|7| Bozuk

76 11 7
                                    

Yüzyüzeyken Konuşuruz- Boş Gemiler

Ulaşabilirsiniz;
Instagram: serspiderhikayeleri

Serin bir yaz akşamında hep beraber bahçede oturmuş sohbet ediyorduk. Tam sohbette sayılmazdı aslında. Arada konuşuyor, bazen de başka şeylerle ilgileniyorduk.

"İşte geldiii!" dedi Liya büyük bir heyecanla elindeki kutuyu sallayarak. Baktığımda bunun dondurma kabı olduğunu anladım. Elindeki kutu ve kaşıkları masaya koyarken öte yandan konuşmaya başladı. "Varya ilk defa sevindim ha." dedi büyük bir sevinçle. Herkes ona ne oldu bakışları atmaya başladı. Bunu sözlü dile getiren Sevda teyzem oldu. "Niye kız?"

"Niye olacak anne, ilk defa içinden salça çıkmadı. Ne zamandır açıyorum, çocuğum ölmüş gibi hissederek geri kapatıyorum." dedi heyecanla anlatarak. Çok önemli bir olaymış gibi abartarak anlatıyordu. Bu hâli fazla tatlıydı. Liya kaşıkları masanın farklı köşelerine dağıtırken konuşmaya devam etti. "Hayır, anlamıyorum da bu kadar salçayı neremize yiyoruz? Milletin dolabındaki kaptan dolma, sarma çıkar bir de bize bak." dedi sitemle.

Sevda teyze sandalyesini masaya yaklaştırarak yakınında olan kaşığı eline aldı. "Sus kız, yersin bunu ağzının üzerine ha." dedi elindeki kaşığı tehdit amaçlı sallayarak. "Of, tamam anne ya." dedi Liya sitemle.

Herkes sandalyesini masaya yaklaştırıp dondurmadan yemeye başladı. Dondurma bitince herkes sandalyesine yaslanıp birbirine bakmaya başladı. "Bakmayın öyle melül melül. Ben bir şey getirmeye gidiyorum, bekleyin." dedi Liya heyecanla ayağa kalkarak. Fazla heyecandan ayağa hızlı kalkmasından dolayı sandalye geriye doğru düşmüştü. Koşarak içeriye girerken yanında oturan Destan'a seslendi. "Abi benim sandalyemi kaldııır." dedi harfleri uzatarak. Neşesi ve enerjisi kurduğu kelimelerden bile belli oluyordu.

Liya'nın gitmesinin ardından telefonuma gelen bildirimle sıçradım. Bildirimi açtığımda Bilinmeyen Numaradan geldiğini anladım.

Bilinmeyen Numara: Gala, nasılsın? (21.33)

Gala: İyidir, sen? (21.35)

Bilinmeyen Numara: Aynı... (21.35)

Bilinmeyen Numara: Ya ben bir şeyi merak etmiştim. Şeyi soracaktım... (21.35)

Bilinmeyen Numara: İkinci kez soruyor olacağım ama (21.25)

Bilinmeyen Numara: Ne zaman geri döneceksin? (21.36)

Gala: Bilmiyorum şu an da öyle bir düşüncem yok. (21.37)

Gala: Neden ki? (21.37)

Bilinmeyen Numara: Hiiç (21.38)

Bilinmeyen Numara: Varya... Ben seni çok özlemişim ha. (21.38)

Ekrana öylece bakakaldım. Ne hissedeceğimi, ne düşüneceğimi bilmeden öylece baktım yalnızca. Ne kadar süre böyle durdum bilmiyorum, Mert'in sesiyle kendime geldim. "Neye sırıtıyorsun kız sen öyle?" dedi beni süzerken. Sırıttığımı bile fark etmemiştim oysaki.

"Hiç, bizim okul grubundan bi' video atmışlar da ona." dedim aklıma gelen ilk yalanı söyleyerek. Düşünürsem işin içinden çıkamazdım. Mert anladığını belli edercesine kafasını sallayınca biraz olsun rahatlamıştım. Bakışlarımı bana bakan Dağra'ya çevirince gülümsediğini gördüm. Neden olduğunu anlamasam da ben de ona o şekilde karşılık verdikten sonra tekrar ekrana baktım. Hâlâ bir şey yazmamıştım.

Gala: Iıı şey... (21.40)

Gala: Ben ne diyeceğimi bilemedim. (21.40)

Bilinmeyen Numara: Bir şey demene gerek yok badem gözlüm.

Bu sefer de Liya'nın sesiyle başımı kaldırdım telefondan. "E hadi Gala, biz başlıyoruz oyuna." dedi önündeki okeyi gözüyle göstererek. Demek bekleyin getireceğim dediği şey buydu. Başımı salladım onaylamak amacıyla.

Gala: Neyse... Ben gidiyorum, görüşürüz.

Bilinmeyen Numara: Görüşürüz, Süt Yanığım.

Başımı kaldırmamla herkesin bana baktığını gördüm. Mert ve Liya imalı imalı bakıyorlardı. Yüzünde sinir bozucu bir sırıtışla bakan Mert'e döndüm. "Ne var?" dedim ona ters ters bakarak. "Hiç," dedi ortadaki i harfini imalı bir şekilde uzatarak. Bu daha da sinirlenmeme neden oldu. "sadece yanakların kızarmış." dedi kirpiklerini kırpıştırarak. Bu söylediğiyle daha çok kızardığımı hissettim. "Ha, o mu? Bir şey yok ya." dedim acele ederek.

Sanırım utanmıştım.

Hayır, kesinlikle fazlaca utanmıştım.

Oyuna başlamıştık. Liya oynamayı bilmediği için kimse onu istememişti. Bozulup küsünce de Mert oyunu öğretmek amacıyla onu yanına aldı. Sevda Teyze'm ve Selim Abi de içeriye film izlemeye gitmişlerdi.

Bir kaç tur oynamamızla iyice alışmıştık. Oyun benim ve Dağra'nın kazanmalarıyla geçiyordu. "Lan kızım sen nasıl bir hastasın?" dedi Mert yanında duran Liya'ya hayretle bakarak. "O okeydi, okey!" dedi sitemle. Ağzımdan ufak bir kıkırtı çıktı. Bunun üzerine Mert ve Liya'dan taş bekleyen Destan sırıtmaya başladı. Bu zafer sırıtışıydı.

Herkes ufaktan ufaktan sırıtırken Liya Mert'e bakarak sinirle konuşmaya başladı. "Ne biliyim ben ya," dedi umursamıyormuş gibi elini sallayarak. "Hem bunun üzerinde yazmıyor ki okey diye. Bozuk bu herhalde." dedi masumca attığı taşa bakarak. Mert sinirli bir soluk bıraktı sertçe. Liya'yla yarışılmayacağını anlamıştı galiba.

Bunun üzerine Destan ayağa kalkarak "Neyse gençler, içecek bir şeyler getireyim de hararetinizi alsın." dedi sinsi sırıtışıyla. Ardından koşmaya başladı. Mert eline yerden taş alarak kaçan Destan'a fırlattı. Destan kafasına gelen taştan başını eğmesiyle kurtuldu.

Destan'ın gitmesiyle Dağra da Mert'e döndü. "Kardeşim bir gelsene seninle bir şey konuşacağım." dedi içeriyi göstererek. Onun nadir duyduğum sesini duymamla tuhaf hissettim. "Nereye ya?" Liya'dan çıkan soruyla Dağra kız kardeşine döndü. "İki dakika işimiz var, geliyoruz." dedi tane tane anlatarak. Liya daha fazla uzatırsa abisinin sert çıkacağını anlamış olacaktı ki daha fazla uzatmadı.

Bir kaç dakika sonra üçü de bahçe kapısında göründüler. Destan elindeki tepsiyle bize doğru yaklaşırken tepside siyah sıvıyla dolu beş bardağın olduğunu gördüm. Dağra ve Mert'in ellerinde de bir şey vardı ama ne olduğunu seçememiştim. Biraz daha yaklaşınca Destan'ın kola getirdiğini anladım. Getirdiği tepsiyi masaya bırakırken biraz arkadan gelen Mert ve Dağra ikilisine baktım. Mert bizimle arasında biraz mesafe varken elindeki şeyi uzaktan Liya'ya fırlattı.

Attığı şey Liya'nın kafasına çarparak yüzünü örtmesini sağladı. Baktığımda bunun bir şal olduğunu anladım. "Alın, hava serinledi." Gerçekten de dediği gibi hava serinlemeye başlamıştı. Dağra elindeki şalla birlikte yanıma kadar geldi. Elindeki şalı bana vereceğini anlayarak tam elimi uzatıyordum ki yanımda durmadan arkama geçti. Birden şalı üzerime atmasıyla şaşırsam da bunu bozuntuya vermeyerek sandalyesine oturunca ona bakarak gülümsedim.

Zaten bana baktığı için sıkıntı olmamıştı.

Oy ve yorum
yapmayı unutmayın 💙

Öbdüm💋

ŞY'den iyileşmeyen yaralara...

Süt Yanığı |TextingimsiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin