Bahçede çaresizce dikilirken yağmur taneleri usul usul saçlarımı ıslatmaya, bedenim soğuktan titremeye başlamıştı. Kaç saniyedir öylece dikiliyordum bilmiyordum, beni düşüncelerimden ayıran evin kapısının açılma sesi olmuştu. Bakışlarımı evden çıkan kişiye çevirdiğimde Jaehyun olduğunu görmüş, derin bir nefes alarak bakışlarımı yere indirmiştim, küçük düşmüş hissediyordum...
Jaehyun usulca arkamda dururken, omuzlarıma bırakılan ceketle bakışlarımı yerden kaldırdım.
"Gidecek bir yerin var mı?"
Yoktu, gidecek hiçbir yerim yoktu tabi ki...
Kafamı iki yana salladım. "Yok."
Derin bir nefes almış elini ıslak saçlarından geçirmişti. "Tamam, benimle gel."
Onun evine miydi, Jaehyun beni evine mi götürecekti yani?
"Ben rahatsız etmek istemiyorum seni."
Kafasını iki yana salladı.
"Rahatsız olmam, hadi hasta olacağız biraz daha burada durursak."
Kafamı sallamış peşine takılmıştım. Evin bahçesinden çıktığımızda, "Taeil Hyung çok kızdı mı?" diye sordum laf olsun diye.
Omuz silkti. "Bir şey söylemedi, öfkeliydi fakat ortamı daha fazla germek istemiyordu sanırım."
Kafa salladım. Öyleydi, misafirlerinin önünde rezil olmaya katlanamazdı ve ben büyük bir hata yapmıştım fakat pişman değildim.
Caddeye çıktığımızda Jaehyun bir taksi durdurmuş ve beni evine götürmüştü.
Daireden içeriye girerken istemsizce heyecanlıydım, sanki sevgilimin evine gelmiş gibi hissediyordum.
Etrafı süzmeyi bırakıp üzerimdeki ceketi çıkardım, sırılsıklam olmuştuk ikimizde.
"Şimdi banyo vakti."
Gözlerim aralandı.
"Birlikte mi?"
Jaehyun bir süre ifadesizce suratıma bakmış sonrada gülümsemişti.
"Benimle duş almaya taktın sen."
Hızlıca kafa salladım. "Evet."
"İyi madem."
Jaehyun üzerindeki tişörtü çıkarırken, banyo olduğunu tahmin ettiğim yere adımladı.
Bakışlarım geniş omuzlarında gezinirken ben de usulca peşinden banyoya girmiş elimdeki ceketi banyo sepetine atmıştım.
"Soyunsana."
Aniden duyduğum şey ile yutkundum.
''Şey... hepsini mi?''
Dudaklarını birbirine bastırdı gülümsemesini saklamak ister gibi.
''Yani nasıl istersen.''
Bu çocuk benimle alay ediyordu resmen.
''Senin karşında çırılçıplak kalmaktan çekinmiyorum Jaehyun."
Usulca üstümdeki tişörtü çıkarmış, sepete atmıştım. Pantolonuma uzandığımda, ''Bana fazla güveniyorsun.'' demişti derin bir sesle.
Doğru, ona fazla güveniyordum fakat güvenilmeyecek biri değildi ki o.
''Evet, güveniyorum.''
Pantolonumu da hızlıca çıkarmış yalnızca iç çamaşırımla kalmıştım. Ne kadar cesur olsam da yine de onun karşısında çırılçıplak durma fikri kötüydü. Yani benim açımdan çünkü her an bir şeyler olabilirdi ve bu gece öyle bir şey istemiyordum. Yani umarım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
there is no love // jaeyong
Fanfictionİşte oradaydı, aradığım kişi. Üzerinde beyaz salaş bir tişört, dudaklarında yamuk bir gülüş, gözlerinde ise James Dean'in o rüya gibi bakışları... #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox