2 gün önce, haftalık toplu antreman günü, Prens Jungkook'un bakış açısından
Kılıcımı Hoseok Hyung'un boynuna dayadım ve güldüm. Sonrada arkamı dönüp Jiminin yanına oturdum.
"Jungkook, gerçekten savaşmakta çok iyisin!"dedi Hoseok hyung gülerek. Tabikide onu yenmiştim, herzaman ki gibi.
"Jimin ve Taehyung, hazırlanın."dedi Yoongi hyung. Sıradakiler onlar olacaktı.
Yanımda oturan Jimin'e doğru döndüm. Yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu ve gözleri kocaman açılmıştı.
"Korktuğunu fazla belli ediyorsun."dedim Jimin'e. "Gerçi zaten kaybedeceksin, kılıç kullanmakta çok kötüsün."
Taehyung'a doğru döndüğümde ise o sakin bir şekilde hazırlanıyordu. Kafamı geri Jimin'e çevirdiğimde o da bana doğru döndü ve titreyen sesiyle konuştu.
"Kes sesini Jungkook. Bunu bende biliyorum hatırlatmana gerek yok."
Biraz daha yaklaştı ve fısıldayarak devam etti.
"Peki o zaman neden onunla benim savaşmam gerek? Kesin beni öldürecek!"
"Jimin, saçmalamayı kes ve elinden geleni yap."
Jiminin gözleri tekrardan büyüdü. Uzakta olmasına rağmen Yoongi hyungun dediklerini duymasına şaşırmış olmalıydı. Gerçi bende şaşırmıştım.
"Jimin haklı değil mi hyung? Sanki daha önce yapmadığı şey."dedi Namjoon hyung.
Işte şimdi işler yine karışacaktı. Bu konuyu açıp durmasalar olmazdı zaten.
Taehyung hyung Namjoon hyunga o kadar kötü bakıyordu ki, ben bile biraz ürkmüştüm. Yani benim gibi birisini bile korkutabiliyorsa şu an korkak Namjoon hyungu düşünmek istemiyorum.
"Namjoon, eğer o çeneni hemen kapatmazsan Taehyung'dan önce kelleni ben kesicem, anladın mı?"diye ekledi Yoongi hyung sinirli bir tavırla.
Işte şimdi Namjoon hyung bayılırsa şaşırmayın.
Birkaç saniye sonra Taehyung ve Jimin dövüşlerine başlamıştı. Hemende bitti zaten. Daha bir dakika olmadan Jimin yerdeydi.
Jimin nefes nefese söylenip yanıma geri oturdu.
"Ah, gerçekten en iyi savaşçı o olmalı."
Gerçektende iyi savaşıyordu. Ama bende iyi savaşıyordum ve sarayın en iyi savaşanı olmak istiyordum.
"Taehyung hyung, bende seninle savaşmak istiyorum."dedim kendimden emin bir şekilde.
Herkes bana büyük gözlerle baktı. Onunla dövüşmekten herkes kaçınırken ben tam tersi ona teklif ediyordum.
Taehyung hyung başını olumlu anlamda salladı ve ikimizde kılıçlarımızı alıp karşı karşıya geçtik.
Bu maç benim için fazla önemli bir maçtı. Elimden geleni yapıcaktım. Hatta en iyisini.
Üstüne doğru koşmamla beraber savaş başlamıştı. Ben kılıcımı ona doğru her uzattığımda o beni engelliyordu. On dakika boyunca böyle di. Ben ona saldırmadıkça o bana saldırmıyordu. Takı birden kılıcım yere düşene kadar. Nasıl olmuştu anlayamamıştım. Herşey o kadar hızlı olmuştu ki. Ben...yenilmiştim. Uzun zaman sonra ilk defa oluyordu bu. Ben yenilmezdim, ama şimdi...
•••
"Sana kim olduğunu ve bizi neden dinlediğini anlatman için on saniye veriyorum. Eğer hemen konuşmazsan o güzel yüzünü kaybedeceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Love|KTH
Fanfiction"Seni hep seveceğim Soyeon. Aşkımız sonsuz olacak ve tarih kitapları bizim büyük aşkımızdan bahsedecek. Sana söz veriyorum." ° ° ° ° Bazen dediğiniz bir şeyden yıllar sonra pişmanlık duyarsınız. Unutmayın, tek bir sözünüzle herkesin kaderini değişti...