9

801 104 59
                                    

Arkadaşlar Jungwon çok güzel ağlıcam 😭🤧

🌾🌾

"Nasıl olmuş?" Heeseung salona girince Sunoo hemen kafasını ona çevirdi. "Güzel olmuş hyung." Sunoo az önceki heyecanını göstermeye çalışıyordu. Ama bu biraz zordu. Bu sefer Heeseung küçük bir çocuk gibiydi. Üstündeki gömleğe bakıp sırıtarak kendi etrafında dönüyordu. "Hyung sen içerdeyken Jake hyung mesaj attı da. Gelmek istiyorlarmış bende gelin dedim. Bir sakıncası var mı?" Heeseung, Sunoo'yla başbaşa kalıp malum konuyu konuşmak istiyordu o yüzden bu durum biraz canını sıksa da yine de belli etmeyip olumlu anlamda başını salladı. "Tabi gelsinler. Sormalarına bile gerek yok." Sunoo gülümseyerek başını salladı. Ardından telefonunu açıp Jake'e mesaj attı.

sunoo
çabuk sunghoon hyungu kap hatta
mümkünse niki de gelsin
hepiniz buraya geliyorsunuz

jake
bişey mi oldu sunoo
HEESEUNG HYUNGA BİŞEY Mİ OLDU
YA DA SANA MI BİŞEY YAPTI

sunoo
hayır be sakin ol
sadece onunla başbaşa kalmak
istemiyorum
anlatırım sonra
ve ayrıca sizi ben çağırmadım
kendiniz gelmek istediniz
tamam mı

jake
peki
geliyoruz

Telefonu kapatıp Heeseung'a baktı. Heeseung koltuğa oturmuş televizyonda izleyecek bir şeyler arıyordu. "Hyung gömleği çıkarmayacak mısın? Bir yıkansaydı." Heeseung başını çevirip Sunoo'ya baktı. "Ha? Ha evet. Çıkarayım." Heeseung koltuktan kalkıp üzerini değişmeye gitti.

Sunoo başını geriye atıp gözlerini kapadı. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Arkadaşlıklarını bozmak istemiyordu. Ya da onu kırmak. Bunun için ilişki uzmanı(!) Jake'den yardım isteyecekti.

Kısa bir süre sonra Heeseung odadan çıkıp geldi. Üzerine evde giymelik bir hoodie geçirmiş, altına da bir eşofman giymişti. Heeseung koltuğa oturup televizyonda kanalları gezmeye devam etti. O sırada kapı çalınca Sunoo koşarak kapıyı açmaya gitti. "Hoş geldiniz!" Kapının önündeki üçlü, arkadaşlarını selamlayarak içeri geçtiler. Koltuktaki Heeseung ayağa kalkmış onları bekliyordu. Onunla da selamlaşıp oturdular. "Ben kahve yapayım. Kahve içersiniz değil mi? Bence içersiniz. Hadi kahve içelim. Jake hyung gel bana yardım et hadi." Jake ne olduğunu anlayamayarak Sunoo'ya bakarken, Sunoo kalkıp çoktan mutfağa yönelmişti bile. Jake bozuntuya vermeden Sunoo'nun peşinden mutfağa gitti.

"Sunoo kaç yaşına geldin kendi başına kahve yapabilirsin diye düşünüyorum?" Sunoo göz devirdi. "Seninle bir şey konuşmam lazım. Bu konuda aramızda en tecrübeli sensin sonuçta." Jake konunun ne olduğunu bilmese bile övüldüğü için göğsü kabarmıştı. "Anlat bakalım. Dinliyorum." Sunoo bir yandan kahve hazırlarken bir yandan da bildiği kadarıyla olayı anlattı. Jake başta şaşırsa da daha sonra normal gelmişti. "Tahmin edilebilir bir olay..." Sunoo kaşlarını çattı. "Ne var? Daha doğru dürüst arkadaş bile olmadığın biriyle aynı eve çıkıyorsun, ki ikiniz de eşcinselsiniz, bu muhtemel bir olaydı. Sunoo hiç mi dizi izlemiyorsun?" Sunoo bazen Jake'i gerçekten anlayamıyordu. "Lan sizde Sunghoon hyungla aynı evde yaşıyorsunuz. İkiniz de eşcinselsiniz. Sizde bir şey olmadı." Jake'in kısık sesle bir şeyler dediğini duymuş ama anlayamamıştı Sunoo. "Ne dedin?" Jake panikledi. "Bir şey demedim! Her neyse senin sorununa dönelim." Sunoo bir şeylerin olduğunu sezse de bunu daha sonra konuşmaya karar vermişti.

"Bana kalırsa ben bir şans ver derim..." Sunoo'nun gittikçe çatılan kaşları Jake'e bunun kötü bir fikir olduğuna ikna etmişti. "E konuş o zaman çocukla ne bileyim ben!" Sunoo, Jake'in bağırmaması için ağzını kapatmıştı. "Bağırmasana lan!" Jake başını salladığında Sunoo elini Jake'in ağzından çekti. "Ya bak ben onunla arkadaşlığımı bozmak istemiyorum. Ya da onu reddederek kırmak. Sadece benden vazgeçmesini istiyorum. Hem sen demiyor musun ben hep ayrılan tarafım diye. Tavsiye ver işte." Jake elini ensesine attı. "Şey aslında... Ben o konuda yalan söyledim. Ben hep terkedilen taraf oluyorum oğlum. Beni teselli etmeye uğraşmayın diye öyle diyorum ben size." Sunoo kandırılmanın hayal kırıklığını boşverip Jake'e sarılmıştı. "Kıyamam." Jake dudaklarını birbirine bastırıp olmayan göz yaşını sildi. "Off kim yardım edecek bana?" Jake aklına gelen fikirle parmaklarını şıklattı. "Heeseung hyungun arkadaşları sevgili dememiş miydin? Zaten onlar sayesinde öğrendiğine göre onlara sor bence." Sunoo başka çaresi olmadığını farkedince istemeye istemeye onayladı. "Tamam öyle yapayım. Yarın konuşurum onlarla." Jake başını salladı. Hazırlayıp tezgahın üstüne bıraktıkları kahveleri alıp salona geçtiler.

Heeseung, Sunghoon ve Niki sanki senelik arkadaşmış gibi muhabbet ediyorlardı. "Kahve yapmak ne kadar uzun sürebilir? Nerdesiniz kaç saattir?" Sunghoon sitem ederek konuşmuştu. "Laflıyorduk biraz, dalmışız." Kahveleri orta sehpaya bırakıp koltuğa oturdular.

***

Heeseung ve Sunoo, misafirlerini uğurladıklarında saat çok geç olmuştu. "Hyung ben çok yorgunum hemen yatacağım. İyi geceler." dedi esneyerek. Heeseung üstelemeden başını salladı. O da yorgundu çünkü. "İyi geceler Sunoo." Sunoo gülümseyerek odasına geçti. Heeseung da biraz da olsa dağılan salonu toparlayıp yatmaya gitti.

***

Sunoo sabah erkenden uyanmış ve Heeseung'u uyandırmadan evden çıkmıştı. Yoldayken de Jungwon'a mesaj attı.

sunoo
jungwon selam
benim sizinle bir şey konuşmam gerek
uyanık mısınız bilmiyorum ama
müsaitseniz gelebilir miyim
08.13

jungwon
tabi gelebilirsin sunoo
sormana bile gerek yok
08.30

sunoo
ah tamam teşekkür ederim
geliyorumm

Telefonunu kapatıp yoluna devam etti. Kaybolmamak için arada Heeseung'un daha önce attığı konuma bakıyordu. Sonunda evi bulduğunda kapıyı çaldı. Jungwon kapıyı açıp Sunoo'yu içeri aldı. "Günaydın. Hoş geldin." Sunoo, Jungwon'un gülümsemesine karşılık verdi. "Günaydın. Hoş buldum." Üstündeki ceketi çıkarıp içeri geçti. Jay çoktan koltukta yerini almış, televizyon karşısında kahvesini içiyordu. Sunoo'yu görünce selam verdi. "Günaydın." Sunoo başını salladı. "Günaydın." Jungwon heyecanla geldi yanlarına. "Ee ne konuşmak istedin? Cidden çok merak ediyorum." Jungwon'un bu heyecanı üzerine Sunoo koltuğa oturup konuşmaya başladı.

"Bakın ben dün Heeseung hyungun sizinle olan mesajlarını gördüm." Jungwon taş kesilirken, Jay kahvesini nefes borusuna kaçırmış öksürmekle meşguldü. Sunoo panikle oturduğu yerden kalkıp Jay'e yardıma gitti. Jay sakinleştiğinde Sunoo yerine geri oturmuştu. "Nasıl?" Jungwon şoktan çıkamadığını belli eden bir sor sormuştu. "Şöyle ki dün alışveriş yaparken ben Heeseung hyunga bir gömlek almıştım. Eve gidince ona gösterdim o da hemen denemeye gitti. Ama telefonunu açık bırakmış. Benimde bildirim sesi gelince dikkatimi çekti. Daha sonra kendi adımı görünce de dayanamadım okudum." Jungwon sertçe yutkundu. "Ben sizden tavsiye istemek için geldim. Onu nasıl kendimden vazgeçirebileceğim konusunda."

Jay'in kafası karışmıştı. Onlardan, en yakın arkadaşlarının arkasından iş çevirmelerini istiyordu. Ve bu Heeseung'un en nefret ettiği şeylerden biriydi. "Nasıl yani?" Sunoo oturuşunu dikleştirdi. "Ben Heeseung hyunga karşı bir şey hissetmiyorum. Ve onu üzmek ya da arkadaşlığımıza zarar vermek falan istemiyorum. Sadece bir şekilde onu kendimden uzaklaştırmam lazım. Bana yardım edebilir misiniz?"

"Sunoo, bizden resmen en yakın arkadaşımıza ihanet etmemizi, arkasından iş çevirmemizi istiyorsun. Neden bize geldin ki? Bunu yapmayacağımız açıkça belli değil mi?" Sunoo ona yardım edeceklerini düşünmüştü. "Jungwon. Size geldim çünkü; çevremde ilişki konusunda tecrübesi olan tek insanlarsınız. Ayrıca hayır bana yardım edeceğinizi düşünmüştüm." Jungwon geriye yaslandı. "Üzgünüm senin ona karşı bir şey hissetmemeni anlıyorum ama arkadaşımın arkasından iş çevirmeyeceğim. Bunu gidip onunla konuşman gerek. Her ne kadar aranız garipleşecek olsa da..." Sunoo başını salladı. Ne kadar kabullenmek istemese de Jungwon haklıydı. Konuşmak bu işin tek çaresiydi.

uzun zaman oldu değil mi...

neyse artık lgs belası defolup gittiğine göre daha sık yazabilirim sanırım

aksiyonlar başlıyor btw haberiniz olsun ehe

theater || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin