17 (final)

986 99 120
                                    

"Sağol hyung, yardımın için." Heeseung paltosunu giydi ve kapıya yöneldi. "Ne demek. Her zaman yardım ederim. Elin nasıl oldu? Daha iyisin değil mi?" Sunoo gülümsedi. "Alt tarafı cam kesti. Merak etme, iyiyim." Heeseung tebessüm etti. "Tamam, güzel. Yarın oyunda görüşürüz o zaman." Sunoo başını salladı. "Görüşürüz hyung." Sunoo, Heeseung'un bindiği asansör gidene kadar bekledikten sonra kapıyı kapatıp içeri girdi.

Salona gidip Niki'nin yanına oturdu. Niki'nin bakışlarını üstünde hissettiğinde kafasını çevirdi. 'Ne var?' anlamında başını salladı. "Ah, cam elimi kesti! Heeseung hyung yardım et!" Niki Sunoo'yla dalga geçtiğinde Sunoo yanında yastığı alıp Niki'ye vurmaya başladı. "Tamam! Sustum vurma!" Niki bağırınca yastığı bıraktı. "Annemlerin uçağı inmek üzeredir. Ben havaalanına gidiyorum." Sunoo başını salladı. "Tamam." Niki paltosunu alıp evden çıktı.

Sunoo elindeki yara bandına bakıyordu. Tabi eline bakarken sırıttığını farketmesi çok uzun sürmemişti.

###

Heeseung evine gelmişti. Sunoo gittiğinden beri çok boş geldiğinden evde durmak istemiyordu. Paltosunu asarken kapının yanındaki valizine baktı. Her şeyini toplamıştı değil mi? Önemli bir şey unutabileceğinden korkuyordu. Yarına kadar her şeyi hazır olmalıydı.

Elini yüzünü yıkayıp kendine akşam yemeği hazırlamak için mutfağa geçti. Klasik Heeseung ramyeon hazırlamıştı yine. İçecek almak için buzdolabını açtığında naneli çikolataları gördü. Sunoo sevdiği için bir sürü almıştı. Ama o hepsini yiyemeden gitmişti. Bir tane alıp tatlı olarak yemeye karar verdi.

Masaya geçip yemeğini yemeye başladı. Televizyonu açıp biraz bakındı. Sunoo'yla beraber bitirdikleri dizinin tekrarı vardı. Evren her şeyi planlamış gibi, neden her şey üstüme geliyor? Sinirle televizyonu kapatıp yemeğine döndü. Hızlı hızlı yiyip bitirdikten sonra bulaşıkları yıkayıp yatağına gitti. Yarınki oyun için uykusunu iyi almalıydı. Erken yattı yatmasına ama aklına sürekli -yarıda kesilen- randevusunu düşünüp duruyordu. Çok az vakit geçirmiş olsalar da bu Heeseung'a bir asır gibi gelmişti. Onunlayken zaman duruyordu sanki.

"Ah, uyumam gerek!" Yüzünü yastığa bastırıp düşüncelerinden kurtulmaya çalıştı. Ama yapamıyordu. Gözlerini kapadığında Sunoo'nun yüzü gözünün önüne geliyordu. Gülüşünü hatırlıyor, kendini de gülümserken buluyordu. Yataktan kalkıp telefonunu aradı. Hiç düşünmeden Jay'i arayıp telefonu kulağına götürdü.

"Cidden artık belli bir saatten sonra beni araman yasak olmalı."

"Jay, biz bugün randevuya çıktık."

"Ne? Sunoo'yla mı?"

"Evet. Yani yarım kaldı aslında. Niki evi kirletmiş eve çağırdı sonra. Ben de onunla gidip yardım ettim."

"İyi yapmışsın hyung. İyi geceler."

"Ya bir dur. Ben uyuyamıyorum."

"YA BANANE!?"

"Sen benim arkadaşım değil misin? Sakinleştir beni."

"Sabır. Nasıl yapıyım ben bunu?"

"Gözümü kapatınca yüzü gözümün önüne geliyor. O yüz gözümün önündeyken uyuyamıyorum. Olmuyor!"

"Hala ne yapmam gerektiğini anlamadım."

"Ya yok bir şey tamam of. İyi geceler. Ya da her ne yapıyorduysan işte." Heeseung telefonu Jay'in yüzüne kapattı. Mutfağa gidip uyku ilacı aramaya başladı. Biraz önce kendini uyumaya zorlarken saatler geçmişti ve biraz daha uyumazsa uykusunu alamayacaktı. Sonunda ilacı bulduğunda su yardımıyla hapı yuttu. Ardından yatağına dönüp ilacın etkisini göstermesini bekledi.

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin