Kapüşonlu hırkamı giyip kapüşonu kafama geçirdikten sonra çantama cüzdanıma atıp kapıya ilerledim.
Emre mutfakta oturuyordu.
"Çıktım ben." dedim.
"Kendine dikkat ediyorsun." diye beni uyardıktan sonra kapıyı açıp Şükrü'nün yanına gittim.
"Gidebiliriz."
"Buyrun." diyerek arabaya bindirdi.
Yarım saatlik sessiz yolculuğumuzun ardından bir ofisin önünde durduk. 2 katlı ve kendine has dış cephesiyle ben özelim der gibi duruyordu ofis.
Arabadan inip ofisin kapısına geldik Şükrü ile. Kapıda duran izbandut gibi adamlar beni görünce içeri girip bir süre sonra dışarı çıktılar.
"Ferit bey sizi bekliyor." diyerek kapıyı işaret etti bir tanesi.
İçeri girerken Şükrü benimle gelmemişti, tek gidiyor oluşum korkutuyordu biraz.
Ofisin içinde bir merdiven merdivenin yanında ise bir kapı vardı. Kapıyı tıklattım.
"Gir!" sesini duyduğumda kapıyı açarak içeri girdim.
Ferit masanın arkasında elinde telefonuyla uğraşıyordu. Ben girdiğimde kafasını kaldırıp suratıma baktı.
"Hoş geldin sevgili çalışanım." diyerek güldü. Dalga geçiyordu komik şey.
"Karşılıklı çalışanız."
"Ben senin için çalışmıyorum, sen benim için çalışıyorsun ben de sana karşılığını veriyorum. Daha doğrusu bugünden sonra böyle olacak."
Gözlerimi devirip masanın önündeki karşılıklı olan tekli koltukların birine oturdum. Ferit yerinden kalkarak karşıma oturdu ve elindeki dosyayı bana uzattı.
"Konuştuklarımızın dışında bir şey eklemediğini umuyorum." diyerek ona baktım.
"Okuyabilirsin." dedi.
Dosyayı açıp baktım. Özetle aramızda gizli kalacak, birbirimizle iletişime gerekmedikçe girmeyeceğimiz, verdiği görevleri istisnasız kabul edeceğim ve karşılığında her türlü beslenme, barınma ve eğitim hakkımı karşılayacağını yazdığı bir sözleşmeydi.
Eğitimden kasıtı ondan istediğim savunma dersleriydi.
Artık bıkmıştım bunun aklıma gelmesinden ama inatla ne yaptığımı anlamaya çalışıyordum. Hâlâ anlık kararlar veriyordum ve bu oldukça yanlıştı.
"Eğer görevler zor ise ki zorluğuna ben karar vereceğim, o zaman ekstra ödeme isterim." dedim.
Kartıma artık erişemeyecektim ve nakit param beni bu sürede idare etmezdi. Ayrıca Emre ile ortak sayılıyorsak o da bir şeyler almalıydı.
"Başka bir şey çıkacak mı? Her seferinde yeni şeyler bulup geliyorsun." dedi.
Bu son." diyerek karşılık verdim.
"Tamam sana bir kart vereceğim. Görev başına ücretini yatırırım, tabii başarılı olursan."
"Olamayacağımı düşünüyorsan hemen başka birini bulup beni salabilirsin. Şayet ben bunu seve seve kabul ederim."
"Anlaşma anlaşmadır. Caymaya çalışma ayrıca beni ifşalamaya çalıştığını öğrenirsem kötü şeylerle karşılaşırsın."
"Aklıma gelmemişti ama iyi fikirmiş." diyerek güldüm.
"Şansını zorlama." diyerek sinirle bana baktı.
Masanın üstündeki kalemi alarak sözleşmenin altına imzamı attım ve dosyayı kapatıp ona uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DISFRUTO
Teen Fiction"Sana yardım edeceğim Sare." Dedi genç. Ona inanmak istemiştim bir an. Cidden yardımcı olabileceği gerçeği gözüme umutlu gelmişti. "Burada 2 kişi daha var." Diyen sesle kurtuluşumun yine baltalandığını anlamak zor olmadı. Ama beni asıl kurtuluşa o s...