8

899 114 43
                                    

"Lan biz dalga geçiyorduk! Sen ciddi misin?" Başını salladı Heeseung. Dün olan şeyden sonra zorla uyumuş ertesi gün de Sunoo uyanmadan evden çıkıp Jay ve Jungwon'un yanına gelmişti.

"Yani aslında çok da emin değilim. Ama böyle işte öfff" Kendini oturduğu koltukta geriye attı sıkıntıyla. "Niye bu kadar moralin bozuk hyung? Aşk güzel bir şey. Bunu sende biliyorsun..." Oturuşunu düzeltip konuştu. "İstemiyorum. O hissi tekrar yaşamak istemiyorum Jungwon." Jungwon oturduğu yerden kalkıp hyungunun yanına oturdu ve sarıldı güç vermek istercesine. "Bak, olanlar senin suçun değildi. Ayrıca Beom-" Söylemeden önce duraksamış, konuyu açmanın doğru olup olmadığını düşünmüştü Jungwon. Ama vazgeçti. Daha sıkı sarıldı yanındaki büyüğe. "İçin acıyor mu hala hyung?" Heeseung başını iki yana salladı. "Eskisi kadar değil. Alıştım sanırım. Alıştığım için de suçluluk duyuyorum ama alıştım... Ama yine de buna hazır değilim." Jungwon çöpçatanlık yapmayı severdi. Ama eğer Heeseung hazır olmadığını söylüyorsa onu zorlamayacaktı.

Gülümseyerek kollarını hyungundan çekti ve ayağa fırladı. "Hadi kahvaltı yapalım! Açsınız değil mi?" Jay ve Heeseung gülüp başını salladılar. "Hyung Sunoo evde tek kalmasın onu da ara gelsin." Heeseung başıyla onaylayıp telefonunu çıkardı. Rehberden Sunoo'yu bulup arama tuşuna bastı.

"Alo?"

Sesi uykuluydu. Sanırım Heeseung onu uyandırmıştı.

"Ah uyandırdım mı?"

"Hyung? Sen neden arıyorsun ki? Yan odadasın."

"Şey aslında değilim. Ben Jaylere geldim. Konum atayım sende gel burada kahvaltı yapalım diyecektim."

"Ah tamam! Sen at konumu ben hazırlanıp geliyorum."

"Tamam bekliyoruz."

Aramayı sonlandırıp konumu attı. Ardından telefonu tekrar cebine attı. Jungwon kahvaltıyı hazırlayacağını söyleyip mutfağa gitti. "Jay" Jay bakışlarını televizyondan Heeseung'a çevirdi. 'Ne oldu' manasında başını iki yana salladı. "Ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum." Jay beklemediği soruyla bir süre duraksamış ardından televizyonu kapatıp bütün vüducuyla Heeseung'a dönmüştü. "Onun hakkında konuşmamda bir sakınca var mı senin için?" Heeseung başını iki yana sakladığında onay alan Jay konuşmasına devam etti. "Beomgyu hyung gibi olmasından korkuyorsun, biliyorum. Bu yüzden zaten çevrene çok fazla insan almıyorsun. Ama bu korkuyla yaşayamazsın. Ya Jungwon ve bana bir şey olsa? Yanlız mı kalacaksın?" Heeseung Jay'in varsayımına sinirlenip bacağına vurmuştu. "Sen anladın ne demek istediğimi. Hayatında sadece üç kişiyle yaşayamazsın. Kaybetme korkunu yenmen gerek. Ve bana kalırsa Sunoo bu konuda sana yardımcı olabilir." Heeseung başını sallayarak Jay ile aralarındaki göz temasını kesti. "Bilmiyorum, belki de haklısın." Derin bir nefes bırakarak ofladı. "Sana bu konuda yardım etmemizi istersen her zaman buradayız biliyorsun. Sunoo'yu istiyor musun?" Bir süre durup düşündü. "Sanırım. Biraz düşünmem lazım bilemiyorum." Jay başını salladı. "Bana yardım mı etseniz diyorum!?" Jungwon'un mutfaktan gelen sesini duyan ikilinin modu bir anda değişti ve gülerek mutfağa yöneldiler.

Yarım saat kadar sonra Sunoo geldiğinde oturup kahvaltı etmeye başladılar. Heeseung'un zaten karışık olan kafası Sunoo'yu gördüğünde daha da karışmıştı. Jungwon da onun gerginliğini farkedip konuşmak için konu açmaya çalıştı. "Sizin provanız yok mu ya? Hep evdesiniz." Heeseung ağzındaki lokmayı yutup cevap verdi. "Şimdi, ikimiz başrol olduğumuz için nerdeyse bütün sahnelerimiz ortak zaten. O yüzden onları evde çalışıp sadece genel provalara gidiyoruz." Jungwon anladığını belirtti. Böyle boş konuşmalarla kahvaltılarını yapıp kalktılar. Taş kağıt makas oynayarak masayı kimin toplayacağına karar verdiklerinde, kaybeden ikili Jungwon ve Heeseung oldu. Onlar masayı toparlarken Jay ve Sunoo da televizyon izliyorlardı.

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin