Şarkıyı açmayanın kocasinin uçağı kalkmasın USKXBDJDHEİDNAKDHHS (ÇOH ÇİLGİNİM AMK )
'Bana Behlülün ve Demirin fotoğraflarını gösterir misin?'
Genç adam boğazını temizledi ardından gözlerini etrafta gezdirdi. Terdirgin miydi, yoksa nerden başlayacağını mı bilememişti anlayamadı, genç kız.
Adam cebinden telefonunu çıkardı. Hemen sonra çevirip karşısındaki kadının tepkisini izledi. Kaşları daha da çatılmıştı. Kızınca o küçük burnu geriliyor böylece daha sert görünmesine sebep oluyordu. 'Böylesine güzel bir genç kadın ne diye askerliği seçer ki?' diye düşünmeden edemedi.
'Acemi bir iş gibi gözüküyor. Ama..'
Gözlerini resimden çekip adama doğrulttu.
'Öyle olmayadabilir.'
Adam kaşlarını şaşırarak çattı.
'Nasıl yani?.. De- demir intihar mı etti diyorsun!?' hızla ayaklandı, eş zamanlı olarak nefes alışverişleri de hızlandı. Göğsünün içinde sanki bir okyanus vardı ve her havalandığında dalgalar kıyıya vuruyordu.
'Demek istediğim belki de bilerek yapmışlardır.'
Ona bakarak değil o kalkmadan hemen önce gözlerinin yerini alan karşısındaki boşluğa bakıyordu. Fakat konuşmaya devam ederken yukarıya çevirdi bakışlarını.
'Öyle bir şey olamaz! Kesinlikle olamaz! Elde ettiğim sonuçlar bunu göstermiyor. Hayır..hayır.. Bak plan hazır her şey sana bağlı. Kimse bilmemeli, sakın hiç kimse bilmemeli..'
Sesi kısılmaya yakın bağırarak devam etti. Eli masayı sertçe bulduğunda, genç kadının sandalyesi de yeri boylamıştı.
'DE-DEMİR ÖLDÜRÜLDÜ! ANLIYOR MUSUN?! O KAZARA ÖLDÜ. Kimse bilmemeli, kimse, kimse, hiç kimse bilmemeli!!!'
'Çok sinirlisin, sormak istiyorum. Behlül öldürülseydi eğer, her şey daha mı iyi olacaktı?'
Genç kadın, adamın bu hareketlerine anlam veremeyip daha dikkatli baktı. Adam nerde olduğunu hatırlayınca geriledi. Sandalyesini çekip oturdu. Ardından dirseklerini masaya destek yapıp elleriyle başını gömdü. Tıpkı küçük bir çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. Çünkü gözyaşları masaya sırayla damlıyordu.
'O benim kardeşimdi.. nasıl böyle düşünürsün? İkisi de benim canım.'
'O zaman bana ikide bir 'Behlül öldürülecekti ama Demir öldü.' diye zırvalamayı kes!'
Karşısındaki adam başını kaldırdı. Kadın hâlâ sinirli görünüyordü.
Genç kız, oturmuş olan adama doğru eğildi. Ellerini açıp masaya dayandı, sesini kısarak konuşmaya başladı.
'Neden benden bir şey sakladığını hissediyorum? Biraz önce bahsettiğin sonuçlar ne, Erin?'
Kadın bir süre durdu sonrasında kapıya doğru ilerledi. Blöf değildi. Elini kapının kulpuna koyduğunda onun sesini duydu. İrkildi, ama belli etmedi.
'Behlül.'
Tanrı aşkına öldürülen kişi Demirken konu neden Behlüldü? Kadının siniri yüzüne de yansımıştı.
'Behlül ne? Devam etsene!'
Boğazındaki adem elması titredi, genç adamın. Bu sefer elleri titremeye, soğuk soğuk terlemeye başlamıştı, hissediyordu. Sağ eliyle boynundaki kravatı genişletti.
Başını masaya eğerek konuşmaya başladı.
'O-onu, ben.'
'Bana bak, ben sabretmeyi ve beklemeyi sevmem. O yüzden konuş!'
Genç kadın, ağladığı için uyuştuğunu düşündüğü adamın çenesini elleriyle sıktı. Çaresizdi çok belliydi. Bu daha çok soru sormak istemesine neden oluyordu.
'Ona ne yaptın?'
'Ben yapmadım lanet olsun ki ben yapmadım. Babam..onu infaz etti.'
Genç kadın anlayamadı, bu yüzden daha sıkı sıktı çenesini. Ardından boynundan güçlüce sıkıp saldalyesiyle birlikte yere serdi. Elvan 'bu adamın amacı ne!' diye defalarca haykırdı odada. Kalkmasını bekliyordu başka bir hamle yapmamıştı. Saniyeler sonra ayaklandı, genç adam. Sanki hiçbir şey olmamıştı. Zaten varlık içinde büyümüş birinden ne beklenirdi.
'Neden? Bana geçerli bir sebep söyle.'
'Babam Behlül' ü sevmezdi. Behlül bu yüzden takıntılı bir çocuk. Küçükken de hep böyleydi. Babamın gözüne girmek için çok titiz davranırdı her konuda. Mesela, akşam dokuzda yatma saatimiz olurdu. Ama yarım saat önce yatağa gitmeliydiniz çünkü dişlerinizi iki dakika on saniye arayla iki kere fırçalamalı, kitap okumalı pijamalarını giymeliydiniz. Demir yoktu, o zamanlar ben yapmazdım bunları saçmalık gelirdi, şımarıklık denebilir. Kendi kafasında etrafa karşı oluşturduğu bir mekânizma var. Sadece o mekânizmaya göre hareket ediyor. Şimdi ise bu takıntıları kat be kat artmış durumda. Ben..ben onu seviyoru-'
Kadın gözlerini kaçırdı. Ağlamak ona göre değildi ama ağlamayı severdi. Sadece yeri değildi. Karşısındaki adam iki kişilik ağlıyordu zaten. Neden diye sorarmışcasına başını salladı. Cevap gecikmedi.
'Çünkü annem onun doğumunda rahatsızlanmıştı, tekrar doğum yapamazdı. Bu yüzden kin doluydu ona karşı. Babamla annem çok genç yaştan beridir birliktelerdi, belki çocukluktan beri. Her gün kahroluyordu annemi görünce. Sonra bir gün annemin kontrolünde mucize oldu. Annem hamileydi! Babamın o anneme bakışı gözümün önünden hâlâ gitmez. Belki de bize Demiri bağışlayan Tanrı, küçük Behlülün 'Babam beni sevsin.' diye gece ağlayışlarının kurtarışı olarak göndermiştir, Demir' i. Tıpkı İsa gibi...Behlül' ün İsası. Bir kurtarıcı.'
'Babam Demir doğduktan sonra pek çok hayır işine girişti. Çok seviyordu onu. Behlül de yine kendi kafasında oluşturduklarını uygulayarak, hiç kin gütmeden babamın Demiri daha çok sevmesini isterdi. Yanıma gelip hep 'Abi, babamın kalbinin altına götürebilir misin beni?' derdi. Neden diye sorduğumda verdiği cevap kalbimi titretti. Meğerse düşündüğü şey; eğer babam Demiri çok sevip kalbi Demirin sevgisiyle çatlarsa o çatlaktan akan sevgiler Behlül' ün üstüne dökülür böylece babam Behlülü de sevmiş olur... Baştan çocuk aklı diye düşünüyorsun ama sonradan çok canını yakıyor.'
'O şu an nerede?'
Boğazını temizledi, adam.
'Bilmiyorum. Tek bildiğim artık babamın gözüne girmek için farklı işler yaptığı!'
'Az çok ne yaptığına dair fikrin vardır. Devlete karşı bir örgüt, mafya veya farklı karşıt güçler gibi. Peki, ona kızgın mısın?'
Öne doğru eğildi;
'Babamın yanında olduğumu da nereden çıkardın?'
Selam gençlik benn şafak. Kısa oldu çok da düzenleyemedim firsatim olmadi. Neysem bu bölümü BerenKayayurt 'a ithaf ediyorum bölüm at deyip duruyordu al attim knka hade goriim seni KDBDHSİDJSİJSJS (Aramizda haa)
Neysem gelecek bolumlerle ilgili tahmininiz varsa buraa alalm.
Bolum hakkindaki goruslerinizi buraaa,
Uzatmicam yorum kasmak icin amk ne istiyorsaniz yazin hade eyw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
AksiOrdudan atılmış bir keskin nişancı, ne kadar tehlikeli olabilir? Ne kadar zor, imkansız veya ölümcül olursa olsun çıktığın yolda geri dönemezsin! Türkiyenin en büyük silah ve mühimmat imalâtını yapan Erin Erman'ın kardeşi bir cinayete kurban gitmiş...