9

103 17 0
                                    

Sicheng
Yemek yapabiliyorum diye o kadar artistlik yapmıştım. Ama yapabildiğim tek şey ramendi...Umuyordum ki Yuta yemek yapmada iyidir. Evimdeki malzemelere baktığımda pek çok çeşit vardı, bir an balkonda ızgara mı yapsak diye düşünmedim değil. Balkonum genişti sonuçta, çiçeklere bir zararı olmadığı sürece bu fikir de iyi geliyordu. Yuta'nın yanına gidip "Izgara mı yapsak?" Demiştim. Şaşkınca yüzüme bakıp "Zor olmaz mı ki?" Demişti. Halbuki bana daha kolay gelmişti. Sonuçta sadece etleri doğrayıp biraz da meze hazırlayacaktık. Pişirmesini de kendileri nasıl istiyorsa öyle yapabilirlerdi. "Aslında sadece etleri doğrayıp biraz meze hazırlarsak daha iyi olur ve pek vakit kaybetmeyiz, ama eğer et sevmiyorsan-" sözümü kesmiş ve "Ete bayılırım hadi başlayalım" demişti.

Ben mezeleri hazırlarken, Yuta da etleri jülyen şeklinde doğruyordu. Her şey iyi gidiyordu. Salatalık doğrarken birazcık da kendi elimi kestirmiştim. Kanamaya başladığında hemen suya tuttum. Yuta endişeyle yanıma gelip art arda sorular sormaya başlamıştı. "Nasıl yaptın bunu? Sen geç dinlen istersen ben yapayım olur mu? Acıyor mu? İyi misin? Yara bandı nerde?" Ve bunun gibi birçok soruyu yorulmadan sormuştu. "Yanlışlıkla yaptım çok acımıyor ve iyiyim yara bandı 3.çekmecede ama kendim alabilirim abartılacak bir şey yok endişelenme" demiştim. Parmağımı iki eliyle tutmuş "pansuman yapmalı mıyız?" Diye bana soruyordu. Anadolu çocuğuyuz biz Yuta küçük bir kesiğe pansuman da neymiş. "Hayır hayır gerek yok sadece bandı yapıştırsak yeter" bandı alıp yanıma oturmuştu ayıcık desenli yara bandının beyaz kısmını çekip yaraya denk gelecek şekilde yapıştırmıştı. Sorun olmadığını söylesem bile sen otur diyordu. "Pekala anlaşma yapalım. Sen mutfağı hallet ben de balkondaki masayı hazırlayayım olur mu?" Demiştim. "Olur zaten bitmek üzere bende yardım ederim" deyip gülümsemişti.

Balkona geçip derin bir nefes almıştım. Kalbim sıkışıyordu ama kötü anlamda değil. Bilirsiniz kelebek mide olayı falan.. Mutfağa geçip tabakları almış masaya yerleştirmiştim. Çubukları ve kaşıkları almak için tekrar mutfağa gitmiştim, çekmeceyi açıp kaşık alacağım sırada, Yuta da bıçak almak için elini uzatmıştı. Ellerimiz saniyelik birbirine değdiğinde ellerinin soğuk olduğunu hissetmiştim. "Ellerin üşümüş istersen bırak ben yapayım" demiştim. "Senin parmağın yaralı ayrıca ellerimi yıkadığım için soğuk yani sorun yok heheh" demişti. Çubukları ve kaşıkları alıp yerleştirdikten sonra kiler odasındaki barbeküyü balkona taşımıştım. Etler hazır olduğunda kömürleri yerleştirip ateşi yakacaktık. Saat 7'ye geliyordu ama Taeyong ile Jaehyun hala gelmemişti. Arayıp nerede kaldıklarını sormuştum. Taeyong Jaehyun'un duş aldığı için biraz geciktiklerini söylemişti.

Telefonu kapattığımda Yuta yanına gelmiş ve birkaç soru sormuştu.
"Bu kadar çiçeğe bakmak çok zor değil mi? Ben daha bir tanesine bakamıyorum" demişti. "Pek bir zorluğu yok aslında, begonyaları haftada 1-2 kere, menekşelerimi haftada 2-3 kere, güllerimi haftada 2 kere-" konuşmaya devam ederken lafımı kesmiş ve "bunlar çok karışık hepsini nasıl aklında tutuyorsun.." diye yakınmıştı. Bu hali sevimli görünüyordu. Tam yeni aldığım sümbüllerimden bahsedecekken kapı çalmıştı. Gidip kapıyı açtığımda Jaehyun ve Taeyong olduğunu gördüm. Barbeküyü yakıp etleri de kenarına koymuştuk. Taeyong Jae'nin yanına oturmuş bizim oturmamızı bekliyordu. Bende oturduğumda Yuta yanıma geçmiş ve etleri pişirmeye başlamıştı.

Gecemiz güzel geçecek gibi görünüyordu. Bol sohbet ve kahkahalarla sofrayı toplamış ve kahveleri yapıp içmiştik. Taeyong saatin 11 olduğunu görünce Jaehyun'a kalkalım artık yarın işe gideceksin demişti. Jaehyun ısrar etmeden kalkmış ve "Bunu bir de biz de tekrarlayalım çok iyi oldu" demişti. Başımı sallayıp onu onayladığımda kapıya kadar yürümüş onları geçirmiştim. Yuta ayaklandığında kapıya kadar gelmiş "bugün için teşekkür ederim" demişti. Halbuki her şeyi o yapmıştı.." ben teşekkür ederim asıl. Her şeyi sen yaptın ben sadece masayı kurdum.." demiştim "olsun yine de güzeldi" deyip sarılmıştı. Bende ellerimi onun beline sardığımda belimi sıvazlamış ve gitmesi gerektiğini söylemişti. Zaten hep yalnız hissettiren evim şimdi daha da yalnız hissettirmişti...

Clouds//YuWin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin