52

11.2K 998 245
                                    

Sonunda gelen yeni bölümde bakalım kimin tahminleri tutacak amaaaa açık konuşayım, kimse tutturamadı be jdjdjdjsj Sinan'a ne oldu bakalım

Yere oturmuş bir vaziyette ağlamalarımı durduramıyordum. Ne yani, böyle kolayca hayatımdan çıkacak mıydı?

Bu kadar kolay olmamalı...

"Sinan! Nasıl olur hocam? Nasıl kaybettik? Ben daha ona kavuşabileceğime yeni inanmıştım. Bu... Bu çok zor."

"Mavi, gel bir sakinleştirici verelim sana. Bu böyle olmaz kızım. Haydi, kalk."

Elini uzatan Sevde Hanımı geri çevirmeyip elini tuttum. Ayağa kalktığımda bu tarafa doğru gelen insanlar dikkatimi çekti.

Genç bir kadın, onun yanında da orta yaşlı başka bir kadın koşarak bu tarafa doğru geliyordu. Ağlamaları ise bana benimle aynı durumda olduklarını gösteriyordu.

Bugün acılar günü sanırsam...

"Kemal! Biriniz bir şey söylesin, ona ne oldu? Neden buraya çağrıldık, n'olur!"

Kadın sayıklarken diğeri doktorlarla konuşmaya çalışıyordu. Sanırım görmek istiyordu ama ben bunu yapamazdım bile...

Sinan'ı cansız bir şekilde yatarken görmek, isteyeceğim son şey olurdu. Bana maviş maviş bakmıyorken...

"Kızlar, n'olur siz bakın ne olmuş diye? Ölmemiştir belki Sinan? Ben ona daha yeni kavuşmuştum. Umutlarım tekrar yeşermişti, n'olur! Maviş gözleriyle bakmayacak mı bana bir daha? Mavi kız demeyecek mi?"

Kızlar halime dolu gözlerle bakıp beni uzaklaştırmaya çalışıyordu ki bir ses duydum. Sanki o sesle canlandım.

Arkama dönüp baktığımda gördüm. Yanında bir doktor ve o kadınlar ile bir şey konuşuyordu.

"Doğa? Şuraya b-bak."

Kızlar gösterdiğim tarafa bakınca gözleri büyümüştü. Hatta korkarak bir kaç adım gerilemişlerdi.

"Tövbe estağfurullah tövbe! Allah'ım ben bunun yarı gavur olmasından şüphe ettiydim zaten. İn mi cin mi belli değil. Ay galiba bana bir şeyler oluyor!"

Kardelen ayılıp bayılırken çıkan seslerden başı bu tarafa döndü. Önce tekrar doktora döndü ama sonra beni buldu gözleri.

Ben ona bakamıyordum ama o bendeki değişimi büyük bir şaşkınlıkla karşılıyordu. Benim ise düşündüğüm tek bir şey vardı;

Yaşıyordu... Nefes alıyordu... Maviş gözleriyle bana bakıyordu...

"Mavi kız?"

"Sinan! Yaşıyorsun!"

Bana sen aslında sen değilsin demişim gibi tuhaf bakışlar attıktan sonra yavaş adımlarla yanıma gelmişti.

"Ne demek yaşıyorsun? Haberim yokken öldüm mü ki?"

Ne diyor bu şimdi?

"Nasıl yani? E, ben gördüm. Ambulansla geldin, kan içindeydin. Sonra ameliyatta ümit yok dediler, bir baktım ölüm haberini almışım. Bir daha bana maviş gözlerinle bakamayacaksın diye çok korktum!"

Ben az önce zekamı yere falan düşürdüm! Bunları nasıl söylerim!

Bana önce şaşkınca bakmıştı ama sonradan gülmeye başlamıştı. Ha bir de gül! Ben burada korkudan ölmüşüm şuna bak, haspam!

"Mavi kız, hiç değişmemişsin derdim ama değişmişsin. Şu haline bak, çok yakışmış."

Ay bana fenalıklar geldi a dostlar. Biri nabzıma baksın, ölmüş müyüm?

"Bu arada, o ben değildim. Bugün bir film için anlaşma yapılacaktı o yüzden dublörüm gelmişti ama kaza yapmış. Maalesef kaybettik."

Suratım bir insanın ölüm haberi ile asılırken onu yaşıyor olması ile bir gülümseme dudaklarımı zorluyordu. O ise halime gülmemek için kendini zor tutuyor gibi gözüküyordu.

"Yanlız, bu bir bakıma iyi oldu. Bakıyorum da beni kaybettiğini sanıp ortalığı velveleye vermişsin? Ha bu kadar uzak kalmak zor geldiyse, evlenebiliriz."

"Burası hastane yani kesici pek çok alet mevcut. Böyle konuşmaya devam edersen onları üzerinde kullanabilirim! Neyse, kızlar haydi gidelim."

Kızlarla beraber asistan odasına doğru yürürken arkamızdan sesi geliyordu.

"Mavi kız! Dediklerini unuttum sanma, hatırlatırım bir yıl önceki konuşmalarımızda süründüreceğinden bahsetmiştin. Ama bu işin sonu nikah masası bilmiş ol."

O nikah masasına da, sana da! Ay acaba beş dakika sonra evlenebilir miyiz? Burada biraz daha durursak üzerine atlayabilirim!

"Kızlar az acele edin! Vallahi kendimi zor tutuyorum, din iman elden gitmese bari. Haydi, haydi!"

"Kızlar bu evlenmeden böyleyse, evlenince Allah vermeye yani!"

Onlar gülerken ben bir şeyin yeni farkına varıyordum. Biz tüm bunları yalnız yaşamamıştık!

Rezillik kat sayımın bir sınırı olsaydı eminim şuan sınır aşıldı ibresi görüyor olacaktım! Tüm bu olanlar gerçek olamazdı! Resmen aynı anda binbir farklı duygu yaşıyordum;

Sinir, utanç, mutluluk, hüzün ve rezillik!

Merak ediyorum da neden normal insanlar gibi monoton bir hayatım yok da her günüm ayrı bir rezillik içinde sonuçlanıyor?

Ve tüm bu yaşananların çalıştığım hastanenin ortasında, pek değerli hocamın yanında ve asistan arkadaşlarımın gözü önünde yaşanması da ayrı bir rezillik denklemi açıyordu.

Sanırım ben çikolatalı pastamla hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde olmaya söz verip uzaklara göç etmeliydim. En azından daha az rezillik içinde bir hayatım olurdu...

Kessstiiikkkk! Bölüm hakkındaki düşünceler? Bu sefer mutlu bitti. Zaten çok drama gerilime gelemem dnnsmsm gülmek iyidir.

Çok orijinal yorumlar çıkmıştı dün ama benim aklımdaki dublörüydü. Zavallı adamı da öldürdüm ama Sinan'ın ölmesinden iyidir kdkskks

Mavi ve rezillikleriiii bitmek bilmiyordu!

Bundan sonrası için tahminler varsa alayım?

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen ;) Okunmaya göre oy çok az, bir dokunalım şu yıldızcığa :)

O zamannn Allah'a emanet olun! Sevgilerimle :)

Spoi: Diğer bölüm instagram postu gelecekkkk!

Mavi | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin