10

33 3 2
                                    

Jade, yanındaki dumanı tüten kahve bardağına ve onu tutan kişiye döndüğünde yüzündeki gülümsemeyi saklayamadı. Namjoon cidden onu mutlu etmeyi biliyordu ya da o çoğu şeyden mutlu olabiliyordu ama bu önemli değildi. Üstelik Jade onun İngilizce'sini çok beğeniyordu, Namjoon da açıkçası Jade'in Korece'sine resmen aşık olmuştu. Jade'in zaten İngiliz aksanı o kadar baskındı ki Korece'ye dili gayet kolay bir şekilde dönüyordu.

Namjoon, Jade'in not defterine fırlattığı birkaç adet söze bakarken kızların bünyelerine girdiğinden beri neredeyse 5 ay geçtiğini yeni fark ediyordu. Kızlar BigHit adı altında ilk mini albümlerini çıkartacaklardı, BTS üyeleri bile en az onlar kadar heyecanlıydı.

Namjoon, kafası daha fazla dağılmadan sözlere geri odaklandı.

"Mini albümümüzde şu anki düşüncemiz 7 şarkı olması fakat fikirlerin zorlama olmasını istemiyoruz. Aklımıza ne gelirse yazıyoruz kızlarla, bu da benim eski şirketimizle ilgili aklıma gelen sözler işte. Çok güzel değiller ama..." -Jade

Namjoon sözleri ucundan incelediğinde bile gayet beğenmişti. Ana pozisyonu vokal olan birinin, bu kadar iyi diss atması rapperlara ciddi anlamda haksızlıktı!

"Bana söylebilir misin, aklında olan şekliyle?" -Namjoon

Jade, sakince kafasını sallayarak şarkıya giriş yaptı.

"Bu aşık olmakla ilgili olan başka bir pop şarkısı değil
Ya da uyuşturucular ve içkilerle ilgili olan bir parti şarkısı değil
Bundan böyle kırık kalbim ile ilgili şarkılar söylemek yok
Ve karanlıkta dans eden yalnız gecelerim..."
(Not A Pop Song)

Namjoon yapılı olan kaslarını Jade'in küçük gövdesi etrafına sarınca Jade, kafasını rahatça onun göğsüne saklamıştı. Yaşadıkları aklına geldiği için gözlerinden birkaç damla yaş düşerken Namjoon onun saçlarını okşuyordu.

"Hepiniz çok güçlü kadınlarsınız." -Namjoon

"Ben-ben-ben-ben
Aşkımın acı-tatlı olduğunu düşünüyordum
Parçalara bölündüm
Ama şimdi ayaklarımın üstündeyim
Teşekkür ederim beni galaksinde ağırladığın için
Bum ba dum bum kalbimin atışları"
(Red Planet)

Yoongi, yavaşça alkışladığında Jesy öne doğru eğildi ancak Jesy bir şeyi unutuyordu. Yoongi'nin onunla ne uğraşmayı ne kadar sevdiğini...

"Yakında Agust Jr. olacaksın Nelson, biraz daha çalışmalısın. Sonuçta Swag Suga olmak kolay değil!" -YG

Jesy yavaşça gülümseyerek Yoongi'ye doğru ilerledi, saçlarını iyice karıştırdıktan sonra arkasından itmeye başladı.

"Acıktım ben, sana kalsa koltuktan kalkmadan hayat geçer ama ben acıkıyorum!" -Jess

LM yurdundaki mutfağa ulaştıklarında ise küçücük bir sıkıntı vardı, Jesy cidden bu konuda berbattı. O herhangi bir yemek yapmayı denerse tahminen zehirlenirlerdi.

Yoongi, bundan zaten haberdardı. Neyse ki kendisi harika bir aşçıydı da Jesy'i yavaşça koltuklara ilerletip mutfaktaki becerisini konuşturuyordu.

Jesy ise oturduğu koltukta Yoongi ile aralarındaki ilişkiyi düşünüyordu. İkisi de... Kırıktı. Aralarında üyelerden (hatta yazardan bile :/) gizli küçük bir flört ortamı vardı ve ikisi de bundan zevk alıyordu.

Fakat her mutluluğun sonu acı gelirdi; fanlar, şirket, gruplar... Jesy, son birkaç ayda bir karar vermişti. Gruptan ayrılma konusunda, kariyerine solo olarak devam etmek belki. Günü geldiğinde kızlarla ya da Suga'yla düet yapmak...

Jess, en az Suga kadar sıkıntılı bir kariyer hayatı yaşamıştı. Belki de artık Jesy'nin hem kendi sağlığı için hem de ilişkisi için gruptan geri adım atma ve liderliği onları her zaman destekleyen Jade'e bırakma vakti gelmişti.

Önüne bırakılan Fransız tostuna sevgiyle baktığında Yoongi'nin de ona ilgiyle baktığını fark etmişti. Aldığı kararın doğru olduğunun kanaatine iyice varırken tostu koltuğa bıraktı. Ani bir hareketle Yoongi'nin yakasından tuttu ve onu bir öpücüğe çekti.

"HYUNG, NOONA?"

İşbirliği -BTS×LM- ☑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin