''Sen kafayı mı yedin?''Güçlü eller, ince güçsüz bileklerimi sertçe kavramış yakasındaki ellerimi hızla ittirmişti.
Yaramaz bir gülüşle dudağımın kenarını silerken, onun öfkeli bakışları suratımın her bir karışında dolaşmıştı.
''Asıl sen kafayı mı yedin? Beni nasıl zorla öpersin!''
Söylediğim şeyle kaşları çatıldı öfkeyle.
''Sen ne saçmalıyorsun?''
Omzumu silktim gıcık bir ifadeyle. ''Beni öptün hem de zorla.''
Dudaklarını alayla kıvırmış, kafasını alaycı bir edayla arkaya atmıştı.
''Sen delirdin mi, amacın ne? Eğlence mi arıyorsun ufaklık?''
Koyu gözlerimi sinirle, öfkeli bakışlarına odaklarken, ''Ya! Sen kendini ne sanıyorsun?'' diye bağırdım. ''Beni öptün şimdi de inkar mı ediyorsun?'' Havaya tiz bir çığlık daha saldığımda iyi rol yaptığımı düşündüm. İçimden kendime sinsi bir gülüş vermiştim. Ortalığı karıştırmak benim işimdi ve bu çok zevk vericiydi.
Bakışları iyice öfkeyle kaplanmış, sabrı kalmamış gibi gözüküyordu.
''Bak eğlence arayan bir çocukla kaybedecek vaktim yok tamam mı?''
''Taeyong?''
Koluma dokunan elle bakışlarımı yanımıza gelen arkadaşlarıma çevirdim.
''Ya, siz de görmediniz mi bu çocuk beni zorla öptü!''
''Çok oldun ama sen ufaklık.'' Öptüğüm kişinin arkadaşlarından biri oturduğu yerden kalktı. Çatılı kaşları suratımda dolanırken ben ise yalandan gözlerimi kocaman açmış, dudaklarımı büzmüştüm. ''Siz hepiniz yalancısınız!''
''Sen ne biçim bir insansın?'' Bir diğer arkadaşı sinirle kolumu tutmuş beni ittirmişti. ''Rahat bırak bizi.''
''Sen ona nasıl dokunursun?'' Jungwoo ufak çığlığını attığında işte demiştim. İşte aradığım kaos ortamı oluştu.
''Sen benim sevgilime bağıramazsın.''
Son duyduğum cümle bu olmuştu. Ortalık karışmış, yumruklar havada uçuşurken zaten dağınık olan saçlarım iyice dağılmış, gözümün yanına bir yara izi almıştım fakat bu keyifliydi. Herkesin ölümüne birbiriyle kavga etmesi, kafenin her yerine saçılan yemekler, kafe sahibinin bir süre sonra umudu kesip sandalyelerden birine çöküp boş gözlerle bize bakması ve siren sesleri...
Polis arabasına doğru çekiştirilirken gördüğüm kahverengi, öfkeli gözler ve benim ona attığım yaramaz bakışın bizi hayatımız boyunca birbirimize bağlayacak olan kırmızı bir iplik olduğunu nereden bilebilirdim?
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
there is no love // jaeyong
Fiksi Penggemarİşte oradaydı, aradığım kişi. Üzerinde beyaz salaş bir tişört, dudaklarında yamuk bir gülüş, gözlerinde ise James Dean'in o rüya gibi bakışları... #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox