hyung çok saçma." dedi yine gülerken. Heeseung elindeki senaryo kağıdını kıvırıp kafasına vurdu. "Bunu yönetmen gelince de söyle bakalım ne oluyor?" Heeseung gülerken Sunoo hemen kendini toparlayıp gülüşünü bastırmaya çalışarak sahneyi oynamaya çalıştı. "Tamam başlıyorum. Koltuğa geç." Heeseung yarım saattir on beş kere oturup kalktığı için poposunun izi çıkmış olan koltuğa geçip oturdu. Sunoo da koltuğun arkasına geçti.

"Ben geldim hyung!" Koşarak arkasından boynuna sarıldı büyüğünün. "Hoş geldin Jisung. Neredeydin?" O kadar çok kurmuştu ki bu cümleleri artık senaryoya bakma ihtiyacı bile hissetmiyordu.

"Markete gitmiştim." Heeseung ani bir hareketle başını Sunoo'ya çevirdi. "Market hemen şurası. Nasıl bu kadar uzun sürebilir gelmen?" Sunoo koltuğun arkasından çekilip kol koyma yerine oturdu. "Yolda eski bir arkadaşıma denk geldim." Gözlerini kıstı. "Geç kaldım diye trip atmayacaksın değil mi?" Omuz silkti Heeseung. "Kim olabilir ki bu benden önemli?" Sunoo kendini Heeseung'ın kucağına attı. "Senden önemli değil hyung." Yüzlerinin yakınlığı Sunoo'da gülme isteği uyandırıyordu. Gülüşünü bastırıp devam etti. "Bayadır görüşmediğimiz için çok konuştuk sadece." Başarısız olmuş ve yine gülme krizine girmişti. Heeseung sinirlenip onu kucağından aşağıya yuvarladı. Sunoo hiç aldırmadan yerde gülmeye devam etti.

"Bu işi ciddiye almıyor musun Sunoo?" Gelen sesin Heeseung'a ait olmadığını anlayan Sunoo hemen gülmeyi kesip yerden kalktı. "S-siz ne zaman geldiniz?" Yönetmen Min'e böyle yakalanmayı beklemiyordu. "Biraz önce geldim. Bu sahneyi komik mi buluyorsun?" Sunoo hemen ellerini kaldırıp iki yana salladı. "Hayır efendim yanlış anladınız. Aklıma başka bir şey geldi ben o yüzden gülüyordum." Min gözlüğü düzeltip sahneye doğru ilerledi. Derin bir nefes verip konuşmaya başladı. "Zaten ikinizin arasında o çekimi göremiyorum bir de böyle yaparsanız işimiz zor." Heeseung anlamayarak tek kaşını kaldırdı. "Nasıl bir çekim?" Min elindeki kağıtları koltuğa bırakıp kollarını göğsünde bağladı. "Yani böyle nasıl desem. Beni aşık olduğunuza inandıramıyorsunuz. Daha çok iki yakın arkadaş gibisiniz." Heeseung oturduğu koltuktan kalkıp Sunoo'nun yanına geldi. "Peki ne yapabiliriz? Bir fikriniz var mı?" Min elini çenesine attı. "Aslında evet var. Ama onaylar mısınız bilemem." Heeseung ve Sunoo merakla fikrin ne olduğunu söylemesini beklemeye başladılar. "Diyorum ki beraber bir şeyler mi yapsanız?" İkili birbirine bakıp kafa salladı. "Evet yapabiliriz aslında. Bunu neden onaylamayalım ki?" Sunoo yerdeki su şişesini alıp kafasına dikti. "Buna ek olarak bir süre birlikte yaşamanızı öneriyorum." Sunoo suyu püskürtmemek için yutmaya çalışırken nefes borusuna kaçırıp öksürmeye başladı. Heeseung da sırtına vurup onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Çok mu aniden söyledim?" Sunoo kendini toparlayıp iyi olduğunu belirtti. "Neyse provadan sonra konuşursunuz bunu. Devam edelim." diyerek koltuğuna oturdu. Hala olayın şokunu atlatamayan Heeseung ve Sunoo da yerlerine geçip provaya devam ettiler.

***

"Hyung, bence bu gerekli değil." Prova bitmiş, Min gitmiş, Heeseung ve Sunoo oturmuş Min'in teklifini değerlendiriyorlardı. "Bilmiyorum. Bağ kurmamızı istiyor." Kollarını göğsünde bağladı. "Bu kadar mı istemiyorsun benimle yaşamayı?" Sunoo'nun aksine yanlız yaşadığından bu onun için sorun değildi. Sunoo gülerek diğerinin kollarını açıp sarıldı. "Tabii isterim de, bilmem garip geldi." Heeseung da gülüp ona sarıldı. "Bence o kadar da garip değil. Ev arkadaşı olacağız işte ne güzel." Sunoo başını salladı ve sarıldığı kollarını Heeseung'dan çekti. "Peki. Ben varım o zaman." diyerek elini uzattı. "Bende varım. Heeseung, Sunoo'nun elini havada bırakmayıp sıktı. Birbirlerine gülümsediler.

Heeseung ayağa kalktı. "Hadi akşam oluyor. Gidelim artık. Yoksa bizi de içeri kitleyecekler." Sunoo'yu güldürmüş, ardından elini uzatıp kalkmasına yardım etmişti. Sunoo, Heeseung'ın koluna girdi ve beraber çıkışa doğru yürüdüler.

"Gel seni de bırakayım." Heeseung kendi arabasıyla, Sunoo ise otobüsle gidiyordu. "Gerek yok hyung. Zaten evim senin yolunun tam tersinde kalıyor. Yolunu uzatmış olursun." Heeseung ısrar etti. "Önemli değil. Gel bırakayım geç oldu. Otobüs gelmez." Sunoo başını iki yana salladı. "Eğer şu an gidersem son otobüse yetişebilirim. O yüzden gitmem gerek." Heeseung en sonunda ısrar etmeyi bıraktı. "Peki. Ama otobüs gelmezse ara beni gelip alırım." Sunoo istemeye istemeye kabul etti. Ardından da Heeseung'ın arabaya binişini izledi. O gittikten sonra arkasından el salladı ve otobüs durağına doğru yürümeye başladı.

Yarım saattir bekliyordu ama otobüs hala gelmemişti. Cebindeki telefonu çıkarıp saate baktı. Gittikçe geç oluyordu ve Sunoo bir an önce eve gitmek istiyordu. Heeseung hyungu mu arasam? Saçmalama senin için ta oradan mı gelecek? Uğraştırma çocuğu.

Yere diktiği gözlerinin görüş açısına giren far ışıklarıyla kafasını kaldırdı. Otobüsün geldiğini görünce rahat bir nefes verip otobüsün durması için elini kaldırdı. Duran otobüse binip boş bir koltuğa oturdu.

Karşıdan Sunoo'nun sonunda otobüse bindiğini gören Heeseung ise rahatlayarak evine doğru yol aldı.

selam tekrarrrr

bölümleri çok uzun tutmuyorum ve provaları falan yazmıyorum çünkü bir an önce ev sahnelerine geçmek istiyorum ehe

bu arada şu şekilde yazılanlar düşünceleri ki anlamışsınızdır yüksek ihtimalle neyse

neyse keyifle okumuşsunuzdur umarım
(.❛ ᴗ ❛.)

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin