B17

641 39 23
                                    

Mavi Gri - Kır Çiçeğim

🎈

Derin bir nefes alıp otobüsten indim. Gerçi otobüste hava namına pek bir şey yoktu ama neyse.

Ağır adımlarla okul bahçesine  girdim. Neyseki o günkü olay cuma gününe denk gelmişti de, olay sıcakken kimseyi görmek zorunda kalmamıştım.

Daha ilk adımımı atmamla üzerime çevrilen bakışları hissetmiştim.

"Gizem," Sude'nin sesini duymamla başımı girişteki banka çevirdim. Oturduğu banktan kalkıp, acele acele yanıma geldi.

"Nasılsın? Seni bekledim burada. Çok merak ettim." Mahçupça gülümsedim. Olanlardan sonra ben apar topar okuldan çıkmış eve gitmiştim. Evdekilere bir şey belli etmemeye çalışsamda Umut anlamıştı moralimin bozuk olduğunu. Sude de tüm hafta sonu boyunca arayıp, mesaj atmıştı. Buluşmak ta istemişti ama ben yalnız kalmak istiyordum. Her ne kadar umursamıyor gibi görünsemde korkuyordum. Bu olanlarda aklanamazsam eğer bursuma zarar gelebilirdi. Hatta tamamen yanardı

"İyiyim, güzelim. Sorun yok." Derin bir nefes verdim. "Sadece biraz yalnız kalmak istedim. Aramalarına da cevap veremedim. Seni meraklandırmak istemezdim." Mahçupça konuşmamla başını iki yana salladı.

"Sen iyi olda." Elini koluma koyup, hafifçe sıvazladı. Eliyle okulu işaret etti. "İçeri geçelim mi?"

Usulca başımı salladım. Birlikte okula girdik. Bizim sınıfın bulunduğu kata çıktık. Sınıf koridorun sonunda kalıyordu. Sude ile sınıfa ilerlerken, koridorun duvarlarında asılı olan panoların önünde bir grup durmuş ve alayla bize bakıyorlardı.

Daha doğrusu bana.

Hiç istifimi bozmadan yürümeye devam ettim.

"Hâlâ  hangi yüzle bu okula geliyor bu?"

"E tecrübe şekerim. Kız alışmış çalıp çalıp yüzsüz gibi takılmaya."

"Bu burslunun bir haltlar yiyeceği belliydi zaten."

"Bir de Rüzgâr'ın yanında dolaşıyor bu. Motoruna falan biniyormuş. Yarın çantasından Rüzgâr'ın eşyaları çıkarsa şaşırmam."

Sinirlenmedim bile.

İsimlerini bile bilmediğim insanların (!)  benim hakkımda ne düşündükleri veya atıp tuttuğu şeyler zerre umrumda olmamalıydı.

Öyleydi de.

Hiç bir şekilde tepki vermeden ilerlemeye devam ettik.

Sınıfın kapısından içeri girdik. Gözlerim direkt olarak öğretmenler masasında oturan Bade'ye takıldı. Bizim sınıfa girmemiz ile ayaklandı.

Diğerlerini olduğu gibi onu da umursamadım. Her zamanki oturduğum, cam tarafındaki sırama geçmek için onun yanından geçerken bileğimden sertçe tutması ile duraksadım.

Gözlerimi kapatıp, açtım. İlk önce kolumu tuttuğu bakımlı eline sonra da şişme suratına baktım. Az önce koridorda olan topluluk şimdi bizim kapının önündeydi.

Tek kaşımı kaldırıp sorarcasına suratına baktım. Derin bir nefes aldı.

"Arkadaşlar!" diye seslendi herkese. Bade'nin sesini duyan herkes sınıf kapısına toplanmaya başlamıştı bile.

"Bıraksana kızın kolunu, gerizekalı." Sude elini Bade'nin eline koymuş, kolumu kurtarmaya çalışıyordu. Kolumu hiddetle ellerinden kurtardım. Bir kaç adım uzaklaşıp, yüzüne baktım. Gölerini yüzümde gezdirdi ve konuştu.

"Bir şey itiraf etmek istiyorum."

Bölüm Sonu

Devamı Rüzgâr'dan olacak. O yüzden burada bitirdim.

Rüzgardan yazmayı da sevdim he lxşdmspsnşsmdld


Belki || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin