"Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar."
~Lev Tolstoy"İsmimi mi ezberlemeye çalışıyorsunuz?"
Gözüm küçük bir kızı arıyordu. Yani Emel'i. Şuan zaten bize sarılıyor. Kafa gitti.
"Fıstık nasılsın?"
Emel: İyiyim Doruk'cum.
Onu kucağıma aldım.
Asiye: Doruk bu akşam bizde durabilir mi?
Kadir: Tabi abicim. Evimize gelen misafiri kovacak halimiz yok ya!
Oğulcan: Hello Doruk! I'm the Oğulcan.
Hadi söylesene şunu!
"Ömer'cik nasılsın?"
Asiye yanıma yaklaştı biraz daha ve kısık sesle "tatlı canımı sıkma!" uyarısını verdi.
Asiye: Doruk, cıvıma!
Dodo bu akşam sadece eğlenmeye çalışmalıyız. Akif'i aklımıza bile getirmemeliyiz. Yalak! Hey hey o kadar da değil! Saygı, rica ediyorum saygı.
Kadir: Benim evimde, benim kardeşime karşı böyle konuşamazsın.
Emel: Abi, Doruk'cuğuma kızma.
Emel gözlerini bana çevirip kulağıma fısıldadı.
Emel: Doruk'cum gözlerin neden pembe?
Hahaha kırmızı olucaktı o! Bende sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladım.
"Prenses aramızda kalsın ama ablanın güzelliği gözlerimi kamaştırdı. Sulandı."
Sende yalan konusunda babamız gibisin. Hani bir geceliğine onu aklımızdan çıkartıcaktık?Ay dilimi eşşek arısı soksun! Sorry Dodo. Sende Oğulcan gibi başlama lütfen ya. Tamam,tamam sustum.
Emel kıkırdadı. Onu kucağımdan indirdim ve elimi tutup beni bir yere oturmam için sürükledi. Daha sonra Asiye bana döndü.
Asiye: Herkes çay içiyor. Doruk sanada çay koyayım mı?
"Çay, olur içerim. Çok severim."
Neboş dediğinde de "Ben portakal suyu içerim anne. Ne çayı!" diyen de zaten Melisa'ydı. Evet, haklısın Doruk. Yani o kadar rica etti Kıvırcık bir zahmet içeyim. Ayıp olmasın diye şey ettim ben zaten. Ne zırvalıyorsun be! İç çayını. Ne laf anlatıyorsam zaten ben sana. Süsen neden burda?
"Süslü senin ne işin var burda?"
Kadir: Oğlum sen birilerine lakap takmadan konuşamıyormusun? Bir süslü, bir Ömer'cik.
Sıçtık ya! Böyle de kayınço bilemedim.
Süsen: Doruk hep böyle takılır Kadir. Değil mi Doruk?
"Ya evet, evet."
Asiye çayımı bana uzattı. Evet çayını. Sanırım hayatımda ilk defa çay içiyorum. Evet bu bir ilk.
Ömer: Ee Doruk, hangi rüzgar attı seni buraya?
Güzel bir yalan uydur.
"Şey biz Asiye'yle müzik yarışmasına katılacağımız için prova yapıcaktık. Oda beni davet etti."
Allah affetsin yalan falan bizi bozar ama bu çok gerçekçi bir yalan. Tuttum seni aslanım. Tabi lan ne sandın?
Kadir: E hangi şarkıyı söyleyeceksiniz? Doruk yanında gitar da yok senin.
Asiye: Biz bir ses alışkanlığı olsun diye şey etmiştik.
Süsen: Ney etmiştiniz?
Asiye: Süsen sen neden burdasın?
Konu dönüp dolaşıp yine süslüde patladı.
Süsen: Şey ben sizi görmek istedim. Hani siz yeni geldiniz ya okula falan iyi anlaşmak, kaynaşmak için yani.
Bu kız hepimizden beter yalan söylüyor. Akif... Ay yani senden bile. Aynen.
Asiye:Anladım ama sen daha çok abimle kaynaşmak istermişsin gibi.
Kıvırcık yaptı yapacağını. Doruk çayını iç!
Süsen: Yok canım olur mu öyle şey?
Hepinizle şey etmekdi benim amacım.Oğulcan: Tabi canım. Ben behind you Süsen.
Allah'a emanet ingilizcesiyle farklar yaratıyordu Oğulcan. Aynen.
~Selam dostlar. Nasılsınız? Küçük kısa bir bölümle karşınızdayım. Bu aralar idare edin beni. 2. fragmanı gördünüz mü? Düşünceleriniz neler? Çekinmeden yorumlarda belirtin düşüncelerinizi. Sizleri seviyorum. Beni takip edip vote atarsanız sevinirim. İyi sahurlar efendim. Karnınızı iyi doyurun. İyi geceler tatlı uykular. ❤️💕💕💕~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~OLMAZSAN OLMAZ~
Fiksi UmumGarip ve şahane olan şey, Tanrı'nın varlığı değildir. Böyle bir düşüncenin insan gibi sefil bir varlığın zihninde yer almasıdır şahane olan.. ~FYODOR DOSTOYEVSKİ