Sabahın ilk ışıklarıyla Sicheng gözlerini açmıştı. Saat 8'de çiçeklerini sulamaya başlayacaktı. Bazılarının yerlerinin değişmesi gerekiyordu bu yüzden birkaç ayarlama yapacaktı. Ayrıca bugün Taeyong ile eşi Jaehyun'u yemeğe davet etmek istiyordu. Sicheng günlük rutinini yaparken gözü yan apartmandaki pembe menekşelere takıldı. Eskisinden biraz daha geriye konmuş ve doğrudan güneş alması engellenmişti. Bu duruma tebessüm ederek kettle'da kaynayan suyunu bardağa doldurmuş kahvesini yudumlamaya başlamıştı. Bu zamanı çok seviyordu. Ne bir araba geçiyordu ne de bir gürültü oluyordu. Sabahın ilk saatleri sakin ve huzurlu olurdu. Bu yüzden Sicheng her sabah alarmının çalmasına ihtiyaç duymadan kalkar kahvesini yudumlarken semtin tadını çıkarır çiçeklerine gerekli bakımı yaptıktan sonra sporunu yapıp kendini geliştirecek şeylere odaklanırdı...
Aynı saatlerde yan apartmandaki komşusu Yuta, öğlen 2 hatta bazen 3'e kadar uyur 4 gibi kahvaltı edip gününe başlardı. Gece hayatını daha fazla sevdiği için gündüzleri uyur geceleri yıldızlar ve ay ile baş başa kalırdı. Kore'de sürekli bir işi yoktu, ihtiyacı olduğunda part -time çalışır parasını kazanıp harcardı. Japonya'daki dükkanları kiradaydı zaten. Çalışmasını gerektirecek bir durum yoktu. Kore'de uzun yıllar yaşadığı için evi kira da değildi. Kısacası Yuta hayatını dilediği gibi stres olmadan yaşayıp gidiyordu. Hayatındaki tek aksiyon yattığı yerden kumandaya ulaşamayıp saatlerce reklam izlemek zorunda olmasıydı. Bugün Johnny'den Jaehyun'un numarasını almıştı. Jaehyun ile konuştuklarında aslında çok yakın hatta karşı karşıya oturduklarını öğrendiğinde koşarak Jaehyunların evi sandığı fakat Sicheng'in evi olan kapıyı adeta kırarcasına çalıyordu. Sicheng bu şekilde hararetli kapıyı çalan kim diye merak ederken kapıyı açmıştı. Yuta gördüğü yüz ile hem şaşırıp hem de utanarak renkten renge girmişti. Sicheng ise sorar bakışlarla kendisinden kısa olan oğlana bakıyordu.
Yuta utangaçça gülümseyip " şey bilirsin Jaehyun ve Taeyong yani onlar sandım kapılar falan aynı olunca- yerleri karıştırdı- yani o kadar salak değilim normalde ama Jaehyun eski bi arkadaşı- batırdım değil mi?" Demişti sorar gözlerle. Sicheng tebessüm edip "sorun değil Yuta anladım, kahve içmek ister misin?" Demişti. Ne dediğini kendisi yeni yeni idrak ederken kulakları kızarmaya başlamıştı bile.. Yuta samimi şekilde gülümseyip "Olur belki menekşeler hakkında birkaç bilgi de verirsin" demişti. Sicheng hala nasıl söylediğini anlayamadığı cümleyi içinden tekrar tekrar duyuyordu sanki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds//YuWin
FanfictionWinwin:Menekşelerini her gün sularsan solmasına sebep olacaksın... Yuta:ne? [görüldü 16.56]