8. Bölüm - İtiraf

22.5K 592 112
                                    

Uyuyorduk...

Aras'ın sarılı kolları altında huzur içinde uyuyorduk...
Hiç acı cekmemisiz gibi, dünyanın bütün kotuluklerinden habersizmisiz gibi uyuyorduk...
Her nefes alış verisimde aras'ın kendine has lavanta kokusu'nu içime cekiyordum.
Mutluluk bu muydu? 19 yıllık bütün mutluluklarımı toplasam suan ki anımıza degismezdim. Belki yirmi belki otuz dakika boyunca uyanmamasi için ağır ağır nefes alıp veriyordum. Bir süre sonra pozisyonum beni sıkmaya başlayınca hafifce kipirdandım. Aras uyanarak kollarını üzerimden çekti hayır hayır! Uyandırdın işte onu aptal! "Merhaba" dedi.
"Merhaba" ses çıkarmadım. Aras'ın guzel yüzü tedirginlikle bana bakıyordu.
"Nasıl hissediyorsun?" Cok iyiyim. Seninle cok iyiyim aras.
"Daha iyiyim" yüzündeki bakışları cozemiyordum. O kadar farklı duygularla bana bakıyordu ki. Nefret, aci, korku vardı. Ama hiç birinin içinde sevgi yoktu...
"Yalan söyleme bana armina." Yerinden doğrulup kollarımı nazikçe tuttu ve bana doğru gorebilmem için uzattı.
''Bak armina, !'' neredeyse hırladı. Elimi tuttu --çok dikkatle--- ve kolumu gerdi.   '' Şuna bak.''
Bu sefer neyi kastettiğini anladım.

büyük, morluklar kolumun soluk tenimde büyümeye başlamıştı. Gözlerim kollarımdan başlayıp kaburgalarıma kadar inen izleri takip etti. Elimi serbest bırakmak için çektim ve dokunduğum yerler kaybolup yeniden ortaya çıkıyordu, kollarımın ön tarafındaki renk değişikliklerini dürtterek izledim.Biraz zonkluyorlardı.

Çok hafifçe Aras neredeyse bana dokunmayarak, elini kolumdaki morlukların üzerine koydu.Uzun parmakları izlere tam uyuyordu.

''Oh,''dedim.

Bunu hatırlamaya çalıştım--acıyı hatırlamaya-- ama yapamadım. Tek hatırladığım merdivenlerden cikarken çarptığım yerlerimin acimasi ve aras'ın kollarımı sıkarken acı cektigimdi ama bu kadar kötü olacağını tahmin etmemiştim.

"çok üzgünüm, armina;''
ben çürüklere bakarken fısıldadı. Sesi alçak ve boğazından hırıltılar çıkardı. ''Sana söyleyebileceğimden çok daha üzgünüm.''

Kolunu yüzünün üzerine attı ve hiç kıpırdamadan durdu.

Bir dakika için tamamen şaşkınlık içinde gerekli açıklamayı yapmak için sözcükleri düşünerek oturdum. Şimdi onun perişanlığının nedenini anlıyordum. O kadar onun düşüncelerinin tersini hissediyordum ki bunu anlatması zordu.

Şok gerisinde hiç bir şey bırakmayarak yavaşça yok oldu. Boşluk. Kafam boştu. Ne söyleyeceğimi düşünemiyordum. Ona bunu doğru bir biçimde nasıl açıklayabilirdim? Onu nasıl benim olduğum kadar mutlu yapabilirdim.
---ya da az önce olduğum kadar, bir dakika öncesine?

Koluna dokundum ama karşılık vermedi. Parmaklarımla bileğini kavradım ve kolunu yüzünden kaldırmaya çalıştım ama eğer bir heykelin kolunu çekmeye çalışsaydım da aynı şey olurdu.

''Aras.''

Kıpırdamadı.

''Aras?''

Hiç bir şey. O zaman bu bir monolog olabilirdi.

''Ben üzgün değilim Aras. Ben... Sana söyleyemiyorum bile. Çok mutluyum. Onlar bunu gölgeleyemez. Kızgın olma ama ben gerçekten iy---''

''İyi kelimesini kullanma.'' Sesi buz kadar soğuktu. ''Eğer benim akıl sağlığıma değer veiyorsan, iyi olduğunu söyleme.''

''Ama öyleyim''fısıldadım.

Karanlığın içindeki canavarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin