İçimde aşamadığım bir his vardı, son günlerde beni tuhaf hissettiren ve benliğimi sorgulatan bir his. Sabah Jaehyun'un yokluğu ile yüzleştiğimde bu his daha da büyümüştü sanki. Sanki bu his bir çift eldi de boğazımı sıkıyor gibiydi. Jaehyun'un bana bakan gözleri ve yanağındaki çukurları ile uyanacağım bir sabah olacağını düşünmüştüm uyurken fakat uyandığımda soğuk boş bir yatak karşılamıştı beni. Ağlamak istemiştim işte o an. Sanki yıllar boyunca sevdiğim ve hasret duyduğum aşkımı kaybetmiş gibi hissetmiştim. Ben değildim bu, iki gün önce tanıdığım birinin yokluğuna üzülecek ya da sürekli onunla olmak isteyecek biri değildim. Ben arkadaşlarımla yıllarca görüşmesem bile boşluğa düşmezdim ki. İki gün önce tanıdığım birisi neden böyle hissettiriyordu? Neden yokken bile varlığı her yerimi sarmalıyor ve ona özlem duymamı sağlıyordu. Jaehyun kimdi ki? Neden kalbim onun yokluğunda acıyor ya da beni sonsuza kadar terk etmiş duygusu peşimi bırakmıyordu?
''Şu çocuk...'' dedi Jungwoo düşüncelerimi benden söküp alırken. ''Jaehyun'un arkadaşı olan çocuk değil mi?''
Bakışlarım Jungwoo'nun baktığı yöne kaydı.
''Evet o, Yuta.''
Yuta sahnede gitar çalarken fazlasıyla çekici gelmişti gözüme.
''Demek bu barda sahne alıyor?''
"Ben dinleyeceğim, güzel çalıyor."
Jungwoo Yuta'yı dinlemek için izleyenlerin arasına karışırken ben de bar tezgahına doğru adımlamış ve bir bira söylemiştim kendime. Arkadaşı burada çalıyorsa Jaehyun'da buraya sık sık geliyor olmalıydı değil mi? Gözlerim istemsizce onu aramıştı loş ortamda. Onun varlığının burada olma düşüncesi bile heyecanlandırmıştı beni.
''Lanet olasıca.'' Düşündüğüm şey ile kendi kendime söylendim öfkeyle. Bu kadar aptal olmak benim hatamdı işte...
Başım tezgaha düşerken, barmen tuhaf bakışlar eşliğinde biramı önüme ittirmişti.
''Vazgeçtim biradan daha sert bir şeyler versen olur mu?''
Barmen kafa salladı önümdeki bira bardağını alırken, ben ise sanki daha içmeden sarhoş olmuş gibiydim.
Önüme bu defa daha koyu renkli bir içki ittirilmişti. Sert sıvıdan hızlı bir yudum aldığımda genzim yanmıştı. Fazla sert ve acı bir tadı vardı fakat iyiydi boğazımdaki düğüm anca böyle geçerdi zaten.
Bir kadeh... Bir kadeh ve bir kadeh daha... Sayamayacağım kadar içki içmiştim ve şu an gerçekten sarhoştum. Başım bar tezgahında dururken, aralık duran dudaklarımın arkasından bir şeyler mırıldanıyordum.
''Neden bu kadar içtin?'' O sırada derinlerden kulağıma çalınan ses istemsizce beni heyecanlandırırken zorla başımı tezgahtan kaldırmış ve zar zor açık tuttuğum gözlerimi yanıma oturan kişiye çevirmiştim.
''Jaehyun?''
Heyecanla oturduğum yerden kalkarken sarsak adımlarım ve dönen başım bana hiç yardımcı olmuyordu.
''Dikkat et Taeyong.'' Jaehyun kolumdan tutmuş, beni kendi oturduğu tabureye oturtmuştu derin bir nefes almadan önce.
''Neden sarhoş olacak kadar içtin?''
Omzumu silktim, ben de bilmiyordum ki neden içtiğimi.
''Jaehyun..." Elim hızla ağzıma gitti. "Midem bulanıyor.''
Göz devirdi. ''Gel hadi biraz temiz hava alalım.''
Beni oturduğum yerden kaldırdı usulca. Kafam istemsizce omzuna düşmüş göz kapaklarım kapanmıştı. Jaehyun'un yardımlarıyla bardan dışarı çıktığımızda soğuk rüzgarın suratıma vurduğunu ve saçlarımı savurduğunu hissetmiştim fakat gözlerimi açacak mecalim bile yoktu.
Jaehyun iyice koluma girmiş ve bir yerlere çekiştirmeye başlamıştı beni. Merdiven tırmanıyor gibiydik. Tahta basamaklar ayaklarımızın altında gıcırdıyordu ve daha da üşümeye başlamıştım, yüksek bir yere gelmiş olmalıydık.
''Soğuk...'' Mızıldanarak Jaehyun'un beni banklardan birine oturtmasını beklemiş ve gözlerimi aralamıştım en sonunda.
''Cidden mi?'' Gördüğüm şey ile sırıttım.
''Ne?''
''Namsan kulesi, aşk kilitleri?"
Göz devirdi. ''Buranın manzarası hoş ve iki merdiven uzağımızdaydı sadece.''
Gülümsedim. ''Buraya benimle çıktın yani? Ama kilit asamayız Jaehyun gece vakti kimse yok.''
Gözleri şokla aralandı ve bakışları beni buldu hızla. ''Ne saçmalıyorsun Taeyong? Aşk kilidi asmaya gelmedik sadece hava almaya geldik, manzarayı seviyorum dedim ya sana.''
Dudaklarım büzüldü fakat alttan alta gülümsüyordum da.
''Tamam bir şey demedim ki...''
Başımı tekrar omzuna yaslamış, kollarımı vücuduma sarmıştım. Yaz gecesi olmasına rağmen burası serindi.
''Jaehyun...''
''Hmm...''
Bakışlarım berrak gökyüzünde duran aya kaydığında, ''Aklıma bir hikaye geldi.'' diye söylendim usulca.
Jaehyun'da gözlerini gökyüzünden ayırmadan. ''Neymiş?'' diye sordu anlatmamı bekler gibi.
''Bir kadın varmış ve bu kadın karşılıksız bir aşkın içindeymiş. Öyle çok seviyormuş ki her gece o adamla kavuşmayı hayal edip duruyormuş ve bir gün tepeye çıkarak dolunaya yalvarmış. Onu sevdiği adamla kavuştursun diye. Dolunayda bunu kabul etmiş fakat bir şartla...''
Başını bana çevirmiş, üzgün suratımda dolaştırmıştı gözlerini.
''Neymiş o şart?''
''Sahip olacakları ilk bebeği ona vermesi şartıyla... Kadın yalnızlıktan o kadar korkuyormuş ki bunu kabul etmiş. Sevdiği adamla kavuşmuş ve bebekleri olmuş fakat bebek ikisinin aksine bembeyaz saçları ve bembeyaz kirpikleriyle tam olarak dolunayın yansıması gibiymiş. Adam o kadar sinirlenmiş ki kadının onu aldattığını düşündüğü için onu terk etmiş. Kadında bu yüzden bebekten nefret etmiş ve onu o tepede bırakıp gitmiş. Derler ki bebek ne zaman gülerse ay dolunay olur fakat bebek ne zaman ağlarsa ay onu susturmak için hilal şeklini alır ve bir beşik olur bebeğe.''
Derin bir nefes aldım. ''Bebek şu an ağlıyor Jaehyun, o çok mutsuz.''
Sesim titrerken Jaehyun'un bakışları suratımın her karışında dolaşmıştı saniyeler boyunca.
''O çok üzgün ailesi onu terk ettiği için...''
Birkaç saniye sessizlik hakim olmuştu ortama. Sessizce gökyüzünü seyretmiştim, Jaehyun'da beni...
''Taeyong.''
Başımı usulca ona çevirdim, saniyeler süren sessizliği bozarken gözleri dudaklarıma odaklıydı.
''Taeyong...''
İsmimi ezberliyor gibiydi ve ben ismimi ondan her duyuşumda içimin titremesine engel olamıyordum.
''Bana yaslan.''
Kaşlarım duyduğu şeyle havalanırken Jaehyun can alıcı ses tonuyla konuşmaya devam etmiş ve boğazımdaki düğümün büyümesine sebep olmuştu.
''Ben de dinlen. Gözyaşlarını bana akıt ve yalnız olduğunu hissetme.''
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
there is no love // jaeyong
Фанфикİşte oradaydı, aradığım kişi. Üzerinde beyaz salaş bir tişört, dudaklarında yamuk bir gülüş, gözlerinde ise James Dean'in o rüya gibi bakışları... #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox