6

829 117 25
                                    

heeseung
oğlum evden garip
sesler geliyo
korkuyorum ben

jay
ay yazık alışamamış
bu daha
hyung artık bi ev arkadaşın var
evde tek değilsin
korkma

heeseung
aptal değilim jay
bunu akıl edebiliyorum
sunoo uyuyalı çok oldu
gülüşme sesleri geliyo has

jay
e git bak o zaman
biz napabiliriz burdan

heeseung
tekrar söylüyorum aptal değilim
korku filmlerindeki aptallar gibi
sese doğru gitmem

jay
film onlar...
git bak hadi uyucam ben

heeseung
jungwon uyudu mu lan

jay
saat gecenin ikisi
uyudu tabi
bebek o erken
uyutuyorum ben onu

jungwon
şey jay...

jay
lan sen uyumadın mı

jungwon
diziye dalmışım
uyucam şimdi
hadi gel artık sende

jay
neyse tamam geliyorum
hyung sende git bak
ses nerden geliyomuş

heeseung
tamam bakıcam
gaz verdin bana
cesaretlendim

jay
hala yaşıyo olursan
yaz bana ben merak ederim
hadi iyi geceler

heeseung
evet şu an bütün
cesaretimin içine sıçtın
neyse
iyi geceler


Telefonunu bırakan Heeseung yatağından çıkıp koridora ilerledi. Karanlık koridorda hala duyduğu sesler korkusunu artırırken kendi kendine söylendi. Kendine gel Heeseung. Küçük bir çocuk değilsin ve ayrıca korku filminde de değilsin.

Karanlık uzun koridorda yürürken sesi takip etti. Ses Sunoo'nun odasından geliyordu. İçinden Sunoo'nun hala uyanık olması ve bir şeyler falan izlerken gülüyor olması için dua etti. Ardından kapıyı hafif tıklattı. Bazı mırıldanmalar duyuyordu ama tam net değildi. Dayanamayıp kapıyı açtığında Sunoo'nun bilgisayardan biriyle görüntülü konuştuğunu gördü. Ekrandaki, gözlerini büyüterek bir yeri gösterdiğinde Sunoo hemen arkasını döndü. Heeseung'u görünce mahçup bir şekilde kulaklıklarını çıkardı.

"Uyandırdım mı hyung? Üzgünüm." Heeseung elini kalbine koyup gelen seslerin kaynağı Sunoo olduğu için rahatladı. "Hayır uyandırmadın. Senin uyuduğunu sandığım için sesler duyunca biraz korktum sadece." Sunoo başını salladı.

Bilgisayarın başındaki Niki onu duymadıklarını bilmediği için konuşuyordu ama kimse cevap vermediğinde sinirlenmeye başladı. Ekrandaki garip hareketlerini gören Heeseung ekranı gösterdi. "Sabahki çocuk mu o? Ev arkadaşın yani. Bir şeyler söylüyor, bir bak istersen" Sunoo kulaklığının tekini takıp Niki'ye döndü. "Ne var Niki?" Niki konuşurken Heeseung dudaklarını okumaya çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemez. Sunoo, Heeseung'un uğraşını farkedip kulaklığın diğer tekini ona uzattı. Heeseung gülümseyerek kulaklığı kulağına taktı.

"Heeseung hyung! Sonunda tanışabildik." Heeseung gülümseyerek başını salladı. "Hyung böyle sevimli davrandığına bakma. Yeni tanıştınız diye böyle yapıyor. Yoksa şeytan bu." Niki dudağını büzdü. "Aşk olsun hyung." Ellerini çenesinin altına koyup iki yana açtı. "Melek gibiyim ben." Sunoo gülmeden edemedi. "Tamam şu an inandım Niki." Heeseung da aynı şekilde pek inanmış gibi değildi. "Yani sabah Sunoo'yu evden atmana bakarsak pek de melek değil gibisin." Sunoo hak vererek başını salladı. "Eh o mu? Şey... Ben onu acele etsin diye yaptım. Boş boş oyalanıyordu evde. Ondan." Heeseung inanmış gibi yaparak başını salladı.

"Bu arada siz niye gecenin bu saatinde konuşuyorsunuz? Korkudan ne hallere girdim haberiniz var mı?" Sunoo güldü. "Niki korktuğu için. Küçük bebek evde tek kalmaya alışık değil." diyerek bebek sesleri çıkardı. Heeseung kıkırdadı. "Hyung niye gülüyorsun sen de korkmuşsun." Heeseung itiraz etti. "Ama sen durduk yere korkmuşsun Niki. Ben garip garip sesler geldiği için korktum. Fark var." Niki kollarını göğsünde bağlarken Sunoo ikisinin atışmasını gülerek izliyordu.

Üçü birkaç saat sohbet ettiler. Niki'nin uykusu geldiğinde, Sunoo çoktan Heeseung'un omzunda uyuyakalmıştı bile. "Hyung ben şimdi hemen yatar uyurum korkmama fırsat kalmaz. Merak etme beni. Yatın hadi sizde." Heeseung başını salladı. Ardından vedalaşıp bilgisayarı kapattı. Çok hareket etmemeye çalışarak omzunda uyuyan bebeğe baktı. Gülümsemeden edemedi.

Hafifçe dürtüp seslenecekti ki vazgeçti. Dikkatlice kollarının arasına alıp sandalyeden kaldırdı ve yatağına yatırdı. Sunoo biraz kıpırdansa da uyanmamıştı. Heeseung üstünü örtüp odadan çıktı. Gelirken karanlık olan koridor şimdi salondan gelen güneş ışığıyla hafif hafif aydınlanmaya başlamıştı. Kendi odasına girip yatağına attı kendini. Ellerini kafasının altına koyup gülümsediğini farketmeden tavanı izledi bir süre. Bugünü düşünüyordu. Güzel bir gün geçirmişti. Gözlerini kapamadan önce saate baktı. "Saat dörde geliyor. Hemen uyumazsam provada uyuklarım. Hadi Heeseung uyu hadi." Ardından gözlerini kapatıp günün yorgunluğuyla kendini uykuya bıraktı.

***

Alarmının çalmasıyla uyanan Sunoo homurdandı. Erken kalkmaktan nefret ediyordu. Ayılmak için yatakta doğrulup gözünü ovuşturdu. Odasından çıkıp lavaboya gitti ve elini yüzünü yıkadı. Heeseung'u kaldırmadan önce kahvaltı hazırlamaya karar verip mutfağa girdi. Daha çalışmaya gitmelerine vardı. Güzel bir kahvaltı edebilirlerdi.

Sunoo mutfağı kurcalayıp krep için malzeme aradı. Canı çekmişti çünkü. Ama bulamayınca vazgeçip sahanda yumurta pişirdi. Masayı kurup hyungunun odasına ilerledi. Hala uyuyor olduğunu düşünerek içeriye dalmasaydı iyiydi. Çünkü kapıyı açtığı gibi üzerini değiştiren Heeseung'u görmesi bir oldu. Heeseung da kapının sesini duyunca o tarafa dönmüştü. Sunoo utançla kapıyı çekip kapının arkasından konuştu.

"Ben şey özür dilerim. Uyuyorsun sanmıştım. Çok üzgünüm. Kusura bakma." Heeseung güldü. "Yok önemli değil. Böyle kazalar olur. Ev arkadaşı olan sensin. Niki'yle hiç başınıza gelmedi mi?" Sunoo hala utanç içinde konuşmakta zorlanıyordu. "Şey oldu tabi ama... Bebek o. Bir şey olmaz ondan." Heeseung tekrar gülüp üstünü çoktan değiştirdiği için kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında yüzü kızarmış Sunoo'yu görmeyi beklemiyordu. "Kızarmışsın... Hadi ama bu kadar utanılacak bir şey yok. Önemli değil." Sunoo kapıdan uzaklaşıp ellerini yüzüne vurarak sakinleşmeye çalıştı. Bir yandan da salona ilerliyordu.

Heeseung bunu fırsat bilerek hem iki gündür aralarında olan gerginliği atmak adına hemde biraz eğlenmek için Sunoo'yla biraz uğraşmaya karar verdi. Sunoo gidip yemek masasına oturduğunda o da peşinden gidip karşısına oturdu. "Etkilendin demekki benden." Sunoo'nun çayı boğazında kalırken Heeseung panikleyip sırtına vurmaya başladı. Sunoo sakinleştiğinde garip bir bakış attı. "N-ne alakası var hyung? Birini çıplak gördüğünde verebileceğin bir tepki bu." Heeseung başını salladı. "Niki'de olmuyormuş ama..." Sunoo'nun sinirlenmeye başladığı belliydi. "Kabul et işte etkilendin." Heeseung daha da sinir etmek istiyordu. Ama Sunoo planını terse çevirdi. "Çok mu isterdin etkilenmemi?" Heeseung'un yüzündeki gülüş anında soldu. Bu sefer eğlenen küçük olandı. Sunoo cevap bekler gibi tek kaşını kaldırdı. "Yani seninle ilgisi yok tabi ama isterdim. Eğer etkilendiysen bu iyi bir vücudum olduğunu göstermez mi? Eh bu beni mutlu eder." Sunoo beklemediği cevapla bir süre duraksayıp ardından hiçbir şey olmamış gibi kahvaltısına devam etti. Heeseung bu davranışına gülüp o da yemeğine döndü.

öncelikle bayramınız mübarek olsun efenim

ben bunları yavaş yavaş yakınlaştırıcam ama birden yapasım da var bilemiyorum dmcndçfmçdmfçs

bide texting kısımlar iyi mi yoksa yazmıyım mı texting bunu da söylerseniz sevinirim tşk

okuduğunuz için teşekkür ederim (.❛ ᴗ ❛.)

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin