14. Bölüm - Teklif

12.8K 396 7
                                    

''armina hadi uyan güzelim''  yorgunluktan gözlerimi açamıyordum. dün gece oturma odasındaki koltukta ikimizde uyuyup kalmıştık ve kadife bir ses durmadan uyanmam için bağırıyordu...yada ben bağırdığını zannediyordum. zar zor uykumun kaçmaması için gözlerimi aralayarak ''beş dakika daha aras'' dedim. kadife sesim kıkırdadı ''dokuz saattir uyuyorsun zaten hadi kalk'' söylediklerine tepki vermeyip uyumaya devam edince aras ''Sen görürsün şimdi'' diyerek beni kucağına aldı. aras kolay bir hamle ile beni yukarıya kaldırdı. o sırada ben neşe, şaşkınlık ve şokla çığlıklar atıyordum. beni omzuna attı, koridor boyuna yürümeye başladı. ''aras!'' diye tısladım; sırtının alt kısmına sıkıca tutunarak dengemi sağladım ve sonra poposuna vurdum. o da şakayla karşılık gülerek benim popoma vurdu.
''ay!'' diye bağırdım.
zafer dolu bir sesle ''Duş zamanı!'' diye bağırdı.
''Beni yere indir!'' hoşlanmamış görünmeye çalıştım ama başaramadım. kavgam boşunaydı. kolu, bacaklarımı kıskaca almıştı ve nedense kıkırdamama mani olamıyordum.
banyo'nun kapısını açarken, keyifle tuvalet masasının yanına gitti. beni yere bırakmadan cebindeki anahtarlarını ve telefonunu yere bıraktı. işi bitince, kararlı adımlarla devasa boyutlarındaki duşa yürüdü. yüksek sesle ''Aras!'' diye bağırdım ama niyeti barizdi. suyu sonuna kadar açtı. Allahım! buz gibi su sırtımdan aşağı akarken çığlık attım. su soğuktu ve ben giyiniktim. dondurucu su elbisemin içine heryerime değerken sırılsıklam olmuştum ve yine kıkırtımı engelleyemiyordum. 
''hayır!'' diye haykırdım. ''beni yere bırak aras'' poposuna bir kez daha, bu kez daha sert vurdum ve aras beni artık ıslak durumdaki vücudundan kaydırarak indirdi. beyaz gömleği göğsüne yapışmıştı ve pantolonu su içindeydi. bende sırılsıklam, kıpkırmızıydım; içim bir tuhaf olmuş, nefessiz kalmıştım. bana sırıtarak bakarken inanılmaz seksi görünüyordu.
kendine geldi ve gözleri parlayarak yüzümü ellerinin arasına alıp dudaklarını dudaklarıma çekti. öpüşü, nazik şımartıcı ve tamamen dikkat dağıtıcıydı. tamamen giyinik halde aras'ın  banyosunda ıslanıyordum. aras beni kendine çekerek öperken gizlice sol eliyle duş başlığını yerinden çıkarıp soğuk suyu başımdan aşağıya tutarak yüzümü ovalamaya başladı. akan suyu arasından zar zor nefes alıp verebiliyordum. aras gülerek ''bir daha uyuyup kalacak mısın ha'' deyip soğuk suyu uyanmam için yüzüme tutuyordu. ona gülerken ani bir refleksle elinden duş başlığını alıp aras'a çevirdim. suyun gelmemesi için elini yüzüne siper ederken ben kahkahalarla yerimde hopluyordum. ''al sana, al sana!'' derken aras yapmamam için bana kzııyordu ama ben durmuyordum çünki oda ne kadar kızsada bu durumdan oldukça keyif alıyordu. bir süre sonra başlığı elimden alıp ''bu kadar oyun yeter küçük hanım'' dedi. ikimizde yere çöküp bağdaş kurduk. onu kaybedebilirdim...ve onu seviyordum. onu o kadar çok seviyordum ki. birden sevgimin büyüklüğü ve ona olan bağlılığımın derinliğine yenildim. hayatımın geri kalan kısmını bu adamı severek geçirecektim ve bunu veren düşüncelerim ağlamama neden oluyordu. sui üzerimize dökülürerek bizi yıkarken göz yaşlarımı öpüşleriyle sildi. dudaklarımdan bir kıkırtı firar etti. sevecen bir sesle ''seni bu kadar eğlendiren nedir?'' diye sordu. ona bakarken ciddi bir sesle ''yoğun bir hafta oldu'' dedim. sırıttı. ''bunda haklısın. ama ben seni tamamen kaybettiğimi düşünüyordum'' dedi. ona yaklaşarak sıkı sıkı sarıldım. ''hayatımı sensiz hayal dahi edemiyorum aras. seni o kadar çok seviyorum ki, bu beni korkutuyor.'' sözlerime iç geçirerek ''biliyorum.'' dedi ve konuşmaya devam etti. '' sensiz hayatım bomboş olurdu, seni çok seviyorum'' bana sıkıca sarıldı ve burnunu saçlarıma sürttü. ''seni asla bırakmayacağım.''
''hiç gitmek istemiyorum aras'' dedim ve boynunu öptüm. eğilip beni usulca öptü. bir kaç saniye sonra kıpırdandı ''haydi odana gidip kurulan hasta olacaksın. bende çayı tekrar demlesem iyi olur soğudu.'' başını yana yatırdı ve pis pis sırıttı. ''söylemek istediğin birşey mi var?'' kafamı salladım ve titrek hareketlerle ayağa kalktım. yatak odama doğru gidip üzerime yapışmışıslak elbiseleri çıkardım. yeni yıkanmış menekşe kokulu havluyla üzerimi kurulayarak dolaptan aras'ın bana bol gelen V yakalı lacivert bir tişörtünü giydim. kapım bir kaç kere tıklandıktan sonra aras'ın kadifemsi sesi ''üzerini giyindiysen içeri girebilir miyim?'' dedi. hızla altıma onun gri bol eşorfmanı'nı geçirip saçlarımı havluya kurulayip ''içeri gel'' dedim. aras içeri girerken ilk şoka uğramış gibi bana bakakaldı daha sonra kendine gelerek hızla çekmeceden fön makinasını çıkartıp sandalyeyi önüme çekti. kollarımdan tutup koyu kahve sandalyeye oturturken dünyanın en önemli yapıyormuş gibi büyük bir ciddiyetle saçlarımı taramaya başladı. uzun parmaklarıyla saçlarımı tararken ''saçların ıslakken çok uzun gözüküyor'' dedi. sarı saçlarımından bir tutam alarak uzunluğuna baktım. ''evet. galiba daha uzun gözüküyor'' dedim. bir kaç taramadan sonra fön makinasını açarak uğultuyla saçlarımı kurutmaya başladı. sıcak hava yüzümü yakarken bir yandan onu duyabilmem için yüksek sesle konuşuyordu. ''hala kıyafetlerin yok öyle değil mi?'' en son bana gönderdiği kıyafetlerime ne yaptığımı hatırlayınca utancımdan oturduğum yere sinip hiçbirşey demedim. saçlarımı tamamen kuruttuktan sonra makinanın sesini kapatıp yerine yerleştirdi. makyaj masasının alt tarafındaki çekmeceden toka kutumu alarak içinden pembe bir lastik toka çıkardı. uzun parmaklarıyla hızlı bir şekilde saçlarımı ördükten sonra tokayla bağlayarak önümdeki koltuğa geçip oturdu. gözleri utancımdan kızaran yanaklarıma bakarak tebessüm etti. sol yanağımı okşayıp ''boşuna utanıyorsun...o an ki davranışında sonuna kadar haklıydın. zaten iyi de oldu o kıyafetleri sana yakıştırmıyordum'' anlam veremeyerek ona baktım ''ne demek yakıştırmıyordum? elbiselerimin hepsini furkan seçtiği için mi yoksa?'' gülümseyerek sandalyesine yaslandı. ''tabiki hayır. ama o elbiseler senin tarzın değildi. neredeyse hepsi bebek tonlarıydı. o kıyafetleri giyince evde on altı yaşındaki bir kız çocuğunu tutuyormuşum gibi hissediyordum.'' demek on altı yaşındaki bir kız çocuğu ha? ona doğru yaklaşarak ''sen ne giymemi isterdin?'' çarpık bir gülümseme ile havaya baktı. ''daha kadınsı giyinmeni isteyebilirdim. yani yaşını belli eden kıyafetler.'' daha on dokuz yaşındayım nasıl kadınsı giyebilirim ki. biranlık kızgınlıkla ona hiç söylemek istemeyeceğim birşey söyledim. ''bence sen ölen nişanlının giyimine alışmışsın o kadar. ama hatırlatırım ki o öldüğünde yirmi bir yaşındaymış ben daha on dokuz yaşındayım. benden kadınsışeyler giymemi bekleme.'' ani kızgınlığım sonsuz bir pişmanlıkla dolmuştu. canavarımın gülen yüzü solmuş buz gibiydi. sakin ama fazlasıyla insanın kanını donduran bir sesle ''sakın bir daha beni pınar'la vurmaya kalkma. sakın.'' gitmek için ayağa kalkarken onunla birlikte bende kalktım ''aras özür dilerim bunu demek istememiştim gerçekten'' desemde beni hiç dinlemeden hızla kapıyı yüzüme kapattı. her seferinde aras'a beni eskiden temizlikçi olmamla vurduğunu söylüyordum ama bende durmadan onu ölen nişanlısıyla vuruyordum. arkasından gidip özür dilemek istiyordum ama bu ne kadar doğru olabilir onu bilmiyordum. kendimi nasıl affettiririm onuda bilmiyorum. en iyisi gidip ona pasta hazırlamak. tatlı yiyelim tatlı konuşalım hesabı ona kendimi affettirebilirdim belki. hızla odadan çıkarken kapının kapandığını duydum. koridordaki camlardan birine koşup dışarıya baktım. aras arabasına binmiş gidiyordu. çok kırdım onu...her seferinde aynı haltı yiyip duruyorum. o kız onun en büyük acısı ama ben hala aptal gibi yüzüne vurmaya devam ediyorum. acı dolu pişmanlığımı bir kenara bırakıp mutfağa gittim. ama içerisi neredeyse bir şölen'i andıracak kadar güzel bir kahvaltı masasıyla donatılmıştı. bu yaptığımdan sonra hızla kahvaltı masasını kaldırıp pasta yapmaya koyuldum ama aras'ın en sevdiği pasta hangisi ki? belki röportajlarından birinde yazıyordur diye laptop'u açıp ''aras tekelioğlu'nun en sevdikleri'' yazdım. birde ne göreyim! aras hakkında o kadar çok hayran sayfası vardı ki hangisine bakacağımışaşırdım. en sonunda ''ArasTekelioğlufanclb'' yazan bir siteye baktım. bu siteyi yöneten kızlar aras'ı benden daha iyi tanıyorlardı kesinlikle. sitede aras'ın sevdikleriyle ilgili bir bölğm vardı. hemen tıklayıp orada yazanları büyük bir kıskançlıkla okumaya başladım.

Karanlığın içindeki canavarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin