bölüm⁰ • ön deyiş

207 17 13
                                    


🌿

Gecenin karanlığı yerini sabahın aydınlığına bırakalı çok olmamıştı.
Nerdeyse 7-8 yaşlarında olan küçük kız çocuğu ameliyathanenin önünde yere çökmüş oturuyordu.

Dizlerini karnına doğru çekmiş,zayıf kollarını dizlerine dolamıştı.

Bugün korkunu kalbinin en derinlerinde hissetmişti.Kalbi ve beyni çaresizliğin pencesinde bir kuşun avcının pencesinde olduğu gibi çırpınıyordu.

Ara ara buğulu gözlerini ameliyathane yazan kapıya kilitliyordu.Birisinin çıkıp,iyi bir haber vermesini bekliyordu,lakin gelen giden yoktu.Soğuk ve kendisine göre bir o kadar ıssız olan bu hastane koridorunda yalnız başınaydı.

Başını duvara yaslayıp daha şiddetli ağlamaya başladığında ciğerleri sanki ağrıyordu.

Yalnız kalmaktan korkuyordu...
Yalnızlığın ve karanlığın kendisini her an yutacağını düşünüyordu.

Bu kara düşünce ve babasının kaza geçirmesi gibi aniden peyda olmuştu.Aniden olan bir çok şey gibi de bu da fazlaca sarsıyordu tüm benliğini.

Bir an...Sadece bir an avazı çıkana kadar bağırmak istedi.Şu ana kadar sadece sessizce ağlamıştı.
Bağırmak istedi ama ve lakin sesi çıkmadı.Sesini mi kaybetmişti? Yoksa zihninin küçük vücuduna oynadığı kötü bir oyun muydu?
Yoksa daha kendisinin akıl yitiremediği başka bir durum muydu?
Hangisi? Hangisi daha vahimdi?
Yoksa hepsi birbirinden seçilmeyecek derecede aynı bir vahamiyete sahipti?

Bir kez daha denedi.Deneme sayısı artsa da değişen bir şey yok gibiydi.Göz bebekleri büyümüştü,yine de sesi çıkmıyordu.
Bir kaç denemeden sonra artık vazgeçmişti.Zaten bu denemeleri kendisini sadece acımasızca hırpalamaktan bir adım öteye geçmiyordu.

Ayaklanmak için duvardan destek alarak ayaklanmaya çalıştı.
Lakin saliselerin ardından bu düşüncesinden vazgeçerek kımıldamadan öylece durdu.En ufak bir hareket etmese de,hala göz yaşları akıyordu.

Kendisi fark etmese de bir çift göz kendisini izliyordu.İzleyici için şahit olduğu bu durum yeni değildi.Yeni olmaması ve tanıdık olması gerçeğin ağırlığını yok etmiyordu.

Akreple yelkovan rakamların üzerinden kendisine göre normalden daha yavaş geçerken belirsiz bekleyişine son verecek kişi de görünmüştü.

Doktorun ameliyathaneden çıktığını gördüğünde ayaklandı.

"Babam...İyi mi?"

Yüzündeki maskeyi daha çıkarmayan doktorun gözleri aslında gerçeği ele veriyordu.Çocuk yüreği de bunu anlamıştı...

Küçük elleriyle doktoru sarsarken avazı çıktığı kadar da bağırıyordu.

"Baba...baba...Babam gelsin!"

Doktor kendisini kenara ittirip aceleyle yanında uzaklaşırken küçük kız da sanki siyah bir boşluğa düşmüştü.Doktor gözleri tıpkı kendisi renk olan oğlan çocuğuyla karşılaştığında bir süre donuk bir ifadeyle çocuğun yüzüne baktı ve sonra acele adımlarla uzaklaştı.

"Baba..."

Küçük kız ameliyathanenin kapısına ard ardına vurmaya başlamıştı.Kendisine öyle geliyordu ki kapı açılsa her şey farklı olacaktı.
Ama bir türlü kapıyı açan olmadı.

"Boşuna bağırıp durma o kapı açılmayacak.Var sayalım açıldı içeri girmene izin vermezler.Anlıyor musun?İzin vermezler..."
Kendisinden büyük olan bu çocuğun dedikleri zihnini biraz daha harabe ediyordu.

Oğlan çocuğu bunları söylerken hala kapıya vurmaya devam ediyordu.

"Şimdiden alışmayı öğren...Öğrenmelisin...
Öğreneceksin de...Göreceksin ki bizler çok şeye alışıyoruz...O yüzden kendini hırpalamayı bırak..."

Belki de herkes yaşamı boyunca belli bir zaman diliminin içerisinde kendisini bir girift çıkmazında bulur veya da sürüklerdi.

Velhasıl kelam ölümle kalım arasında mücadele verirken bir tarafdan da girift çıkmazının orta yerinde durmak da ayrı bir hikaye idi.

🌿

Selam ve dua ile🌿

Girift ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin