37. Bölüm

12.5K 744 3K
                                    

Bölüm şarkısı: Manuş baba - Bu havada gidilmez

Oy vermediysek verelim mi? Satır arası yorumlarınızı bekliyorum..

Geçmiş...

Gecenin sessiz karanlığını izlerken yavaşça bir iç çektim. Ellerimi bacaklarıma bağlayıp başımı dizlerime yasladım. Arkada çalan kısık sesle bir şarkı, kenarda duran üç küçük mum ve karanlığın sessizliği ve huzuru. Kendimi aşırı dinlenmiş hissediyordum. Bol bol derin nefesler alıp verdim. Bedenim daha da gevşedi.

Bugün sinirlenip bağırdığım her şey boştu, şimdi anlıyordum. Evet iyi şartlar altında yaşamıyorduk belki de ama en azından yalnız değildim. Kardeşim ve annem yanımdaydı. Başımızı sokacak bir evimiz vardı. Rahatlıkla eğitim görüyorduk. Şükür etmem gereken çok şey vardı da, insanın bir anlık zoruna gidiyordu bazı şeyler.

Çatının tahta kapısı insanı rahatsız edecek kadar gıcırtıyla açıldığında, başımı kaldırmadan omuzumun üstünden gelen kişiye dönüp baktım. Annem elinde küçük bir tepsiyle ayakta dikiliyordu. Tepsinin üstünde iki fincan vardı. Ve yanına en sevdiğim bitterli çikolatadan koymuştu.

" Evde herkes uyudu, benim de canım sıkılınca dedim kızımın yanına çıkıp karşıklı iki kahve içelim." diyerek yanımda ki mindere oturup tepsiyi tam ortamıza bıraktı. Koyu kahve dizlerinde olan eteğini katlayıp bacağının altına sıkıştırdı. Ardından bana dönüp şefkatla gülümsedi.

" Güzel kızım benim, annesinin güzeli. Biraz dertleşmek ister misin?" dedi ılımlı bir sesle. Bakışlarımı ondan çekerken omuz silkip başımı onun omuzuna yaslayarak gökyüzüne bakmaya başladım.

" Her baba kız arasında böyle şeyler olur demeyeceğim. Çünkü bu şekilde olmamalı. Hiçbir anne baba çocuğunun kalbini bu denli kırmamalı. Sana mutlu olmayı öğretemeden, güçlü olmayı öğrettim. Şimdi ne desem senin o güzel kırılan kalbini onarmayacak. Ama annen burada bebeğim, arkanda, yanında. " onun üzgün ve ağlamaklı çıkan sesiyle anında burnumun direği sızlarken, göz yaşlarımı durdurmak adına dudağımı ısırıp kendimi sıktım.

Annemin şefkatli elleri kollarımın üstünde gidip gelirken, ağlamak istedim.

" Hare ağlamaktan korkma,utanma. İnsanlara derdini anlat, tutma içinde annem. Bu sadece seni daha fazla kanatır. Ne hissettiğini anlat bana, hadi annecim."

" O zaman sen de üzüleceksin ama," dedim. Sanki genç bir kız değil de küçük bir kız çocuğuydum. Sesim öylesine kırgın çıkmıştı. Annemin gülümsediğini gördüm göz ucuyla.

" Anlat sen, anneler güçlüdür. "

" Bazen babamın kızı olmadığımı düşünüyorum. Arkadaşlarıma bakıyorum, hepsi babasının kızı, prensesi, güzeli. Ama ben hiçbiri değilim anne. Bir böceğe bakar gibi bakıyor bana." bir söz insanın içini nasıl bu kadar derinden yakardı Allahım? Bunu dile getirmek bile mahvediyordu.

Bir böceğe bakar gibi bakıyordu, bir baba kızına böyle bakıyordu.

Yutkunamadım.

" Sen, " dedi annem ve duraksadı. Ona döndüm, benim ona dönmemle annem gülümsedi kocaman. Ama sol gözünden düşen yaşı engelleyemedi. " Sen de annenin güçlü savaşçı kızısın. Benim güzel kızımsın."

Şimdi ki zaman...

Kelimeler bir bir yuvarlandı zihnimde. Tekrar tekrar yankılandı. Dizlerimin bağı çözülmüş gibi sendeledim yerimde. Korhan bunun olacağını biliyormuş gibi, dağ gibi arkamda durarak düşmemi engelledi. Konuşmak için dudaklarımı araladığımda, bir el kapandı sanki üstüne.

HARE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin