Yanlış mı duymuştum? Şu an gerçektende benden mi bahsediyorlardı. Hayır, imkansızdı.Youra'ya baktığımda o da bana anlamaz bakışlar atıyordu. Ikimizinde şu an ne olduğundan hiçbir fikiri yoktu anlaşılan.
"Üstünü arayın!"
Baştaki adam askerlere emir verdiğinde birkaç asker beni tutup üstümü aramaya başladı.
"B-ben birşey yapmadım! Yanılıyor-"
"Bulduk"
Askerlerden birinin elbisemin cebinden bir şişe çıkarmasıyla gözlerimi kocaman açtım. Bu şişede neyin nesiydi?
Baştaki adam şişeyi açıp kokladıktan sonra yeni bir emir verdi.
"Götürün"
Ve yine aynı askerler beni sürüklemeye başlamıştı.
"D-durun! Ben birşey yapmadım! Neden bahsettiğinizi bile bilmiyorum! Bu şişeyi daha önce hiç görmedim!"
Ne bağrışlarım bir işe yarıyordu, ne de çırpınışlarım. Kimse beni dinlemiyordu.
Peki ya Youra? Neden ondan bir ses çıkmıyordu?
Arkamı dönüp Youra'ya baktığımda bana bakıyordu. Ama o bakışlarındaki duyguyu anlayamıyordum.
Onlara inanıyor olabilir miydi? Benim bir katil olduğuma inanmış mıydı?
Beni çekiştiren askerlere rağmen "Ben suçsuzum" dedim kafamı sallayarak. Sessim bir fısıltı gibi çıkmıştı ve duyup duymadığından emin bile değildim.
Asla görmediğim birkaç yoldan geçtikten sonra beni küçük diyebileceğim bir kafese atmışlardı. Cidden ben burda ne yapıyordum? Derin bir nefes alıp düşünmeye başladım.Öncelikle kraliyet ailesinden birini öldürmeye teşebbüs etmekten suçlanıyorum dediler. Ama kim? Ve nasıl? Tabikide ben yapmadığıma göre biri bana suç atmıştı, ama kim? Beni böyle bir suç atacak kadar sevmeyen kim var?
Ve bu şişe...Nasıl olur? Bu şişeyi hayatımda hiç görmemiştim ve birden cebimden mi çıkıyordu? Hem ben bunu nasıl fark etmem ki?
Ne kadar düşünsemde aklım almıyordu. Ama şu an düşünmem gereken daha önemli bir şey vardı.
Şimdi bana ne olacaktı?
Yani, ölecek miydim?
.
.
."Seni artık diğer erkeklerle yakın görmek istemiyorum, ben sana yetmiyormuyum?"dedi tatlı bir şekilde.
"Kıyamam, kıskandın mı sen?"diye güldüm ona sarılarak. "Senden başka kimseyi sevemeyeceğimi biliyorsun, değil mi? Kalbimde sadece tek bir yer var, o da senin için."
Soğuk su yüzüme değdiğinde gözlerimi hızlıca açtım. Ne oluyordu be? Beni ne ara bağlamışlardı?
"Sonunda uyandın mı?"dedi karşımdaki adam. Az önceki rütbeli olduğu düşündüğüm adamdı.
Ama rütbeli olmasına rağmen bu işi neden Prens Yoongi yapmıyordu? Bu işlerle onun ilgilenmesi gerekmiyor muydu?
"Siz, kimsiniz? B-ben prens Yoongi ile konuşmak istiyorum!"dedim kendimden emin bir şekilde gözükmeye çalışarak. Tabi bu korkunç adamın önünde biraz zordu.
Adam birkaç saniye histerik bir şekilde güldü ve geri ciddileşti.
"Burası her istediğinizi yapabileceğin bir yer değil hanımefendi, prens Yoongi bu işe karışamaz. Sonuçta bu bir kraliyet davası. Bende sadece kralın ve veliaht prensin emrinde olan az askerlerin başındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Love|KTH
Fanfiction"Seni hep seveceğim Soyeon. Aşkımız sonsuz olacak ve tarih kitapları bizim büyük aşkımızdan bahsedecek. Sana söz veriyorum." ° ° ° ° Bazen dediğiniz bir şeyden yıllar sonra pişmanlık duyarsınız. Unutmayın, tek bir sözünüzle herkesin kaderini değişti...