'Bak işler iyice sarpa sardı. Ben anlayamıyorum, buraya ne için geldin?'
'Buraya, seni çıkarmak için geldim. Burada olmayı hak etmiyorsun.'
Hah gibi bir ses çıkarıp alaya aldım. Çok kolay geliyordu ona. Ama hiç birşey yaşamamıştı, bilmiyordu. Bu şekilde böbürlenmesine karşı çok sinir doldum birden.
'O cezaevinde kalan bendim! Gökyüzünü bile göremedim, her yer karanlıktı. Tek bir hücrede yaşadım aylarca. Sinir krizleri geçirdim, kimse yanıma gelmedi. Saçlarımı çekiştirdim. Dayanamıyordum, anlıyor musun? O mahkemeden sonra ilk defa, ilk defa aciz hissettim. Birinin gelip beni görmesine bile iznim yoktu. Çünkü, ben bir köstebektim! Ahh! Daha doğrusu bu hayatta parası olan düdüğü çalıyordu desek daha doğru olur.'
Bu ani çıkışım tamamen içimdekileri yansıtıyordu. Karşımdaki adamın haricinde bende ilk defa duyuyordum.
Bu sefer dikkatli başlamalıydı, adam. Başta kekelese de sonra başarıyla noktaladı cümlesini.
'Ben hiç buraya girmedim. Ama seni çıkarabilirim. Bana yardım etmen gerek. Sana ihtiyacım var..'
Bu karşımdaki piskoboy'u çaresizce dinlemeyi onayladım.
Başta biraz tereddütte kalmıştı. Yüzü emin duruyordu fakat dudaklarının yanındaki kaslar ve oturuş tarzı hiçte öyle söylemiyordu. Ellerini en çok belli olacağı kısmı diye tahmin etmiş ama yanılmıştı. Dirseklerini masaya dayamış ve parmakları birbirini arkalamıştı. Çoğu iş görüşmesinde iyi olabilirdi fakat ellerini sıkıyordu. Dışardan bakan biri olsa görmeye bilirdi. Ama sıkmaktan titriyordu.
Anlattığı şeyi bitirdiğinde daha doğrusu yapacağımız olan planı tamamladığında bu sefer benim kuşkularım vardı.
Sorularıma zor da olsa cevap alınca hücreye doğru yol tuttum.
O gece gözüme uyku girmemişti. Olanı biteni düşünüyordum. O öyle olsa nasıl olur, veya hayır! Böyle olması lazım, bunun olmasına izin veremeyiz. Diye düşünüyordum habire.
Dışardan ezan sesini duyup irkildikten sonra daha dikkatli dinledim. Fakat hayır, bu ezan değildi. Bu bir selâydı.
*****
Şarkıyı açmayan bin pişman.Dışarıya adımımı attığım zaman kendimi dünyanın en mutlu insanıyım diye düşünmüştüm. Meğerse nefes alıp gökyüzüne bakmak ne kadar da değerliymiş?!
Bunu insanların canını acımadan alan kişi mi söylüyor? Hayır bir dakika, daha düne kadar ölsem şehit sayılacaktım. Bu nedenle katil falan sayılmam herhalde?
Sağ leğen kemiğime doğru hafif bir çarpma hissettiğim de kendimi yere düşmemek için zor tuttum. Camdan çıkarak elini sallayan giyiminin çok tersinde bir dış görünüşe sahip varlıkla karşı karşıyaydım.
'Oo ver elini öpiyim abi.'
'Ben içerdeyken çok çukur izledin galiba veya adanalıya falan başladın?'
'Sen yokken işler çok değişti be abi.'
Bana sıkı sıkı sarılıp sulu öptü. Herhangi bir sorunum yoktu, Sude öpebilirdi. Arkasına göz gezdirip teyipdeki şarkıya kulak kesildim.
'Ya kızım ne bu araba! Değiştirmedin mi şu külüstürü. Allahım bir de kırmızı renk..' deyip göz devirdim. O ise beni hiç tınlamayıp karşısındaki ahı çıkmış vahı kalmış tofaşa aşkla bakıyordu. Tabi daha sonrasında bana aşağılayıcı şekilde bakıp şunları söyledi;
'Ayy nankörsün sen nankör. Emektar olum bu. Az mı kurtardı köşebaş-'
Anında sözünü kesip elimi ağzına götürdüm. Kulağına eğilip;
![](https://img.wattpad.com/cover/262434757-288-k683950.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
ActionOrdudan atılmış bir keskin nişancı, ne kadar tehlikeli olabilir? Ne kadar zor, imkansız veya ölümcül olursa olsun çıktığın yolda geri dönemezsin! Türkiyenin en büyük silah ve mühimmat imalâtını yapan Erin Erman'ın kardeşi bir cinayete kurban gitmiş...