Uzay:Bir dakika, ne?
Gece:Ney ne?
Uzay:Az önce dedin ya hani
Gece:Ne dedim?
Uzay:Aptal mısın?
Gece:Sanırım, biraz olabilir. Neden?
Sinirlendiğini hissedebiliyordum.
Uzay:Az önce "hayatımdaki erkeklerin nesi var böyle?! dedin ya Gece
Gece:Tamam evet dedim ama ne var yani bunda?
Uzay:Bende mi senin hayatındayım yani?
Gece:Hayır ne münasebet canım paralel evrenimdeki hayatımdasın!
Uzay:Paralel maralel bilmem ben hayatındayım işte.
Gece:Hep böyle misindir sen? Bir gün yumuşak, diğersi gün kalpsiz bir beton gibi.
Uzay:Betonların zaten bir kalbi olmaz Gece.
Ona gerçekten anlam veremiyordum. Her şeyi dalgaya vuruyordu.
Gece:Artık bir şeyleri ciddiye al Uzay Uras.
Uzay:Ciddiye almak benim işim değildir Gece Soylu.
Küçümser bir bakış attı. İnsanlar yalan söylerdi evet, sözler bile yalan söylerdi. Ama duygular ve bakışlar asla yalan söylemezlerdi.
Düpedüz benden nefret ediyordu.
Durduk yere gözlerim dolmuştu. Uzay sorgularca bir bakış attı ve kaşlarını çattı.
Uzay:Sorun ne?
Cevap vermedim. Yüzüne boş ve anlamsız bir ifadeyle baktım ve ordan uzaklaştım.
Bu saçmalık neydi bilmiyorum. O arkadaşım değildi, abim değildi, annem veya baban değildi, sevgilim ya da sevdiğim biri değildi.
Sadece hayatımda gereksiz bir figürandı. Onun benden nefret etmesi hiçbir şeyi değiştirmezdi. Ama ben bunu neden sorun etmiştim ki?