Doğu'dan
"G-geldik mi?" Dediğimde kafasını olumsuzca sallayıp önüne bakmaya devam etti. Etrafımız siyah arabalarla kaplıydı ve ortasında biz ilerliyorduk. Ağaçları görmek istiyordum ama arabalar yüzünden göremiyordum. Zaten dün gece çok korkunç bir kâbus görmüştüm şimdi kafamı dağıtamadığım için hep aklıma geliyordu.
Çok gerçekçi bir kâbustu. Aklıma gelen şeyle yeninden gerilmeye başlamıştım gergince boynumdaki pembe kurdaleye benzeyen kolyeyle uğraşmaya başladım. "Ç-çok sıkıldım." "Az kaldı." dedi sert bir sesle. Rüyamda ona tokat attığım için sinirli miydi yoksa bana?alt dudağımı ısırıp göz yaşlarımı sildim. İsteyerek yapmamıştım ki? Elimde değildi.
"Ağlama." dedi ve baş parmağıyla koltuğun üzerinde duran elimi okşadı. Demek sinirli değildi! Gülümseyip kafamla onayladım ve camdan dışarı baktım. Diğer arabadaki adama baktığımda kalbimde tuaf bir sızı oluşmuştu. Adam bir süre bana bakıp önüne döndü. Gözlerimin önüne gelen şeylerle derince yutkundum.
Geçmiş
"Kerim!"dedi ve kollarını iki yana açıp dizlerinin üzerine çöktü genç adam"Abicim!" Diye bağırıp abisine doğru koştu küçük çocuk, işten yeni gelmiş genç ,küçük bedeni sarmalayıp saçlarına küçük öpücükler kondurdu ve ayağı kalkıp küçüğün koltuk altlarından tutarak etrafında döndürmeye başladı. Büyük bahçede onların sesleri yankılanırken anneleri gülen çocuklarını izliyordu.
Onları uzaktan izleyen başka bir bedense abisinden bile kıskanmıştı küçük çocuğu. "Kerim! Alp! hadi yemeğe en sevdiğiniz yemekten yaptım bugün!" dedi ve içeri girdi anneleri. Genç adam kardeşini kucağına alıp onları uzaktan izleyen adama kaşlarını çatarak bakıp evlerine doğru ilerlemişti. Bu adamı hiç gözü tutmamıştı, hep kardeşinin etrafında görüyordu onu. "Siktimin delisi." Diye fısıldadı dişlerinin arasından.
Şimdi
Benden bir şey mi saklıyorlardı? İçimi bir huzursuzluk kaplarken kafamı büyük bedene çevirdim "B-baba, korkuyorum" dediğimde koltuğun üzerindeki elimi baş parmağıyla okşamaya devam etti. Baş parmağını sıkıca kavrayıp kafamı cama yasladım.
.....
Elimdeki fotoğrafa dehşet içinde bakarken bacaklarımın titremesine engel olamıyordum. Fotoğraflarda gördüğüm o çocuk bendim. Ama ben böyle bir şey yaşadığımı hatırlamıyordum. Ya gerçekten hafızamı kaybettiysem ve gördüğüm rüyalar benim geçmiş anılarım ise.
"Bebeğim aklından ne geçiyor? Babacığına gelmek ister misin?" dediğinde kafamı olumsuzca sallayıp bir kaç adım geri attım. "S-sen bana yalan s-söylemiyorsun değil mi?" Dediğimde kafasını olumsuzca sallayıp bacağını patpatladı.
"Hayır bebeğim, şimdi babacığına gel" kafamı yeniden olumsuzca sallayıp elimdeki fotoğrafı titreyen ellerimle küçük sehpa'nın üzerine koydum ve arkamı döndüm. "Bir adım daha atarsan bacaklarını kırarım" dediğinde güçsüzce yere düştüm. Sanki anlattığı hikayedeki beyaz tavşan gibi hissediyordum kendimi.
Yanıma gelen beden beni kucağına aldı ve ensemden tutup yüzümü omzuna yasladı. Kollarımı ona sarıp hıçkırarak ağlamaya başladım. "B-bunu bana k-kim yapmıştı?" "Kötü adamlar, çok kötü adamlar." Dediğinde ağlamam şiddetlenmişti. Ben kimseye bir şey yapmamıştım ki neden bana bunu yapmışlardı?
"B-ben küçükken k-kötü bir çocuk muydum? O yüzden mi b-beni d-dövdüler" dedim. Saçlarımı okşadı ve koltuğa oturup saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu. "Hayır sen çok uslu bir çocuktun." Dedi ve yeniden saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Beyaz tavşan'nın bir hikayesini anlatmamı ister misin?" Dediğinde kafamı olumluca salladım.
"Beyaz tavşan her şeyi öğrenmeye başlarken Kurt yavaş yavaş eski haline bürünmeye başlamış. Tıpkı eskisi gibi küçük tavşana işkence edip onun çığlıklarını duymak için sabırsızlanmaya başlamış.
Ama bir yandan da ona kıyamıyormuş, kurtun hangi kişiliğe bürüneceği tamamen tavşancığın kendisine bağlıymış. Eğer tavşancık her şeyi öğrenirse eski haline geri dönecekmiş.
Eğer hatırladığı şeylerin bir rüya veya sadece saçma bir düşünceden ibaret olduğunu kabullenirse her ikiside mutlu olacakmış. Küçük tavşan her ne kadar mutlu olmak istese de merakına her zaman yenik düşüyormuş.
Kurt ise sadece beklemiş." Dediğinde kafamı biraz kaldırıp yüzüne baktım. "N-neyi beklemiş?"
"Ve son. Demeyi"