19- Canım

125 18 7
                                    

*Jongin'in ağzından*

Jisoo'nun hızlı hareketlerle yaptığı müdahaleyi izliyordum, yaralanmamı beklediğim için Jisoo'yu diğerleriyle göndermeyecektim ama son anda elimizdeki vampir tek doktoru tehlikeye atma riskine girmemek için arabaya bindirmiştim, sonra da ben değil canımın ta kendisi yaralanmıştı.

Sadece Chanyeol ve Yoongi'nin bildiği bir evdeydik, bir süre Kyungsoo'yu burda tutmalıydım, güvenliği için tek çarem buydu.

"Jongin ne yapacağız?"

Chanyeol'ün soran gözlerine baktım, hiç bu kadar uzun süre gözlerim alev renginde kalmamıştı; sinirim bir türlü yatışmıyor, hepsinin canını almadan kendi canımı kurtaramayacak gibi hissediyordum.

"Hepsini geberteceğim."

Dişlerimin arasından çıkan tıslama, Chanyeol'ün ne kadar sinirli olduğumu anlamasına yetmişti.

Elini omzuma koydu,
"Önce sakin ol, böyle Kyungsoo'yu kurtaramazsın."

Hızla elini ittim,
"Benim yüzümden orda!" Dedim elimle yatağı gösterirken.

"Benim yüzümden kanlar içinde Chanyeol! Koruyamadım çünkü ben onu!"

Sinirden gözlerim doluyor, her geçen saniye alevler daha da kızıla dönüyordu.

Gelen hıçkırık sesiyle odanın girişine baktım, Luhan ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu.

Elimi alnıma koyup Kyungsoo'nun yanına gittim, Jisoo karnına sardığım ceketi kaldırıp tişörtünü yırtmıştı çoktan.

Kocaman bir yaraydı, küçük bedenin kaldırabileceğinden çok daha büyük bir yaraydı; etrafı çoktan morarmıştı, çok kan kaybettiği için yüzü, elleri, dudakları bembeyazdı.

"Çok kan kaybetmiş Jongin."

Gözlerimi sıkıca kapadım, durduramamıştım; ne akan kanını ne de ben üstümüze çullanan vampirleri öldürürken onun kanını içen vampiri.

Bileğindeki ısırık izine baktım, yıllarca kokusu beni deli eden çocuğu bırak ısırmayı canı yanacak diye ödü kopan ben.. onu koruyamadım.

"Kyungsoo..."

Her zaman pembenin en güzel tonunda olan dudakları şimdi cansız duruyordu, bana umutla bakan güzel gözleri şimdi ölü gibi kapalıydı.

Yanaklarımdan düşen yaşlar kan kokan gömleğime damlıyordu, başımı kaldırıp sesli bir hıçkırık bıraktım havaya, canım gidiyordu.

Tanrım, canımı alma benden ne olursun.

Eline uzandım, yanağımı avcuna koydum, bu sefer göz yaşlarım onun elini ıslatıyordu.

Kolumu kaldıracak güçte değildim, yavaşça etrafıma göz gezdirdim: Luhan Sehun'un omzunda göz yaşlarını siliyordu, Yixing Jummyeon'un bileğini sarıyordu, Baekhyun Jimin'e sarılıyordu.

Bitmiş miydi her şey?

****

Hayır, her şey yeni başlıyordu.

Chanyeol gömleğimin düğmelerini açıp omuzlarımdan ayırdı, elindeki başka bir gömleği kollarımdan geçirdi.

Hepsi çok şaşkındı, beni ilk kez böyle görüyorlardı; sert, asla yıkılmayan vampirlerin başı olan adamın bir insan uğruna bu hâle gelmesi hepsini çok şaşırtmıştı.

Hele Jummyeon ilişkimizi bile bilmiyordu, barış anlaşması imzalamak için geldiği evden ölüsü çıkacaktı nerdeyse.

Bakışlarım donuktu ama sinirim hâlâ tazeydi, gözlerimdeki ateş kırmızısı bunu kanıtlıyordu.

Kehribar ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin