Suna, adeta üzerinde yatan bedenin varlığı ile rüya aleminden sıyrılmıştı. Aniden üzerinde hissettiği ağırlık beklenmedikti ve Suna'nın nefesini kesmişti. Olan biteni anlamak uyku sersemi olan kendisi için biraz zordu. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyor, olduğu mekanı sorguluyor ve zamanla netleşen bakış açısındaki kahverengi tutamlara bakıyordu.
Bir süre sonra Suna kendi odasında olmadığını, Miya'ların evinde kaldığını ve üzerindeki çocuğunda Osamu'dan başkası olamayacağını fark etmişti.
İstemsizce nefesini tutmuştu Suna, hareketlerini kısıtlamıştı. Üzerindeki bedenin uyanmasını istemiyordu, en azından şu anlık. Uyanıp ona doya doya bakmasını ve saçlarını rahatça sevebilme şansını engellesin istemiyordu. Bu yüzden dikkatliydi. Hareketleri temkinliydi. Bir süre öylece durup çocuğun göğüsüyle ritmik bir şekilde hareket eden başını, nefes alıp vermesini ve onun varlığını hissetmek istiyordu. Ama bir süreden kastı fazla belirsizdi. Sahi saat kaçtı? Çirkin sesli alarmlarının çalmasına daha var mıydı?
Suna boştaki kolunu uzatarak komodinin üzerindeki telefonunu eline aldı. Kilit ekranındaki saate bakılırsa bir saatten biraz fazla bir vakti vardı. Bu ona yeterde artardı bile. Telefonu usulca yerine koymuş, göğüsüne başını yaslamış Osamu ile açılan üstlerini güzelce örtmüştü ilk önce.
Bir süre görüş alanına giren Osamu'nun yumuşak tutamlarında gezdirmişti parmaklarını Suna. Usulca okşuyor, parmaklarına doluyor ve doladıkça düz saçlar hoş bir kıvrıma sahip oluyordu. Suna bunu yapmayı seviyordu, her ne kadar Osamu kendisine dalgalı saçı yakıştırmasa da bunun için hiç kendisine kızmamıştı. Kızmazdı da, bunu en iyi Suna biliyordu. Çünkü oğlan dokunuşlarını seviyordu. Onu mayıştırıyor, yatıştırıyordu. İlk ağızdan duymuştu bunları Suna, kendi gözleriyle de doğrulamıştı.
Suna'nın taminlerince bir on dakika kadar böyle oyalanmışlardı sonrasında ise Osamu hareketlenmiş, Suna'ya anlık kalp krizi yaşatmıştı. İçinden uyanmamış, uyandırmamış olması için Tanrı'ya dileklerde bulunmuştu hızlıca. Osamu ise Suna'nın endişesini boşa çıkartacak şekilde küçük bir hareket sonucu konumunu değiştirmişti sadece. Bu hareketiyle de Suna'nın göğüsünde yaslı olan başı yastığa düşmüştü. Yüzünün bir yanı yastığa gömülmüş, dudakları ise bir bebeğinki gibi aralanmıştı. Göz kapakları ise uzun ve gür kirpiklerinin koruması altında kapalıydı. Bu Suna'ya derin bir nefes aldırdı.
Suna iç çekmeden edemedi karşısındaki görüntü karşısında. Çok güzeldi, fazla güzeldi ve bu alelade bir güzellik kavramına denk değildi. Her zaman gördüğü bir yüz her seferinde nasıl bu etkiye sahipti hiç bilmiyordu. Ayrıca Atsumu ikiziydi, yüzlerinde onları ayrı düşürecek tezatlıklar yoktu. Lakin Osamu karşısında büyülendiği kadar Atsumu'ya karşı bir şey hissetmiyordu. Aynı şekilde büyülenmiyordu. Suna'nın kaşları istemsizce çatıldı, derin düşüncelere daldığını belirten çizgi iki kaşının arasında belirdi. Osamu'yu düşündü, son zamanlarda ona karşı olan hassas hislerini. Özlemini, kıskançlığını, hızlanan kalbini...
"Suna.."
Suna şaşkınlıkla gözlerini kocaman aralamış, kaşlarının arasındaki çizgi kaybolmuştu. Derin düşüncelerinden Osamu'nun sesiyle sıyrılmıştı. Uyanmış mıydı? Yakalanmış mıydı yani yoksa hâla rüya mı görüyordu? Suna bunu kestiremiyordu. Elini yavaşça havalandırmış ve Osamu'nun yüzüne doğru belli belirsiz sallamıştı. Ve bir tepki alamamıştı, rüyasında kendisini mi görüyordu oğlan?
Osamu'nun yüzü huzursuz bir hâl aldı, bir kez daha Suna'nın ismini mırıldandı. Bu sefer daha net bir şekilde. Sanki.. yalvarırcasınaydı.
Suna yavaşça yaklaştı Osamu'nun yüzüne doğru. Hoş bir rüya görmediği her halinden belliydi oğlanın. Her zamanki gibi tepkisiz olan suratı üzüntülü bir hâl almıştı. Ve buna göz yumazdı Suna. Açıkta kalan alnına hafif bir buse bıraktı, varlığını hissettirmek adına.
"Burdayım Osamu, burdayım."
Bileğini kavradı oğlanın Suna. Parmak uçlarını usulca gezdirdi teninde. Bunu yapmaya devam etti, taa ki oğlanın yüzü normal haline dönene kadar. İçinin rahat etmesi için biraz daha sürdürdü bunu Suna. Aniden bastıran uykusu kendisini ele geçirene kadar devam etti.
-
"Uyanın hainler! Uyanın! Hâla uyuyorsunuz. İnanamıyorum resmen size! Ulan o korku filmini sanki yalnızca ben izlemişim gibi... Aloo! Gözüme gram uyku girmedi sizin yüzünüzden! Göz altlarım morardı! Eğer göz altı torbalarım da olursa birinin adını Sunarin diğerinin adını Osamu koyacağım. Lan kalksanıza! Eşşek başı mı konuşuyor burda."
Atsumu adeta baskın yapan polis ekipleri gibi Osamu'nun odasına dalmış, yatakta yatan arkadaşının ve ikizinin üzerine atlamıştı. Şanslıydı ki tam aralarına atlamayı başarmış, olası bir kırık çıkık durumunu kendince önlemişti.
Atsumu'nun ani baskınına karşılık gözlerini ilk açan Suna olmuştu, ki bu da şaşırtıcı bir şey değildi. Derin uykulara kolay kolay dalamazdı Suna, bu yüzden oldukça hafif uyurdu. En ufak şeye uyanabilme ihtimali yüksekti. Lakin Osamu öyle değildi, hatta ve hatta ikizinin bu ani baskınlarına bağışıklık bile kazanmış sayılırdı.
"Atsumu.. kesinlikle ayarın yok." Suna, sızlayan gözlerini yumruk yaptığı elleriyle ovalarken kendini yatakta doğrultmuştu ister istemez.
"Sana da günaydın karizmatik tilki. Samu! kime diyorum uyansana! Bak bir de kıçını dönüyor herif. Sanki yüzünde meymenet varmış gibi."
Atsumu olacakları umursamadan ayağıyla Osamu'nun kıçını tekmeledi. Lakin Suna'nın da dediği gibi kesinlikle ayarı yoktu. Şiddetini ayarlayamadığı tekmesi Osamu'nun kalçasıyla buluştuğunda çok geçmeden Osamu'da yerle buluşmuştu. Ani yer değişikliği ve kafasındaki acıyla gözleri açılan Osamu güzel(!) sabahına küfürle başlamıştı.
"Sikeyim.. Ne oluyor lan?"
"Sunarin, biliyor musun... Böyle durumlarda erkekliğin kitabında yazan şey; kaçmaktır. Canını seviyorsan kaçarsın." Atsumu, Osamu henüz kendine gelememiş olmasını fırsat bilerek yataktan fırlarken arkasından kapıyı örtmeyi de unutmamıştı. Hızlıca mutfağa ilerleyip annesinin koruma alanına girerken hiçbir şey olmamış gibi masadaki yerini almış, ikisini de uyandırdığını annesine bildirmişti. Detayların pek bir önemi yoktu şuanda.
hey hey hey ben geldim! hemde fazla mutlu ve iyi bir şekilde geldim. Going Dumb 1k olmuş! hepinize, okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. umarım bu bölümü okurken keyif alırsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going Dumb / Sunaosa
Dla nastolatków(askıda) Miya Osamu büyük bir telaşla oyun parkına ikizi Atsumu'yu bulma umuduyla girdi. Lakin ne yazık ki tanıdık bedeni bulamadı. Ama o sırada salıncakların tekinde oturan yabancı bir çocuk takıldı gözüne. Ondan yardım isteyebilme umuduyla koşar a...