Yuta
(2 ay sonra)
Şaka gibi..bugün evleniyoruz. Sichengim ve ben. Sevgisi sadece çiçeklere olduğunu sandığım güzel adam ve ben evleniyoruz. Hollanda'da açık ve güzel bir mekanda nikahımız kıyılacak,ardından evlilik cüzdanımız Sichengime verilecek. 2 gün daha Hollanda'da vakit geçirdikten sonra dönecektik. Çok heyecanlıydım. Ben kravat Sichengim papyon takacaktı. Güzel ortanca çiçekleri ve gece sefasının kokusu gerilmemi azaltırken Sicheng'i gördüğümle birlikte yeniden heyecanlanmıştım.
Tüm yakınlarımız buradaydı. Hepsi çift çift dolaşıyor ve birbirleriyle kaynaşmaya çalışıyordu. Büyük bir tören yapmamıştık. Sade gösterişten uzak zarif ve doğal bir törendi. Bizimle birlikte 23 kişi konuk vardı. Yakın olduğumuz için sadece onları çağırmıştık. Mutluyduk. Sicheng'im güzel papatyam çok güzel gülüyordu. Ortam gittikçe samimi bir hal aldığında gerginliğim yerini rahatlığa bırakmıştı.
Jisung ile Chenle meyve suyu içip flörtleşmeye çalışıyorlardı şey gibi "Favorin hangi süt? +Senin sevdiğin. -Çileğe alerjin olduğunu sanıyordum. +Evet alerjim var" bir yandan batırıp diğer yandan çok şirin oldukları su götürmez bir gerçekti.
Sungchan ve benim güzel kardeşim el bebek Gül bebek büyüttüğümüz Shotaro'm el ele Taeil abilerinin yanına gidiyorlardı.
Jaehyun Taeyong çifti Johnny Ten çiftiyle seneye gidecekleri tatil için mekan seçiyorlardı.
Lucas kendinden emin şekilde konuşarak Jungwoo'nun ona düşmesini sağlıyordu.
Yangyang, Hendery ve Xiaojun çiftinin aşkını engellemeye çalışırken Kun arka taraftan Yangyang'ı izliyor "bir gün böyle olsak keşke.." diyip duruyordu.
Jeno Renjun ve Jaemin çifti de "biz evlenince nasıl olacak acaba" diyerek hayal kuruyorlardı. Hepsinin yanı sıra Mark ve Hyuck sadece oturup konuşuyorlardı. Hyuck normalde yerinde duramayan neşeli biriyken şimdi sadece oturuyordu- Hayır tamam sözümü geri alıyorum Hyuck hala öyle. Evlilik töreninden sonra kaldığımız villaya gitmiş ve dinlenmiştik. Herkes kendi odalarındaydı. Sicheng ile balayı hakkında konuşuyorduk. Birbirimize vakit ayırabileceğimiz bir yer olsun istiyordum. Sicheng ise daha çok birlikte gezip vakit geçirmek istiyordu. Belki ikisini birlikte yapabilirdik. Nereye gitmek istediğini sorduğumda "Seninleysem yerin önemi yok sen seçmek ister misin?" Demişti. Bu adam her seferinde ona düşmemi nasıl sağlıyor.. "Birlikte seçersek bende mutlu olurum hm?" Demiştim. Elimi tutup "İsveç ya da Norveç veya Kanada, şey de güzel İtalya, aşıklar şehri Paris derdim ama bizimki aşktan çok daha fazlası bu yüzden klasik olur. Ben seçemiyorum sen seçmelisin" demişti. Aklıma üç yer geliyordu. "Sana üç ülke söyleyeceğim bir tanesini seçmen gerekiyor. 1) Meksika 2)Türkiye 3) İtalya" seç bakalım" demiştim. Hepsinin ortak noktası mükemmel yemekleriydi. Tüm dünya bu üç ülkenin yemeklerini ve ne kadar eşsiz olduklarını bilir.
"Meksika benim için biraz sıcak bir ülke bunu elemek istiyorum. İtalya güzel tarihi mekanları çok hoş fakat biraz da ormanlık deniz tarih ve modern hayatın birleşimi olan bir yere gitmek istiyorum. Yani Türkiye"
(Yuta ve Kebap sevdası der susarım)
Sicheng Türkiye'yi seçtiğinde içten içe fazlaca sevinmiştim. Çünkü Türkiye bu boru değil.
Salona indiğimizde herkes konuşuyor gram susmuyordu. Ten Tayland'ı savunurken Mark "Kanada'ya kurban ol sen" diyordu. Lucas nereyi nasıl savunamayacağını bilmediği için "Gençler hep Amerika'nın oyunları bunlar kavgaya gerek yok" demişti. İşte o an bizim Johnny'nin Amerikalı damarı atmaya başlamıştı. Tartışmaya Johnny de katıldığında ortam cidden kaos haline dönmüştü. Hendery "YAŞASIN IRKIMIZ SİZE BEDEL KIRKIMIZ" dediğinde Taeil'den sağlam bir şaplak yemişti. Ben Japonya'yı kim savunacak diye düşünürken bir tanecik kardeşim milli gururumuz Shotaro'm "KİMSE KİMSEDEN ÜSTÜN DEĞİL YETER OTURUN Bİ YERE" demişti..duygulandım canım benim.
Jungwoo ona hak veren sesler çıkartıp "Hepiniz aynı boksunuz ben çiçeğim" demişti. Alışıldık şeyler sorun değil.
Kaos hakimiyeti boyunca sessizliğini korumuş Jisung "Hyunglarım bir şey mi söyleyeceksiniz" deyip Sichengim ile bana bakmıştı. Bu çocuğu seviyorum. "Balayına gideceğimiz yeri seçtik siz burdan direkt gidin biz de Türkiye'ye gideceğiz." Dediğimde olaya muhalefet olan Alman bebesi Yangyang "Balayımız Türkiye'de olacak yaşasın" demişti çoğusu onu onaylayan sesler çıkarıp seviniyordu.. Balayımız..yirmi üçümüzün balayı.. Arkadan Kun "Saçmalamayın millet balayına 23 kişi gitmeyi düşünmüyorsunuz değil mi?" Deyip bana bakmıştı. Ağzından bal damlıyor Kun.. "Evet yani balayı sonuçta bu" demişti Sichengim. Kun "Gençler yeni evli çifti yalnız bırakmamız gerekiyor biliyorsunuz. Bu saçmalığı devam ettirmeyin" demişti. Of cidden seviyorum bu adamı. Benim söyleyemediklerimi çatır çatır söyledi. Johnny Kun'a bakıp "O zaman biz de gidecekleri şehrin başka bir otelinde kalırız. Ne de olsa We Are On-" cümlesini tamamlayacakken "Sen Exo üyesi değilsin Johnny" demişti Ten. Johnny hayal kırıklığı ile yerine oturmuş ve cümlesini şu şekilde tamamlamamıştı "O halde birlikte aynı yere ama farklı otellere gidiyoruz. Hazırlanın." Demişti. Kun hala "BALAYI BU SADECE ÇİFT GİDER" dese de Johnny ile Doyoung noktayı koymuştu bir kere...________________________________
Oylarınız için teşekkür ederim beni yazmaya daha çok teşvik ediyor. Bu bölüm içime pek sinmedi ama umarım keyif alırsınız.
Okuduğunuz için teşekkür ederim🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds//YuWin
FanfictionWinwin:Menekşelerini her gün sularsan solmasına sebep olacaksın... Yuta:ne? [görüldü 16.56]