3

1K 133 19
                                    

Sunoo ev arkadaşı Niki'ye durumu anlattığında ona da garip gelmişti. "Nasıl yönetmen lan bu? Ne saçma bir istek!" Söylenirken bir yandan beraber Sunoo'nun eşyalarını topluyorlardı. "Niki beni çok seviyorsun biliyorum ama gitmem lazım. Zaten temelli girmiyorum ki. Oyuna kadar sadece. İki buçuk ay bensiz yaşayabilirsin bence." Niki oflayarak işe devam etti.

Ardından kapı çalınca Sunoo gidip kapıyı açtı. Gelen Sunghoon ve Jake'di. Sunoo onları eliyle içeri davet etti. Jake ve Sunghoon içeri geçip salondaki koltuğa oturdular. "Yardım etmeye geldiniz sanıyordum?" Jake omuz silkti. "Ben burdan destekleyeceğim sizi. Yapabilirsiniz! Wooo! Hadi Niki! Hadi Sunoo!" Niki göz devirirken Sunoo gülüyordu. "Bana hiç bakmayın bütün gece uyuyamadım zaten bunun yüzünden, yorgunum." Sunghoon'un Jake'i işaret etmesi üzerine bakışlar ona dönmüştü. "Ben ne yaptım lan? Seninle bile konuşmadım." Sunghoon sinirle doğruldu. "Benimle değil oyundakilerle konuştun! Bağıra bağıra! Biri evde 'Sağda sağda! Hayır benim sağım!' diye bağırırken uyumak zor!" Niki ikilinin kavgasını eğlenerek ve kahkahayla izliyordu.

"Jake o zaman ceza olarak bize yardım edeceksin hadi." Sunoo'nun bulduğu çözümle Sunghoon, Jake'i iterek koltuktan kaldırdı. Jake sızlanarak kalktı. "Benimle aynı eve çıkarken gamer olduğumu biliyordun. Olacakları bile bile kabul etmiştin ama şimdi söyleniyorsun." Sunghoon omuz silkip diğerleri eşya toplarken kanepeye uzanıp biraz kestirmeyi tercih etti.

Akşama doğru toparlanma işleri bitmiş Sunghoon'un hazırladığı akşam yemeğini yemek için masaya oturmuşlardı. "Sunghoon hyung hazırladığı için biraz gerginim. Zehirlenmeyelim?" Sunghoon elindeki çubukla Niki'nin kafasına vurdu. "Ben çok güzel yemek yaparım bir kere." Jake hemen lafa atladı. "Sunghoon yalan söyleme. Bunlar hazır yemek. Sadece ısıttın... İkimizde yemek yapamadığımız için evde sırf yemek için para biriktirdiğimiz bi kavanoz var. Maaşlarımızın beşte birini oraya atıyoruz. Böylece her zaman dışardan yemek söylememiz için paramız oluyor."

"Oha çok iyi taktik. Niki sürekli abur cubur aldığı için bizde dışardan söylemeye para kalmıyor. Bundan sonra bunu bizde yapıyoruz Niki." Niki artık abur cubura para harcayamayacağı için üzülmüştü.

"Ee Sunoo. Şu Heeseung hyung nasıl biri anlat bakalım. Arkadaşımızı kime emanet ediyoruz bilelim değil mi?" Sunoo ağzındaki lokmayı yutup Sunghoon'un sorusunu cevapladı. "Yani daha 3 hafta önce tanıştık ama iyi biri. Nazik, eğlenceli, komik... Bana karşı da baya iyi. Merak etmeyin." Jake hızla ağzındaki lokmayı çiğneyip yuttu. "Yakışıklı mı?" Sunoo beklemediği soruyla bir kez daha boğulma tehlikesi geçirerek öksürmeye başladı. Niki onun sırtına vuruyor, içmesi için su uzatıyordu. Sunoo suyu içip kendine geldi. "Hyung ne yapacaksın? Yakışıklı ya da değil sanane? Ayrıca aniden sorulur mu ölüyordum!" Jake güldü. "Yakışıklıysa daha çok gelirim seni ziyarete. Ondan sordum." Sunoo gözlerini kısıp sinirle Jake'e bakmaya başladı. "Tamam be kızma şaka yapıyoruz. Ama cevap ver yakışıklı mı?" Sunoo sabır dileyerek nefes aldı. "Yakışıklı hyung. Tamam mı? Oldu mu? Merakını giderdim mi?" Jake başını salladı. "Bana bak. Geldiğin zaman hele bir asıl... Seni çok pis döverim hyung." Niki onaylayarak kafasını salladı. "Yapar. Bunun böyle minik durduğuna bakmayın oğlum çok fena dövüyor." "Seni dövdü herhalde ordan biliyorsun." Sunghoon kınayarak Sunoo'ya baktı. "Yazık değil mi niye dövüyorsun küçücük çocuğu?" Sunoo başını iki yana salladı. "Değil. Yazık falan değil! Kaç kere dedim benim kıyafetlerimi giyme diye!" Bakışlar aniden Niki'ye döndü. "Niki oğlum mal mısın sen? Bu çocuk kıyafetlerini kendinden çok seviyor. Sen canına susamışsın." Sunoo haklı olmanın verdiği
gururla yemeğini yemeye devam etti.

Yemekten sonra biraz daha takıldılar ve ardınan Jake ile Sunghoon evlerine döndü. Günün yorgunluğuyla kendini yatağa bırakan Sunoo kısa sürede uykuya daldı.

***

(şimdi heeseung'a geçiyoruz ha kafanız karışmasın xöcnxçcndçmcç)

Sunoo geleceği için evi biraz toparlamaya karar veren Heeseung bu işin altından tek başına kalkamayacağına karar verip arkadaşlarını çağırmıştı. Hem dağınıklığın toplanması hem de temizlik yapılması gerekiyordu.

Jay ve Heeseung etraftaki eşyaları yerine kaldırırken Jungwon süpürge yapıyordu. "Hayır biz niye yardım ediyoruz ki? Kendin yap!" Heeseung dudağını büzdü. "Ama siz benim tek arkadaşımsınız. Zorlandığımda siz yanımda olmazsanız kim olacak?" Jay acıyarak Heeseung'a baktı. "Tamam kes acıtasyonu. Yardım ediyoruz işte." Heeseung'ın yüzü tekrar eski haline döndü.

"Madem çocuğu bu kadar etkilemek istiyorsun hediye al. Ya da ne bileyim onun işine yarayacak bir şey. NİYE EVİ TEMİZLİYORUZ?" Jungwon bağırınca Jay yüzünü buruşturdu. "Birincisi, onu etkilemeye çalışmıyorum öyle bir niyetim yok. İkincisi, ev aylardır dağınık temizlenmeye ihtiyacı vardı." İkinci cümlesinden sonra sırıtınca Jungwon elindeki süpürgeyi ona vuracakmış gibi kaldırdı. Heeseung'da kendini korumak için ellerini yüzüne kapattı. "Yüzüme vurma hayır! Mükemmel yüzüm önemli!" Jungwon süpürgeyi geri yere koydu. "Bıktım sizden." diyerek yüzünü buruşturdu Jungwon. Heeseung hemen karşı çıktı. "Asıl ben sizden bıktım. Yanımda cilveleşip duruyorsunuz. Sapın halinden anlayın biraz. Ayıp!"Jay gülerek Jungwon'un yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdu. "Kıskan. Kudur. Bizene." Jungwon da aynı şekilde gururla Jay'e sokuldu. Heeseung yüzünü buruşturup kusuyormuş gibi yaptı. "Böyle ilişkim olacaksa hiç olmasın zaten. Bu ne kuscam öğk." İkili hiç aldırmadan birbiriyle ilgilenmeye devam ettiler. Heeseung da gülümseyip işine devam etti.

İşleri bitirdiklerinde akşam olmuştu. Kendilerine birer kase ramen hazırlayıp televizyonun karşısına geçtiler ve dizi izlemeye başladılar. Jungwon sıkılmış olacak ki sohbet konusu açtı.

"Ee yeni ev 'arkadaşın' nasıl biri? Anlat bakalım." Heeseung ağzına koyduğu erişteyi hüpleterek yedi ve soruyo cevapladı. "Tatlı, eğlenceli, komik, zeki, aramız da iyi. Tanışınca seveceksiniz emin ol." İkisi de Heeseung'a imalı bakışlar atmaya başladı.
"Ne var?"

"Çok mu tatlı?" "Çok mu eğlendiriyor seni?" "Ne kadar iyi anlaşıyorsunuz mesela?" "Bizi daha çok sevse kıskanır mısın?"

Arka arkaya gelen sorularla Heeseung ne diyeceğini şaşırırken ikili gülüp gururla beşlik çaktılar. "Saçmalıyorsunuz şu an. Gündüz de söylediğim gibi o benim arkadaşım." Jay alayla başını salladı. "Geçen otobüse binmesini beklemişsin ama? Saat gece yarısına geliyordu bir de." Heeseung inkar ederek işaret parmağını kaldırıp salladı. "Dediğin gibi geç olmuştu. Artı hava soğuktu. Belki otobüs gelmez diye bekledim. Ayrıca Jungwon sana anlattığım her şeyi Jay'e mi anlatacaksın?" Jungwon başını salladı. "Aramızda gizli saklı yok bizim." Heeseung göz devirip soğumak üzere olan ramenini yemeye devam etti.

Yardımları için Jay ve Jungwon'a teşekkür edip evlerine gönderdi. Ardından yorgunlukla kendini koltuğa bıraktı. Birazdan yatağıma giderim. diye düşünürken orada uyuya kaldı.

okuduğunuz için teşekkürler (◕ᴗ◕✿)

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin