Suna, bayan Rintarou'nun bacaklarının arkasına küçük bedenini yarım yamalak gizlemeye çalışmış ve gergince arkada parmaklarıyla oynarken karşısındaki ikizlere çokça benzeyen kadına bakıyordu.
Bayan Miya ve bayan Rintarou çocukları parkta birbirleriyle oynarlarken tanışmış, onlarda koyu bir sohbete dalarak aralarında hoş bir arkadaşlık ilişki başlatmışlardı çocukları gibi. Bayan Miya, Rintarou'ların buraya yeni taşındıklarını öğrendiğinde ise parktan ayrılırken bir dahaki sefer için alt sokaklarındaki evlerine davette bulunmuştu. Bayan Rintarou ise bu hoş daveti geri çevirmemişti ve nihayetinde buradalardı.
Bayan Miya hafifçe dizlerinin üstüne eğilmiş, evlerine gelen bu çekingen çocuğa karşı sıcak bir gülümseme vermişti.
"Merhaba, Suna."
"M-merhaba.."
Bayan Miya, Suna'nın tatlılığı karşısında sakin kalabilmek için çaktırmadan derin bir nefes çekmişti içine. Kollarını sarıp, çocuğun yanaklarını sıkası geliyordu. Ama onu korkutmak istemediği için şu anlık erteliyordu, ki fazlasıyla çekingen bir çocuktu. İyice kendisini geri çekmesini istemiyordu. Elini usulca uzatıp Suna'nın dağılmış saçlarını düzeltmişti güzelce.
"İkizler içerideler, senin için onları çağırmamı ister misin?"
Suna kendisine sorulan soruya karşılık onaylarcasına başını sallamış, geri de duran bedenini öne çıkarmıştı.
" Osamu! Atsumu! "
Bayan Miya'nın merdivenlere doğru seslenişiyle bir kapının açılma sesi gelmişti ilk önce. Sonrasında ise iki çift ayağın merdivenden yükselen adım sesleri takip etmişti. Sonunda odaklarına giren ikizlerle Suna alt dudağını gergince dişlemişti. İkisi de aynı giyindiğinden şuanlık hangisinin Osamu hangisinin Atsumu olduğunu çözemiyordu. O güzden nasıl hitap edeceğini de bilemiyordu.
"Rin Rin!"
İşte bu ikisini ayırt etmek için Suna'ya yeterliydi. Osamu adını öğrendiğinde böyle seslenmeye başlmıştı. Atsumu da söylemeye kalkınca omuzuna Osamu tarafından bir yumruk yemişti. Bu yaptığının savunması ise "İlk ben buldum, ona 'Rin Rin' diyemezsin." olmuştu. Atsumu ise omuz silkmekle yetinmiş ve Suna'nın kolundan çekiştirerek kendisiyle birlikte onu da kaydırağa doğru sürüklemişti.
-
Atsumu büyük bir heyecanla yatağının başında duran voleybol topunu eline alırken karşısında duran Suna ve ikizine kocaman gülümsedi.
"Evde top oynamayacaksınız değil mi?" Suna etrafta gözlerini gezdirmiş, kafasında kırılabilecek eşyaların fazlalığını tartmıştı. Bu endişeyle dudağını dişlemesine sebep olurken ikizine karşı çıkması için Osamu'ya dönmüştü. Osamu ise Suna'nın bu tepkisine kıkırdamış, omuz silkmişti. Lakin ikizlerin hesap etmediği şey ise kapıyı aralayan anneleriydi.
Bayan Miya misafirleri olacağı için ikizlerinin de sevdiği çikolata parçacıklı kurabiyelerinden yapmıştı. Tabii, kurabiyelerin kokusunu önceden alan ikizler mutfakta bunun için sevinç niğdaları atmış, çoğu kez kurabiyeleri kaçırmak için planlar yapmışlardı. Ki planları annelerinin onları yakalamasıyla son bulmuş, misafirleri gelene kadar odalarında oynamalarını istemiş ve daha sonra onlara istedikleri kadar vereceğinin sözünü vermişti kadın. İkizler ne kadar mızmızlansalarda annelerinin sözünü dinlemiş ve odalarına çıkmışlardı. Şimdi ise misafirlerin gelmiş olmasına rağmen kurabiyeleri unutmuş gibilerdi. Ki bunda Suna'nın büyük bir payı vardı.
Bayan Miya elinde büyük bir tepsiyle birlikte içeri girmiş, Atsumu'nun elinde görmüş olduğu voleybol topuyla kaşlarını çatmıştı. Umuyordu ki o topla burada oynamayı akıllarından dahi geçirmemiş olsunlar. Atsumu ise annesinin bu tepkisine karşılık otuz iki diş sırıtmış, topu gelişi güzel yatağına doğru atarken artık ellerinin boş oluşuyla sanki az önceki imalı bakışlar hiç gerçekleşmemiş gibi ne oldu dercesine bakmıştı. Kadın oğlunun bu tepkisine karşılık gülmeden edemezken üç büyük bardaktaki sıcak sütlerin ve kurabiyelerin olduğu tepsiyi çocuklarının masasına bırakmıştı.
-
Suna şaşkınlıkla ikizlere bakıyor, kimin daha çabuk sütü bitireceğine dair yapmış oldukları yarışmayı izliyordu. Bu fikri ortaya Osamu atmış ve yarışın kazananın ödülü olarakta tabaktaki son kurabiyeyi belirlemişti. Atsumu ise hiçbir itirazda bulunmamış, bardağını ellerinin arasına alarak iddiayı kabul ettiğini göstermişti bile
Yarışın sonunda ise Atsumu sütü ilk önce bitiren kişi olmuş, boşalan bardağını büyük bir gururla tepsiye koyarak tabaktaki son kurabiyeyi keyifle ağzına atmıştı. Osamu ise üzgün bir şekilde kaybetmiş olduğu kurabiyenin tabaktaki kalıntılarına bakıyordu. Suna, Osamu'nun bu haline karşılık elindeki kurabiyeyi hiç düşünmeden ona doğru uzatmıştı. Osamu'nun yüzü görüş alanına giren kurabiye ile adeta aydınlanırken Rin Rin'i tarafından uzatılan kurabiyeyi büyük bir keyifle yemişti. Suna ise o sırada yanağının içini dişlemek ile meşguldü.
Yazmak istediğim o kadar küçüklük anıları var ki, hiçbirini atlamak istemiyorum. Ama bir yandan da lise zamanlarını da yazmak istiyorum...
Küçük Miya ikizleri ve Suna... Kesinlikle kalbime iyi gelmiyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going Dumb / Sunaosa
Novela Juvenil(askıda) Miya Osamu büyük bir telaşla oyun parkına ikizi Atsumu'yu bulma umuduyla girdi. Lakin ne yazık ki tanıdık bedeni bulamadı. Ama o sırada salıncakların tekinde oturan yabancı bir çocuk takıldı gözüne. Ondan yardım isteyebilme umuduyla koşar a...