Dinimi Nasıl Terk Ettim?

1.4K 23 247
  • İtfaf edildi Çocukluğunun dinini terk edenlere
                                    

Benim din ile ilgili yolculuğum ne zaman başladı? Sanırım orta okul yıllarım en önemli yıllardı. 28 Şubat Süreci denen sürecin yaşandığı yıllardı o yıllar. Kendime solcu diyordum, ancak henüz kendimi sosyalist ya da komunist görmediğim bir dönemdi. Hiçbir zaman çok dindar değildim. Ancak beni İslam’a biraz olsun yaklaştıran bir insan varsa o da lisedeki din öğretmenimdir. Ve belki bazı insanlara tuhaf gelebilir ama onun beni İslam’a yaklaştırmasının asıl nedeni, Müslüman olmayanlara karşı hoşgörüsü idi. “Neyi inandığınızı bilerek ateist olun sizi gözünüzden öpeyim.” diyen bir hoca idi bizim din hocamız. Ve bu hoşgörü tek başına benim onun anlattıklarını dinlememi sağlıyordu.

Din hocamın beni ikna eden sözlerinden birisi dinin Dünya üzerindeki rolü üzerine idi. İnsanlar dört farklı akımdan beslenir diyordu hocam. Bilim, sanat, felsefe ve din. Onun sözlerini bugün kendi aklımdaki fikirlerle birlikte ifade edersem, din öncelikle, diğer tüm özelliklerinden önce ve bu özelliklerin ötesinde insanlığın tamamını ve insanlığın ötesinde tüm canlıları ve cansız Dünya’yı bir araya getiren bir değerler bütünü. Bizim Dünya’daki geri kalan kendimizi tüm insanlarla ve canlılarla birlikte bir bütün olarak hissetmemizi sağlıyor, ve o insanlar ve canlılarla bir arada yaşamamızın kurallarını koyuyor. Bu açıdan ne sanatın ne felsefenin ne de bilimin yapmadığı bir şeyi yapıyor din. Bugün şunu din hocamın kesinlikle haklı olduğunu söyleyebilirim. Dinin işlevi konusunda kesinlikle haklı olduğunu düşünüyorum. Ancak 18. Yüzyıldan itibaren dinin işlevini devralan yeni bir şeyin ortaya çıktığını düşünüyorum, ideolojiler. Bu konudan ileride bahsetmek istiyorum. Ancak şimdilik bu konuyu bir yana bırakayım.

Din hocamın sözleri ve 28 Şubatta üniversite kapılarındaki türbanlı öğrenciler, imam hatip liselerinde okuyan öğrencilere karşı gazetelerde yazılan yazılar, orta okul ve lise yıllarımda aklımda fırtına yaratıyordu. Lise yılları zaten insanın aklında kolayca fırtınaların çıkabileceği yıllardı. Ben de zihnimde çıkan bu fırtına sayesinde adım adım İslam’a ve hatta İslamcı siyasi harekete yaklaştım.

Hayır o sınır çizgisini geçmedim, kendimi o hareketin bir parçası olarak görmedim hiçbir zaman. Ama o gün onları haklı olduğunu düşünüyordum ve bunu dile getirdim. İslamcı hareketin okullarının kapatılması gerektiği söylendiğinde, okulları kapatmak yerine çocukları o okullara muhtaç bırakmamak lazım dedim. Başörtüsü takan öğrencilerin üniversitelere girilmesi yasaklanmalı denildiğinde, hayır asıl o öğrenciler üniversitelere girmeli, üniversitenin ortamını görmeli tanımalı dedim.

Ama bunun da ötesinde, ilk defa kendimi Müslüman olarak, hatta inançlı bir Müslüman olarak hissetmek istedim. Ramazan’da elimden geldiğince oruç tuttum. Bir kere namaz kılmak için camiye bile gittim, dedemle. Ki bu başlı başına ilginç bir deneyimdi. Ortaokul çağındaydım, hayatımda ilk defa camiye gidiyordum. Diz kapaklarımı açık bırakan bir şortla gitmiştim. Ve camidaki adamın bana, böyle namaz kılınmaz dediğini hatırlıyorum. Sonrasında bunu ne kadar istersem isteyeyim namaz vakti camiye gidemedim hiçbir zaman. Çünkü korktum. Dedemin herkesi tanıdığı bir camide bir ortaokul çocuğu olarak terslenmişken, daha büyük bir çocuk olarak hiç tanımadığım bir camide, bilmeden, camidekilerin büyük tepki göstereceği bir hata yapmaktan korktum. Yani inandığımı söylediğim, kendimi içinde hissetmeye çalıştığım dinin ibadethanesine girmekten korkuyordum. Ancak buna rağmen ben Müslüman’ım diyor ve kendimi Müslüman olarak görmeye çalışıyordum.

Bugün geriye bakınca kendi kafamın içinde bir İslam yarattığımı daha iyi anlıyorum. Dindar insanların baskı altında olduğunu görüyordum, ve aklımda bir yan onların yanında olmak istiyordu, onların yanında olmanın bir yolu da, özellikle bir lise öğrencisi olduğum için, bir eyleme katılmaktan korktuğum için fiziksel olarak onların yanında olmayacağımı düşündüğümde, belki de onlar gibi dindar olmaktan geçiyordu. Ve 2002’den başlayarak adım adım, aslında kafamdaki İslam’ın doğru olmadığını, kendi aklımda beliren sözlerle ifade etmek gerekirse “onların İslam’ının” gerçek İslam olduğunu anladım.

Dinsizliği TanıyalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin